- 424 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bakış farkı
Yemyeşil bir tepe… Yamacında üç beş ağaçlık bir koru… Az ileride koyun sürüsü… Genç çoban sürünün arkasında yavaş adımlarla yürürken iri bir köpek sürünün bir sağına bir soluna koşturuyordu. Sürü koruya yanaşıp durdu. Çobanın güneşten kavrulmuş yüzü… Elinin tersiyle alnını sildi. Korunun sınırında gözüne uzunca bir ağaç kestirdi. Yaklaştıkça üzerine doğru esen rüzgârın serinliğiyle rahatladı. Gölgenin üzerinden yürüyüp gövdenin önüne kuruldu. Sırtını yaslayıp bakındı. Bir kol mesafesinde ki papatyaları fark etti. Uzanıp iki taneyi dibinden kopardı. Saplarını bir birlerinin üzerinden geçirip yüzük şekli verdi. Abasının iç tarafından düzgün katlanmış bir mendil çıkarıp açtı. Yüzüğü ortasına yerleştirdi. Katlarken rüzgâr hızlandı. Ağaçların sağa sola yatan dalları… Ürkmüş koyunlar… Köpek gökyüzüne doğru havlıyordu. Bulutların arasından kanatlı bir melek süzüldü süzüldü… Çobanın önüne kondu. Elinde yay omzunda ok çantası… Çobanın bembeyaz yüzü… Eli ayağına dolanmıştı. Melek çobanın dizindeki mendile baktı. Sevgi dolu bir sesle “Gerçek bir yüzüğe dönüştürebilirim.” Elini uzattı.
***
Parmak uçları bir birine değen elmas, altın, çiçek yüzüklü üç el… Parmaklar uzaklaşarak ayrıldı. Diz dize karşılıklı oturmuş üç kız… Altın yüzüklü olanı dertli diğerlerine göstere göstere “Ala ala incesinden almış cimri,” Parmakta ışıldayan elmas… Arkasında bulanık çift göz “Sivilcem bile daha büyük,” Diğeri neşeli “Prensesler de bile böylesi yoook,” deyip ayağa kalktı. Burunların ucundan geçirirken ballandıra ballandıra “Üstelik iki papatyalı naber.” Etrafında dönüp yerine oturdu.
***
Çoban meleğin teklifine sevindi. Mendili verirken bir an durup geri çekti. “Sevdiğimin bakışı sihirlidir.”