- 442 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İstanbul Sözleşmesi
İstanbul’da gerçekleşen, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu toplantısında imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesini konu alan ve hukuki bağlayıcılığı bulunan ilk uluslararası belge diye biliyorum.
Söz konusu sözleşmeyi imzalayan ve onaylayan ilk ülke ise Türkiye Cumhuriyeti olmuş.
Şöyle söylerim derim, kulak duyar göz bakar
sözleşen hangi sakar, kıvılcım olur çakar
ateşe verir yakar İstanbul Sözleşmesi
Göz attım ve okuma gereği gördüm okudum ki, İstanbul sözleşmesi yalnızca evli çiftleri değil, evli ve evlilik dışı tüm çiftleri sözleşmenin öznesi olarak görüyor. Sözleşmenin Türkçe çevirisinde bazı sıkıntılar olsa da ilgili maddelerde eş/ebeveyn ibarelerinin yanında “partner” sözcüğüne rastlamak da mümkün.
Erkekken kadına özenen ya da dönen bazı ruh hastalarının yere-göğe sığdıramadığı bu anlaşmayı birçok Avrupa ülkesinin bile imzalamadığını okumuşum-duymuşum.
Kimi keme karşı koruyorsunuz Allah (c.c) âşkına bu nemenem iştir. Böyle bir yanlışlık nasıl olabilir, olan sevimsiz vakalar var ise eğer ki, var o hâlde bu tür vakaların sebebini araştırır çare olmaya namzet iş tutar ve başarırsınız.
Nihayetinde, kadın erkek arasındaki fıtrat yok edilmeye çalışılmıştır. Kadının nefsine hoş gelen, kadının ezilmişliği, kadının korunması, özgürlük ve eşitlik kelimeleri birer araç olarak kullanılmıştır. Oysa ben kadınımla eşit değilim eşdeğerim. Zaten kadınım eşdeğerim.
İstanbul Sözleşmesinin doğruluk payı varsa da, yanlışlık payı daha çoktur. Türk âile yapısına saplanan zehirli oktur. Yani, bu sözleşme bize göre değildir. Tedbirlerin derhâl alınması lâzım gelir.
Derim ki, aksi takdirde
kanlı gözlerimiz çağlar
bu meselede yine ağlarsa
analarımız ağlar…
Hakka hukuka dair ne varsa
ittifak kurulması gerek
bulanık akan sular
artık durulması gerek.
Hangi çalışmanın, hangi araştırmanın mahsulüdür iyi değerlendirmek lazım gelir. Bütün hayatımızı İslâmi imân ve atmosfer içinde mânâlandıran yüce nizâm-ı bırakıp kimin yasasına imza atıyoruz düşünmemiz gerek.
Lafa geldin mi doğum öncesinden, ölüm sonrasına çok şeyler biliriz de kadınımıza nasıl davranacağımızı bilmeyiz…
Elin oğlu da, bize yaraşmayan yasa ile böyle bildirir..
Erkeğin, kadına davranışı da mutluluğu da aklı kadardır. Allah (c.c) emir ve ölçülerini bilen, davranışındaki hassasiyeti de bilir. Türkün töresinin berrak aydınlığı ısrarla takip edile ki, Han’ımızın hanımı meselesi anlatıla inşallah!
Büyük saadetle tekrar edeyim ki, hiçbir kavimde görülmemiştir rastlanamaz Türk milletinin kadınına verdiği değer. Kısaca özdeyiş, Türk Hakan’ı milletine seslenişinde buyurur ki, ben sizin Han’ınızım ve yanında bulunan kadınına işaret göstererek bu kadın da benim hanım dediğini duyduk öğrendik. Velhâsıl bütün sevap ve hatası ile İstanbul sözleşmesi üstümüze ateş gibi düşmüştür.
Değerlendirmek bize düşer fikir sunmak!...
Türk milletinin cengâver ruhlu meclis adamları, bu sözleşmelere dayalı yasal düzenlemeleri geri çekin ve yerine yaraları saracak, daha adil, Türk milletinin töresi, inancı, tarihi, sahih geleneği ile uyumlu yeni yasalar çıkarın inşallah!
İstanbul Sözleşmesi, resmen yürürlüğe girmiş vaziyette ki, âileler evler darma dağınık. Amaçlanan maksat şöyle ki, Batı ve batıl, mânevi olarak kendi çöktüğü çukurun içine bizi çekmektedir.
Âile yapısı olmayan milletler, âile yapısı olan millete kanun, yasa oluşturmakta ve bağları kopararak arsızlık ve de hâyâsızlık ekmektedir…
Bilmem kim nasıl bakar, batıl "Batı" çeşmesi
gâvurdan yana akar İstanbul Sözleşmesi
Sanırsın belâ arar, dermansız dert deşmesi
kimin işine yarar İstanbul Sözleşmesi
Türk milletine zarar, yürek bağır eşmesi
batıdan yana karar İstanbul Sözleşmesi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.