- 466 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
2.DÜNYA SAVAŞI, ZORLUKLAR VE PSİKOLOJİ
1.Dünya Savaşı’ nı kaybeden Almanya’ nın 28 Haziran 1919’ da İtilaf Devletleri ile Versay Antlaşması‘ nı imzalamak zorunda kalmasından sonra, ülke siyasi ve ekonomik bunalıma girmiş, 5 yıl boyunca süren hiperenflasyon ile mücadele etmek durumunda kalmıştı. Zor bir dönemden geçen o yılların Almanya’ sında, özellikle 2.Dünya Savaşı’ nın bitimine kadar (1945), bazı Alman halkı ve siyasilerden baskı gören Yahudiler oldukça zor bir süreç yaşadılar. Savaş öncesi Almanya’ nın politik hayatında rol alan siyasilerden Alman Reich Başkanı Hindenburg, Hitler, Papen, Schleicher, François-Poncet, Jung , Bose vs. partiler arası çekişmeyi başlattılar ve Almanya’ nın 2.Dünya Savaşı’ na sürüklenmesine sebebiyet verdiler. O dönemi, yani 2.Dünya savaşı’ nı irdelediğimizde Alman siyasi hayatında rol alan başta Hitler ve Reich Başkanı Hindenburg’ un ve diğer kişilerin ruh halini düşünmeden edemedim. Özellikle Hitler’ in dünya lideri olma hırsı... Savaşın getirdiği kıtlık, korku, psikolojik gerginlik şüphesiz tüm dünyayı ve Alman halkını da büyük oranda etkiledi. 2. Dünya Savaşı’ nın sonucunda Almanların göçmen işçi alımlarının (özellikle Türkiye’ den çok sayıda vatandaşımız 60’ lı yıllarda Almanya’ ya gitmiştir.) en büyük sebeplerinden biri şüphesiz içinde bulunulan ekonomik durumdur.
Bu arada, Şunu da değinmeden edemeyeceğim; ben iki yaşındayken vefat eden, 1.Dünya Savaşı ve milli mücadele yıllarımızda çavuş olan dedem, babama hem ağlar hem şöyle anlatırmış; "Hey gidi günler! O dönemler zordu oğul, yokluk içinde bazı köylülerden istemeyerekte olsa ekmek isterdik. Memleket her bir taraftan çevrelenmiş düşmanlarla doluydu ve askerlerin karnını doyurmak için hane hane , ev ev dolaşırdık..." Gerçekten zor günlermiş o günler... İnsanların açlık, yokluk ölüm korkusuyla imtihanını ve psikolojilerini düşünmemek elde değil.
Konuya dönecek olursak; Almanların büyük esir kamplarından olan Auschwitz-Birkenau’ daki Yahudilerin yaşadığı dram ve onun yansımalarının insan psikoljisi üzerindeki etkilerini de görürüz.Öyle ki bu kamplarda sigara bile tane olarak gizliden gizliye ve elden ele dolaşır karaborsa olur hatta fahiş fiyatlarla esirler arasında dolaşırmış.Yahudi olan bir avukatın ya da bir doktorun pijamaya benzer esir elbisesinin içindeki halini düşünün, kariyerin alt üst olduğu oldukça ürkütücü şeyler bunlar, yani dram dolu anlar yaşanmıştı bu kamplarda...Tıpkı günümüzün Filistin topraklarında Filistinlilerin yaşadığı zor günler gibi...Mesela, Mısır’ a sınır olan Filistin Gazze’ de halkın, yerin altından tüneller kazıp İsrail’ in ateş hattına karşı kalkan görevi gören bu tünellerden geçip Mısır’ dan erzak getirmeleri yokluğun mücadeleye dönüştüğü psikolojik bir durumdur...
Yine 2.Dünya Savaşı’ na dönecek olursak; 2. Dünya Savaşı ve zorluklardan ders alan Almanya bunu fırsata çevirmiş olmalı ki, içinde bulunduğu bunalımlardan kurtulmasını bilmişti.Keza Almanya, her yönden Avrupa’ nın en güçlü ülkelerinden biri oldu.
2.Dünya Savaşı’ nın sonlarına doğru 6 Ağustos 1945 saat 08.15’ de Hiroşima’ ya ve 9 Ağustos saat 10.58’ de Nagazaki’ ye düşen yaklaşık 4 ton ağırlığındaki atom bombaları da ABD açısından o anki kurtuluş reçetesiydi belki. Ama Japonya açısından acıların odağında toplumsal bir çöküşün start vermesiydi, ya da sonun başlangıcıydı.Bomba o kadar etkiliydi ki düştüğü yer olan Hiroşima Shima Hastanesi yakınlarındaki noktaya 2 km uzaklıkta bile insanların gözlerini kör etmişti. Bombanın düştüğü yerdeki tahribat ise tam bir faciaydı, çoğu insanın cesetleri dahi kalmamış, bulunduğu yerde zivt gibi iz bırakmıştı. Yayılan radyasyon ise ayrı bir faciaydı. Hiroşima’da 70 bin, Nagazaki’de ise 40 bin Japon hayatını kaybetmişti. Buna rağmen, geride kalan insanların bireysel bazda travmatik sonuçları olsa da, yani o dönemi yıllarca yaşamış Japon halkının geçmişe takılarak o anı yaşaması olası psikolojik sorunlara yol açsa da, ülke bazında bunu bertaraf eden terapi unsurları Japonya’ yı dünyanın en teknolojik ve gelişmiş ülkeler seviyesine yükselmesine yol açtı. Buradan yola çıkarak şunları demek isterim;
Bende dahil, Taoizmi çoğumuz bilmez, Lao Tzu, Taoizm’ in ( Düşünce okulu) kurucusu kabul edilen önemli bir Çin filozofudur. Lao Tzu şöyle der; "Ruhi çöküntüde iseniz GEÇMİŞTE yaşıyorsunuz, endişeli iseniz GELECEKTE yaşıyorsunuz, huzur içindeyseniz ŞİMDİDE yaşıyorsunuzdur."
2. Dünya Savaşı’ nda insanlar ailelerini, evlerini kaybettiler ve zor anlar yaşadılar. Bu kolay değildi elbette...Bu durumun üstesinden gelmek gerekiyordu. Dolayısıyla, şimdi de, yani anı yaşamak psikolojik bir terapidir. Bu aslında beyinle, daha doğrusu beyni yönlendirmeyle ilgilidir. Beynimiz bize geçmiş ve gelecek ile ilgili oyunlar oynar, kaygı ve endişe yaşamamıza sebep olur ve çoğu zaman bu kaygılar da yersizdir. Beyin sağlığını korumak bu açıdan çok önemlidir. Zor anların üstesinden gelmek, bilinçli olmaya kendimizi terapi etmeye bağlıdır. 2.Dünya Savaşı’ nın kaosun yaşayan Alman ve Japon halkı bu zor zamanların üstesinden geldiler. Şüphesiz insanların başından her zaman zor günler geçti ve bizlerinde içinde bulunduğumuz zaman zarfında savaş, salgın, depremler bizlerin haleti ruhiyesini etkilemektedir.Fakat önemli olan, bu durumlardan ders alıp, tedbir ve terapi ile ayakta kalmayı bilmeliyiz.
Sevgiyle kalın.
İrfan Yıldırım Çevik
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.