BABAANNEMDEN.. GÜLÇİN
Her şeyin bir anlamı, bir değeri vardır ölçülemeyen.. Bizler bunun farkına vardığımızda ise çok geç kaldığımızı görürüz.Geri dönüşü olmayan bir süreç değildir sadece geride kalanlar, bir ömür- sevdiklerimiz ve de sevmediklerimiz, yitirdiğimiz değerler o andan itibaren canımızı yaksa da aklımıza ilk gelen şey hayat devam ediyor,herkesin geldiği, gelip de gördüğü bir yer burası, bu kadar..
.. Demem o ki, İnsanoğlu için hiçbir şey kolay olmadı- bundan sonra da kolay olmayacaktır.
Babaannem, iyi ki tanıdım seni, iyi ki hayatımdaydın çok kısa bir süreliğine de olsa.
Seni tanımamış olsaydım eğer ben bunca masala nasıl sahip olacaktım).
Babaanneme göre yaşanmış, bana göre bir hayal ürünü olan bir hikayeyi mümkün olduğunca detaylı ama yaymadan, çok fazla uzatmadan aktarmaya çalışacağım....
GÜLÇİN..
… Bir gece sabaha yakın, köyün ileri gelenlerinden oluşan birkaç adam tarafından tanımadığı, yüzünü dahi görmediği bir delikanlıya eş olarak götürülmüştü güzeller güzeli Gülçin. Sabah olunca bi de ne görsün, delik teşik duvarlar, üzeri saçla örtülü barakadan bir ev, ve sayamadığı, pek çok göz kendisine bakıyordu. Gülçin, iki katlı, içerden merdiveni olan bir evde annesi ve de babası tarafından el bebek, gül bebek olarak büyütülmüştü....
Gülçin: ‘’Ben bu evden ilk fırsatta kaçarım nasılsa ve asla burada,bu evde bu insanların arasında yaşayamam’’ diyordu.Gülçin, bir süre bu düşüncelerle boğuşsa da öyle hemen kaçamadı..Zaman ilerleyip günler geçtikçe baktı ki hiçbir şey değişmiyor hayatında,’’ yetti gayrı’’ der ve evden kaçar.
- Evden kaçan Gülçin, baba evine varır varmaz aynı hızla babası,- olur mu hiç, sen bana bu ayıbı yaşatamazsın ben bu ayıpla köylünün yüzüne nasıl bakarım-.diyerek
Gülçin’i aldığı gibi koca evine geri götürür.
Gülçin kafaya koymuştu bir kere bu evden ilk fırsatta kaçacak bir daha asla geri gelmeyecekti.. Bir akşam vakti hava kararmaya başlayıp el ayak çekilince ortamın ve de havanın karanlığından yararlanan Gülçin, yine evden kaçar ve köyün en uzak noktasın da bulunan baba evine gitmek üzere yola koyulur... Köyün en ıssız kör bir noktası sayılabilecek yere geldiğinde ise birden önüne bir at,ata ters binmiş subay elbisesi giymiş bir adam.. Gülçin, ‘’bu at,bu adam da nerden çıktı deyip yüzünü saklamaya çalışsa da bir yandan da bu kişiyi merak ediyordu akşam- akşam kim bu adam diyerek..Atın kuyruğu yerleri süpürüyordu ve subayın omuzlarından sarkan püsküller de ışıl- ışılmış
Adamın bindiği at öylesine heybetliydi ki, bastığı yerden ateş çıkıyordu ve çıkan ateş kıvılcımları Gülçin’in yolunu aydınlatıyordu.. Subay, gözünü kırpmadan Gülçin’e bakıyordu yüzünde hafif bir tebessümle.
Gülçin, bir yandan seviniyordu akşamın bu karanlığında yalnız olmadığı için ama öte yandan da korkuyordu,’’ ya köylü beni bu adamla birlikte yürüdüğümü görürse’’ diye..Her zamanki yol okadar uzamıştı ki, git- git bir türlü yol bitmiyordu.At yere bastıkça,bastığı yerden kıvılcımlar çıkıyor, çıkan kıvılcımlar eşliğinde de at kişniyordu ve o esnada da atın burnundan alevler fışkırıyordu..At,sonra da kafasını kıçının üzerine kadar uzatıp bir süre yola bu şekilde devam ediyordu.. Subay elbiseli adam tebessümle Gülçin’i baştan aşağı süzüyordu, derken köyün karşı mahallesine tam yaklaşmışken duvarın üzerinden Gülçin’in önüne atlayan at, bu kez başka bir duvarın üzerinden yoldan aşağıya atlayarak gider ve gözden kaybolur.
Gülçin de babasının evine varmıştı zaten. Gülçin’i akşamın karanlığında karşılarında gören anne ve de babası, ‘’sen bu saatte bu karanlıkta onca yolu tek başına nasıl geldin? Korkmadın mı?’’, telaşla sordular her ikisi de birden.
Gülçin, yok, korkmadım, köyün tam ortasına gelmiştim ki önüme bir at, ve de atın üzerinde bir subay vardı. Kim olduğunu bilmiyorum ama bana buraya kadar eşlik etti atıyla birlikte, tam mahalleye girecektik ki at birden kendini yoldan aşağıya attı ve kayboldu’’,der demez, Gülçin’in anne vede babası çığlık çığlığa kızlarına sarılırlar ve sen onca yolu cinlerle birlikte mi geldin, ya çarpılsaydın, ya sana bir şey olsaydı’’
-.Bütün bunları duyan Gülçin düşer bayılır ve uyandığında ise sabah olmuştu bile.O günden sonra Gülçin bir daha evini terk etmemiş,hele de akşam vakti bir daha asla dışarıya çıkmamış..
Hayal gücü kullanılarak kısa bir korku filmi yazabilir bu hikaye kullanılarak, kolay gelsin..
Gündüz Yavuz..