- 605 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SİGARA VE KANSER
M.NİHAT MALKOÇ
Günümüzde güzel anlarımızı fotoğraf karelerinde donduran, hayata dair güzellikleri geçmişe mahkûm eden, çiçek açan dallarımızı hoyrat elleriyle kıran, düşlerimizi kâbus haline getiren hastalıkların başında geliyor kanser… Küçük bir rahatsızlık geçirdiğimizde bile hep bu hastalığın şüphesiyle telaşlanıyoruz. Cümleler “Acaba…” diye başlıyor çoğu kez… Çünkü aklımızda yer etmiştir kanser… Bu hastalığın bir gün kapınızı çalacağına dair endişe duymayanınız var mıdır? Yok elbet… Hep o soğuk kelimeyle huzurumuz kaçmıştır besbelli...
Sigara ve kanser kadar birbirini çağrıştıran başka kelime var mıdır acaba? Gerçekten de sigara deyince kanser, kanser deyince de sigara geliyor insanların aklına… Bu iki kelime o derece birbiriyle özdeşleşmiştir. Durum bu iken nasıl oluyor da insanlar para verip de sigara alıyor, bu şekilde kansere davetiye çıkarıyor. Bunu anlamakta zorlanıyorum.
Günümüzde herkes bilgiye kolayca ulaşabiliyor. Artık herkes sigarayla ilgili çok şey biliyor. Hemen her gün sigaraya bağlı hastalıklardan ölen veya sürünen insanların haberlerini duyuyoruz. Sigaranın zararlarını bilmemize rağmen yine de kullanmaya devam ediyoruz.
Tıp çevrelerinin belirttiğine göre sigara, kansere bağlı ölümlerin yüzde 30’undan sorumludur. Akciğer kanserlerinin yüzde 85’i sigaraya bağlıdır. Son rakam çok dikkat çekicidir. Yüzde 85 rakamı sizi hiç mi ürkütmüyor? İnsanoğlu ya gaflet içindedir ya da çok cesurdur. Zira öyle olmasaydı bu istatistikleri bildiği halde sigara içmeye devam edebilir miydi? Böyle cesaret olmaz olsun. Bu durum olsa olsa deli cesareti diye nitelendirilebilir.
Sigara içenlerin zararı sadece kendilerine değildir. Onlar kendileriyle birlikte çevrelerinde yaşayan insanları da göz göre göre zehirliyorlar. Bir çalışmaya göre pasif sigara içiminin de akciğer kanseri riskini yüzde 25 arttırdığı bulunmuştur. Ne garip bir şey, düşünebiliyor musunuz? Sigara içmediğiniz halde çevrenizde yaşayan sorumsuz insanlar yüzünden yüzde 25 kanser riskiyle karşı karşıya kalıyorsunuz.
Bazı anne babalar ev içinde çocuklarının sağlığını hiç hesaba katmadan sigara içmektedir. Çocuklarının eline bir dikenin batmasına bile tahammül edemeyen ebeveynler, tiryakiliğin getirmiş olduğu basiret körlüğüyle nasıl da büyük tehlikelere zemin hazırlıyorlar. Çocuklarını, elleriyle pasif içici yaparak nikotinin soğuk kollarına atıyorlar. Bazıları biraz daha duyarlı davranarak sigarasını balkonda veya başka odalarda içiyor. Gerçi başka odada içilen sigaranın zehri kısa zamanda evin her tarafını sarabilir. Fakat bunu hesap edemiyorlar.
Son yıllarda ülkemizde kadınların önemli bir kısmı sigara illetiyle karşı karşıyadır. İlk bakışta dost gibi görünen bu zehir, iş stresi ve yaşamın zorlukları nedeniyle sigarayı bir kurtarıcı ve teskin edici olarak gören kadınları da vuruyor. Bir kere başlayanlar bir daha nikotinin pençesinden kurtulamıyor. Bir noktadan sonra hayat çekilmez hale geliyor.
Bazı vurdumduymaz tiplerin içlerinden ‘nasıl olsa öleceğiz’ dediğini duyar gibiyim. Ölüm hakikatini inkar eden yok ki!...Elbette vakti gelince dünya denen mezradan ebedi âleme göç edeceğiz. Fakat yaşadığımız sürece sağlıklı ve kaliteli yaşayacağız. Günde bir paket sigara içen kişilerin içmeyenlere oranla on kat daha fazla akciğer kanserine yakalanma riski bulunmaktadır. Bunu bile bile sigarayı tüttürmek barutla ateşi bir araya getirmekten farksızdır.
Hiç kimsenin sağlığımızı tehdit etmeye hakkı yoktur. Sağlık deyince hatır gönül de kırılır elbet… Zira Anayasanın 56. Maddesine göre, herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmelerini önlemek devletin ve vatandaşların görevidir. Uluslararası platformda temiz hava soluma hakkı, temel bir “ insan hakkı “ olarak yer almıştır. Bu hakkımızı sonuna kadar arayalım.
Son yıllarda çıkarılan 4207 sayılı kanun çok yararlı olmuştur. “Tütün ve Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun” ile sigara içmeyenlerin hakları korunmuş ve yasaya uymayanlara cezai hükümler getirilmiştir. Bu kanun, sigara içenlerin sayısında ciddi azalmalara sebep olmuştur. Sigara içenlerin hareket alanı iyiden iyiye azalmıştır. Bazı tiryakiler tuvalette sigara içecek kadar zillet ve acziyet içerisine düşmüştür.
Demek ki yasaklar her zaman kötü değildir. İradesine sahip olamayanları zorlamak ve yönlendirmek bazen çözüm olabiliyor. Bu manada kapalı mekânlarda sigara içme yasağı hayırlı olmuştur. Böylelikle hayat kalitemiz daha da artmıştır. Kimse bir şey kaybetmemiştir.
Eskiden otobüslerde, devlet dairelerinde, okullarda ve kapalı yerlerin çoğunda püfür püfür sigara içiliyordu. Sigara içmeyenler ise bu durumu, sırf kırıcı olmamak için sineye çekiyordu. ‘Dostluk mu, sağlık mı’ ikilemi içerisinde kalınıyordu. Çok şükür ki yeni kanunla bu sıkıntıdan kurtulduk. Artık kimse sözü edilen yerlerde sigara iç(e)miyor, içmeye yeltenenler de bu hususta rahat hareket edemiyorlar, tedirginlik duyuyorlar. Demek ki isteyince her şey oluyor. Yeter ki yaptığımız kanunun arkasında duralım ve takipçisi olalım.
En iyisi gelin sigara afetinden uzak yaşamayı deneyelim. Kanser korkusunu iliklerimizde hissetmeyelim. Göreceksiniz ki hayatınız çok değişecek. Sağlıkla yaşamanın huzuru içerisinde hayattan daha çok zevk alacaksınız. Sağlıklı ve güzel günler için sigaraya “Hayır” demenin zamanı gelmedi mi hâlâ?... Geldi, geçti bile…Daha ne bekliyorsunuz?...