- 900 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Fodul
Fodul dedim
muhatabı gözbebeğim olan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden çıktı. Üstelik bu fodul beğenmediği Türkiye Cumhuriyeti Devletinde okumuş Türk milletin ekmeğini yemiş. Bence bu fodul u Kıbrıs’ta akıl hastanesine yatırmak lazım gelir. Aziz Türk milleti bu fodullardan usandı bıktı
-II
26 Nisan’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olan bu fodul ne demiş
demiş ki,
Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’ye bağlanması konusunun, Türkiye’nin kendi çıkarlarına da aykırı olduğunu söyledi.
Akıncı, "İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım" dedi. Tayfur Sökmen, Fransız mandasına bağlı Hatay Devleti’nin 1939’da referandumla Türkiye’ye bağlanmasını kabul etmişti.
Şimdi, Hatay İlimizde durum başka senelerdir üzerinde oyun oynanıyor, dümen dönüyor. Çok önceleri bir dergi veya gazete de olabilir okumuştum, aklımda kalan şöyle; Türk olmayan bazı insanlar çocuklarının doğumunu Hatay İlimizde gerçekleştiriyor. Bu günlerde ise haberlerde duydum, şahit oldum ki, 120 km yakınında Kilis İlimizde Suriyelilerin sayısı ben Kilis’liyim diyenlerin sayısından fazla yani durum Hatay İlimizde çok da farklı değil.
Bugün geriyorlar yayları
yarın atacaklar okları
çok şiddetli sarsacaklar çok
ki, oynatıyorlar fayları…
Oyunu bozun kurulmasın
bir Allah kulu vurulmasın
boşa konuşup durulmasın
bırakın kalsın lay layları
Gümüşhanlıyım rengi siyah
yaşanacaklar büyük günah
sızılardan yükselir eyvah
duyun diyorum vay vayları
Kıbrıs’ta federal çözümüne bir an önce varılması gerektiğini ifade eden Akıncı, "Acele etmemiz lazım. Bunca yıldan sonra bir dönüm noktasına, belirleyici bir ana geldik" dedi.
Akıncı, "Kıbrıslı Türkler laik, demokratik ve çoğulcu kimliğini korumak istiyor" diye konuştu.
Sızlıyor iyileşmek bilmeyen yaralarım…
Ajan olarak görevlendirilmiş bu adam ve benzerlerinde Türklük onuru ve şerefi yok. Kanaatimce, İngiliz sevdalısı Rum bunlar ve rahmet olsun Rauf Denktaş göçtü meydan bu soysuzlara, kansızlara kaldı diyorum…
-III
Kansız fodulun vicdansız açıklamasına dair
Hatay’ı örnek göstermesi hata
hata ki ne hata içler acısı
yüreği pas tutmuş, dili pervasız
bizim handa düşmanların hancısı
Kimlerin peşinden nasıl sürünür
nasıl adım atıp nasıl yürünür
çakallar kuzu postuna bürünür
bitmez kutlu milletimin sancısı
Gümüşhanlıyım aklımı bağladım
düşünüp Kuzey Kıbrıs’ı ağladım
niye böyle diye diye çağladım
nasıl arttı düşmanların yancısı
-IV
Hani deriz ya
geldikleri gibi gittiler
hayır geldikleri gibi gitmediler
kimisi bitini bıraktı, kimisi itini
kimisi de piçini.
Yoksa bu kadar cibiliyetsizin
bizden türemesi mümkün mü?
10.02.2020
YORUMLAR
Ben 2002 yılında 4 ay geçici görevli olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bulundum. Çok büyük bir hayal kırıklığıyla geri döndüm.
Nereye gitseniz, kimle muhatap olmak zorunda kalsanız gözlerindeki ve sözlerindeki nefreti hissederdiniz.
Aslında bu kıytırık Cumhurbaşkanının sözleri süregelen bir nefretin söze bürünmüş hali. Yani bu deyyus diğerlerinden biraz daha cesur çıktı.
