- 629 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ne oldum deme ne olacağım de
Bir an olsun. Hayal kurun. Zengin olduğunuzu düşünün. Herşeyiniz vardır. Hayat standardınız öyle yüksektir ki herşey tıpkı peri masalarındaki gibidir. Evler, arabalar bankada bilmem kaç milyon para. Yaşaya yaşaya haracaya harcaya bitmeyen onlarca hikaye....
Bu hikayeyi satın alacak ne çok dostumuz ne çok akrabamız vardır değil mi?
Bir de hikayeyi tersine çevirin ve şöyle düşünün. Mal mülk var. Zenginlik var. Ama bir anda tepe taklak oluyorsunuz. Olacaklar öyle acımasız hale gelir ki hikayenin adı hemen değişir. Gözlerinizin önüne gelsin Yeşilçam sineme kuşağı. Önce bankadaki paralar biter, arabalar satılır evler bir bir elden gider. Kapıya dayanan alacaklılarla birlikte icra memurları... Herşey elden çıkmıştır. Aman dilenirsiniz. Bir tane olsun oturduğum evim elimde kalsın. Ama gerçekler çok farklıdır. Anılar hayaller gerçekler karşısında ters düz olursunuz. Evinizle birlikte yüzlerce belki binlerce anılarda yok olup gider.
İyiyken herşey iyi kötüyken herşey kötüdür. Madalyonun iki yüzü ve çelişkiler yumağı sar sar bitmez. Madalyonun o diğer yüzü yok mu sormayın gitsin. Dün neydim bugün neyim? Ah ! Kötü günler bir bir gelir. Gözlerin iki göz arar sana bakacak olan. Arar durursun günlerce ancak bulamazsın. Zenginliği satın alan dostların ve akrabalarınız bir bir gözden kaybolur gider. Hayıflanır durursun. Atalarmız boşuna " Ak akçe kara gün içindir" atasözünü boşuna dememiştir dersin durursun. Kara günleri düşünerek hareket etmeden hayatı yaşamanın bedelinin çok ağır bir şekilde öder durursun.
Kara günlerde sana bakan bir çift göz, başını yaslayabileceğin bir omuz yoksa yaşadıkların aslında hiç yaşanmamış gibidir. Olmamış gibi bir hayat doğmamış gibi bir ömrü düşünürken zamanı geri alamayacağın gerçeğiyle karşı karşıya kalırsın. Günler günleri kovalar ve bir anda geçmişi unutmaya karar verirsin. Karar verirsin zira hatırlamak istemediklerin hatırlamak istediklerimden öyle çok olur ki herşey unutulsun gitsin istersin.
Bu anlattığım hikayeyi değiştirebilirsiniz kendi hayatınızda. Kimi bir anda makam mansıbını kaybeder, kimi iktidarını dolayısıyla gücünü kaybeder, kimi de başarısını kaybeder. Var olma mücadelesi verirken hayatta öyle şeyler kaçırabiliyoruz ki gerçekleri görmüyoruz. Sahte dostlar sahte mekanlarla o güzelim anları kaçırıp duruyoruz. Geçenlerde bir hikaye dinlemiştim. Tıpkı yukarıda anlattığım gibi. Hayatının baharında bir beyefendi. Herşeyi var. Şirketler kurmuş üç beş tane. Başarılı bir şekilde ticaretini de yapıyor. Güvene dayalı ilişkilerle işlerini yürütürken kendini sağlama almayı unutuyor. Ve gün geliyor o güven elinde patlıyor. Bir anda milyonları elinde gidiyor. Şimdi toparlamaya çalışıyor ama nafile. Alacaklılar peşini bırakmadığı gibi icra baskısı da hayatından hayat götürüyor. Umarım birgün herşey düzelir.
Değerli okur . Sen de kendi hayatına bak ve gör. Hayattan ne çok şey kaçtı/ kaçıyor . Ne paralar , ne makamlar, başarılar ve bunların getirisi ne egolar gördük. Paralar başarılar bizim oldukça hırslandık, hınçlandık durduk. Birilerinin hülyalarını hayatlarını yok saydık durduk. Bilmeden düşünmeden bir şeyleri satın aldık durduk. Ve asıl meseleden öyle çok uzaklaştık ki farkına varamadık. Asıl olanları olacakları konuşmaya konuşmaya hayatı ıskalar olduk.
Yıllar geçiyor herşey değişiyor değişecek de. Kimse kendisini vazgeçilmez sanmazın. Biri ağlıyorken diğeri gülüyorsa eksik bir yanımız hep var olacaktır. Bugün ben güçlüyüm yarın sen.... Sen benim elimden tut ki yarın sen de eğer düşürsen birileri de senin elinden tutsun. Asıl hikaye bu değil mi? Ki hayatımızın tam orta yerinde duruyor. Dolayısıyla yaşadığımız anı da geleceğimizi de kurtarabilelim.
YORUMLAR
hukuk varsa dedikleriniz kolay kolay kimsenin başına gelmez.. genelde masal olarak kalır. sonra insanlara umut ve korku ekseninde bir algı dayatıldığı için de bolca destekleniyor bu algılar, kimi masaldan destanlar kimi destanlardan masala dönüyorsunuz.
mal mülk para değil de bu konu sağlık üzerine düşünülmeli.. sağlık bambaşka bir boyut..
elden tutma da bambaşka bir boyut, yapılan iyiliğin mutlaka kötü bir karşılığı döner yaşamda, o yüzden ne iyi ol ne kötü... sadece insani olarak hukuk neyse o yetmez mi?
belki üşümüş bir köpeğe bir battaniye örtmek hukuktur, belki de ölmek üzere olan bir ata bir kurşun sıkmak hukuktur..
bilemiyorum.. lakin bizim ülkemizde hukuğun olmadığı ve dahi berbat bir durumda olduğu düşünülürse, kim kime dum duma bir yaşama devam..
en güzel şey ise, yardım etme imkanın var ise o yardımı et.. karşılık beklemeden.. ne tanrı ne peygamber ne başkan reis ne de ata ana için iyilik yapma fırsatını asla esirgeme kimseden ve canlıdan..
benim ki de biraz fazla hayal, ideal bir insan ideal bir sosyalite:))
düşünmek güzeldi yazınızda.. düşünmenin bir güzelliği de düşünmek işte sadece..
ah karın doyurma derdi olmasa insanımızın... kanatlarımız olsa araba derdimiz olmazdı pek, kürkümüz olsa giyim kuşam:)) hatalı bir canlıyız bence..
saygı ve huzurla..
Serkan BOL
Değerli katkınız için teşekkür ederim.
Saygılarımla...
Yinsani
hatalı bir dünya hatalı bir canlısın demekten başka.. bu hatayı giderebilecek bir güç yok sanırım...