- 336 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Yirmi yirmi şubatı
Yirmi yirmi ne de acı başladı şu canım vatan topraklarında.Ocağı başımıza yıktı gitti.Ora battı,bura battı,o battı, bu battı derken gelen şubattı.Ey yeri-göğü,arzı-arşı,zerreyi-kürreyi yaratan Rabbim.Sana asiyiz,sana karşı suçluyuz.Çünkü verdiğin hiç bir emanete sahip çıkamadık.Ne verdiğin harika bedenimize,ne çoluğa çocuğa ne de yaşadığımız doğaya.Öyle ki,derenin yanına dere kumundan ev yaptık.Yeri geldi demirden çaldık,yeri geldi verilen emirden çaldık.Ne bekliyorduk ki...Herkes bir yerlerde bir şeyler çalmakla meşguldü.Kimi def çalıyor şeyhin eteği dibinde,kimi saz çalıyor ustanın dizi dibinde,kimi kanun çalıyor acemaşiran makamında.Kimi saksafon kimi bilmem ne bela...Kimi okey masasında taş,kimi anne babanın gözünden yaş,kimi sınır ötesinde baş çalıyordu.Çalmakta çok mahirdik.Tüm çalıcılardan orkestra kurmuştuk.Öyleki maharetimiz Allah vergisiydi ve biz ondan bile kaçınıyorduk.
Düşünebiliyor musunuz ?
Vergiden kaçınıyorduk!
Hani bir zamanlar bir ülkede Kralın biri sarayında otururken, pencereden sesler gelmiş ’’Güzel elmalarım vaaaaaar!’’
Perdeleri açıp bakmış ki, yaşlı birisi, at arabasında elma satıyor. Etrafında müşteriler var. Kralın canı elma çekmiş ve baş vezirini çağırmış;
- Al sana beş altın, koş bana elma al.
Baş vezir, vezirlerden birisini çağırmış;
- Al sana dört altın, koş elma al.
Vezir saray görevlilerinden birisini çağırmış;
- Al sana üç altın, koş elma al.
Saray görevlisi muhafız komutanını çağırmış;
- Al sana iki altın, koş elma al.
Komutan nöbetçiyi çağırmış;
- Al sana bir altın, koş elma al.
Nöbetçi çıkmış yaşlı ihtiyarı yakasından tutmuş ve "Hey sen, ne bağırıyorsun? Burası han mı, yoksa saray mı? Defol buradan. arabana da elmalara da el koyuyorum." Demiş.
Nöbetçi, muhafız komutanına dönmüş ve iyi dalavere çevirdim;
- İşte, bir altına yarım araba elma.
Komutan saray görevlisine dönmüş;
- İşte, iki altına bir çuval elma.
Saray görevlisi vezire dönmüş;
- İşte, üç altına bir torba elma.
Vezir, baş vezire dönmüş;
- İşte, dört altına yarım torba elma.
Baş vezir kralın huzuruna çıkmış;
- İşte, beş altına beş elma aldım kralım.
Hem de emrettiğiniz gibi.
Kral tahtına oturmuş ve şöyle bir düşünmüş ;
’’Beş elma - Beş altın" Bir elma-bir altın ve halk ise elmalara hücum ediyor. Demek ki vatandaşın durumu çok iyi.O zaman vergileri daha da çok artırmak lazım...!!!“
Ey minare sen nelere kadirsin ve kılıfın binbir türlü...