Başımızdaki şahsın "Git kendi ülkende konuş" diye rahmetli Rauf Denktaş gibi bir yiğidi kovduğunda Kıbrıs'ın elimizden kayıp gitmekte olduğu hissedilmişti. Rum yanlılarına verilen cesaretin ve tavizlerin ayak sesleriydi. Benim oğlum Kıbrıs'ta askerlik yaptı. El altından askerlerimizin adadan çekildiğini duyduğumda kafamdaki cevaplar daha da netleşmeye başlamıştı. Yani bu olanlar sürpriz değil. Bakmayın birilerinin o köpeğe karşı bir takım tepkilerine. Kayıkçı kavgası diyelim...
Deniz'in paylaştığı Yılmaz ÖZDİL'e ait yazıyı sabah ben de okumuştum. Meğer bilmediğimiz ne çok şey varmış. Ne bedeller ödenmiş. Hani bilirdik de, bu kadarını değil...
Nasıl yaparlar bilmem. Ama bu namussuzun herife bir şekilde haddini bildirmeliler. Fazla havlayan itin ses tellerini aldırmaları gibi...
Gümüşhanlı
varolasınız yazınız o kadar iyi geldi ki, gerçekten mirimsiniz
varolun saygılarımla...
Gümüşhanlı
varolasınız yazınız o kadar iyi geldi ki, gerçekten mirimsiniz
varolun saygılarımla...
Atlılar.
Sandallar.
Muratağa.
Türk köyleriydi.
Silahlı Rumlar bastı, çoğunluğu kadın 126 Türk'ü katletti.
Aralarında 16 günlük bebek de vardı.
İşmakineleriyle dev çukurlar açtılar.
Toplu mezarlara gömdüler.
?
16 günlük bebek, Ali Faik'ti.
Annesiyle birlikte öldürüldü.
?
Aslında bu toplu mezarlardan kimsenin haberi yoktu.
Yüzlerce insanımız kayıptı, sadece bu biliniyordu.
Yıllar sonra bir çoban, topraktan çıkmış bir insan eli gördü…
O elin etrafı kazıldı.
Kazıldıkça vahşet ortaya çıktı.
Kurbanlardan bazılarının kimlikleri anca 2017 yılında yapılan DNA testiyle belirlenebildi.
Bazıları kurşunlanmış, bazıları kesici aletlerle öldürülmüştü.
?
Amerikan UPI ajansının muhabiri, dünyaya servis ettiği haberlerini bizzat görgü tanığı olarak yazdı: “Limasol'da Rumlar kadınları ve çocukları öldürdü, yol üstünde 20 ceset gördük, evlere girip Türk kadınlarını öldürmek için akbabalar gibi bekliyorlar.”
?
France Soir gazetesinin muhabiri anlatıyordu: “Kendi gözlerimle gördüm, ellerinde bazukaları olan Rumlar, Mağusa civarında Türk camilerini yaktı, Türk evlerini ateşe verdi, Türkler vahşet havası içinde yaşıyor, Rumların hareketleri insanlık namına utanç verici.”
?
İngiliz The Sun gazetesinin muhabiri yazıyordu: “Üniformasız Rumlar öldürüyor, bir yandan ölüm çukurları kazıyorlar, bir yandan öldürüyorlar, bu asla bir harp olamaz, bu olsa olsa alçaklık olabilir.”
?
Amerikan CBS televizyonu muhabiri duyuruyordu: “Lefkoşa'da çöplükte 88 Türk'ün cesedi bulundu, kurşunlarla delik deşik edilmişler, öldürülmeden önce tellerle birbirlerine bağlanmışlar.”
?
Washington Post muhabiri yazıyordu: “Larnaka'nın Alaminos köyü'nde Türkleri öldürüp, buldozerlerle çukura doldurmuşlar.”
?
London Times gazetesi, manşetten, fotoğraflı haber olarak yazıyordu: “Türk kadınlarının ırzına geçildi, Türk çocukları yollarda öldürüldü.”
?
BBC muhabiri Ronald Robson, Ayvasıl ve Şillura köylerindeki barbarlığa gözleriyle şahit olduğunu, Rumların birçok Türk'ü “yaktıkları”nı anlatıyordu.
?
Almanya'nın Sesi Radyosu'nun muhabiri, gördüklerine isyan ediyordu: “Kadınların ırzına geçiyorlar, çocukların üstüne mermi yağdırıyorlar, insan aklı, Rumların Kıbrıs'ta yaptığı cellatlığı asla kabul edemez.”
?
Rum gazetesi Politis, yıllar yıllar sonra “cezalandırılmamış suçlar dosyası” adı altında dizi yazı yayınladı.
“Öldürülen her Rum'a karşılık 10 Türk öldürülmesi için, Rum polisine emir verildiğini” yazdı.
“Kurşuna dizilen sivil Türklerin kuyulara atıldığını, kemiklerinin anca 2006 yılında bulunduklarını” yazdı.
“EOKA militanları tarafından katliam yapılan köylerde, sivil Rumların Türk komşularının evini yağmaladığını, kadınlara tecavüz ettiklerini” yazdı.
?
Lefkoşa Türk Lisesi öğrencilerine gelişigüzel yaylım ateş açılmıştı.
Yaralılar, çevreden yetişenler tarafından hastaneye getirildi.
Kan verilmedi!
Evet… Kan verilmedi, kan vermek isteyenlere izin verilmedi.
Çocuklar öldü.
?
Etnik temizlik yapıyorlardı, bir gecede 103 Türk köyü saldırıya uğradı… Amerikan gazetesi Daily Herald'ın muhabiri, Türk evlerinin nasıl yakıldığını şöyle anlatıyordu: “Türk evlerine geldiğimde dehşete kapıldım, duvarlar dışında tamamen yokolmuşlardı, napalm saldırısının bile bu kadar büyük yıkım yaratabileceğini sanmıyorum.”
?
Kumsal mahallesi… Mürüvvet hanım, yavrularıyla birlikte banyodaki küvete saklanmaya çalışmıştı, 33 el ateş ettiler, biri alnından, yedi kurşun yedi, altı yaşındaki Murat'tan üç kurşun çıktı, dört yaşındaki Kutsi'den iki kurşun çıktı, henüz 10 aylık bebe olan Hakan'da kurşun izi bulamadılar, çünkü, vücudunu yavrularına siper etmeye çalışan annesinin altında kalmış, nefessizlikten boğularak can vermişti.
?
Öfkemi frenlemesem, daha sayfalarca yazabilirim, o kadar çok vahşet örneği var.
?
Ve, hal böyleyken…
KKTC cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı açıklamalar yaptı.
Rumlarla birleşmezlerse Ankara tarafından yutulabileceklerini, bu ihtimalin “korkunç” olduğunu söyledi.
Hatay'ı örnek göstererek, Kuvayı Milliye kahramanımız Tayfur Sökmen'i eleştirerek, “ikinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım” dedi.
KKTC'nin faturalarını Türkiye'nin ödediğini, Türkiye'ye olan ekonomik bağımlılığı azaltmak için, bağımsızlık için, mutlaka Rumların desteğine ihtiyacı olduğunu söyledi.
“Yavru vatan değiliz, yavruluktan kurtulma zamanımız geldi” dedi.
“Kıbrıs Türk'tür Türk kalacaktır siyaseti, 1950'lerde kaldı” dedi.
?
Yine öfkemi frenleyerek yazıyorum…
Bi tek “benim adım Mustafadis” demediği kaldı yani!
"Yılmaz Özdil"
Sevgilerimle...
Gümüşhanlı
saygılarımı iletirim.