- 311 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Kur'an yalnızca ölülere okunur
Ben "Kur’an yalnızca ölülere okunur!" dediğimde yüreği hoplayan kardeşler oluyor. Çünkü böyle birşeyi hiç işitmemişler. Halbuki kısa bir mealiyle buyruluyor: "Ölü iken dirilttiğimiz ve insanlar arasında yürüyebilmesi için kendisine ışık tuttuğumuz kimse karanlıklar içinde kalıp ondan hiç çıkamayacak durumdaki kimse gibi olur mu?"
İşte burada bahsi geçen ölü biziz. Diriltilen biziz. İstikamette kalabilsin diye ışık tutulan, acziyle ışığa tutunan, aşkıyla ışığa tutulan, biziz. Hikaye bizim hikayemiz. Bu ayet bir işarî parmağıyla bizi de gösteriyor. Nasıl? İmana talip olmakla, elhamdülillah ki elhamdülillah, dirilmeye de talip olduk. Kur’an’ın sûruna kulak vermekle gönlümüzü haşretmeye talip olduk. Ziyayı takip ediyoruz çünkü karanlığımızı kabullendik. Hepimiz, ne mutlu, göğsümüzde büyüyen bir karadelikten kaçmak için Allah’ın nuruna koştuk. Arızî varlığımızın fenaya yatkınlığı sonsuza âşık yanlarımızı iliklerine kadar irkiltti. Yokluk korkusundan gelecek tasavvurlarımızın tüyleri diken diken oldu. Ne yaptık? Onun buyurduğu gibi Ona kaçtık. "Herşey yokolup gidicidir Ona bakan yüzü müstesna!" hikmetine dokundurulduğumuz için, yani ki ölmeden önce öldüğümüz için, bir ihsan-ı ilahî eseri olarak ayıldık. Şükür. İçimizdeki kabristana Kur’an okuyarak yola başladık.
Kur’an yalnızca ölülere okunur. Çünkü Hayy u Kayyum’un hidayetine tutunamayan her ruh ölümüne yüztutmuştur. Diri olan fidandır. Bahçeye dikerler. Ölü olan odundur. Sobaya atarlar. Cehenneme giden uçurumda insaniyetinin ölümünü seyretmişler ancak İslamiyetin teneffüsüyle ciğerlerine diriltici havayı yollarlar. Evet. Biz kendi ölümümüzü gördük. Gösterildi. "Batıp gidenleri sevmem!" diyen İbrahim aleyhisselamın sırrını kavradık. Kavratıldı. Şimdi ondan doludizgin kaçıyoruz. Ondan ’her an kenarında gezindiğimizi bilerek’ kaçıyoruz. Karanlığımızı kabullendikçe bize nurdan bahşediliyor. Toprak oldukça bağrımızdan bahçeler yeşertiliyor. Farketmedin mi hiç? Kendimize dirilikten paye verdikçe ölüyoruz. Ölülükten dilim kestikçe diriliyoruz. Her tokluk bir açlığa bakıyor. Mürşidimin "Vücudunda adem, ademinde vücudu vardır!" dediği yere yaklaşıyoruz. Hatta tam oradayız. Okudukça anlıyoruz:
"Herşey, nefsinde mânâ-yı ismiyle fânidir, mefkuttur, hâdistir, mâdumdur. Fakat mânâ-yı harfiyle ve Sâni-i Zülcelâlin esmâsına âyinedarlık cihetiyle ve vazifedarlık itibarıyla şahittir, meşhuddur, vâciddir, mevcuttur. Şu makamda tezkiyesi ve tathiri şudur ki: Vücudunda adem, ademinde vücudu vardır. Yani, kendini bilse, vücut verse, kâinat kadar bir zulümat-ı adem içindedir. Yani, vücud-u şahsîsine güvenip Mûcid-i Hakikîden gaflet etse, yıldız böceği gibi bir şahsî ziya-yı vücudu, nihayetsiz zulümât-ı adem ve firaklar içinde bulunur, boğulur. Fakat enâniyeti bırakıp, bizzat nefsi hiç olduğunu ve Mûcid-i Hakikînin bir âyine-i tecellîsi bulunduğunu gördüğü vakit, bütün mevcudatı ve nihayetsiz bir vücudu kazanır. Zira, bütün mevcudat, esmâsının cilvelerine mazhar olan Zât-ı Vâcibü’l-Vücudu bulan, herşeyi bulur."
Kur’an yalnızca ölülere okunur. Çünkü onlar dirilmeye taliptirler. Dirilmeye talip olmak için de önce ölü olduğunu kabullenmek gerekir. Suçlamanın bitip sorumluluğun kabul edilmesi gerekir. Ayna kendisi olarak latifleştikçe yansıttığı açısından zenginleşir. Reşha kendilik yükünü bırakmaya yatkın olduğu için zengindir. Ne Zühre’de ne Katre’de böyle bir hafiflik bulunmaz. Ne Zühre ne de Katre bu derece başkasına garkolmaz. Bu açıdan diyebiliriz ki: İslam ölüleriyle yaşayan bir dindir. Mezarlıkları hep şehrin içindedir. Hatta merkezindedir. Ölüm gözlerinin önündedir. Kaçmazlar onlardan. Çünkü anların ölümünü görmüşlerin, lezzetlerin ölümünü tatmışların, kafasında bir mezarlıkla dolaşanların, kıyametin hakikatine ermişlerin, ölmeden önce ölmüşlerin dinidir İslam.
Neden ölülere Kur’an okuruz biz? Çünkü Kur’an yalnızca ölülere okunur. Evet. Dünya hayatının janjanını dirilik sananların rağmına, diriltecek olanı alıp, ölülerimize koşarız. Onların arasında kendimizi asl-ı halimizde hissederiz. Mezarlıklarda Kur’an’ı sadece ölülerimize mi okuruz? Hayır. Asla. Katiyyen. Öncelikle nefsimize okuruz. Dönüp varacağımız yerde, o yerin tek geçer akçesini, akidesini, amelini ders alırız. Müstakbelin ölüleri mazinin ölülerine Kur’an’ı okurlar. Çünkü mazinin ölüleri de müstakbelin ölülerine Kur’an okumuştur. Her irşad faaliyeti ölüden ölüye sürer gider. Herkes başkasının ölümüne dokunup kendi ölümüyle konuşur. Kendi ölümüne dokunup başkasının ölüsüne dua eder. Ölüler yardımlaşır. Mezarlığın içinde Kur’an okuyanlara gücenme a şaşkın! Becerebiliyorsan içindeki mezarlığa uyan. Çünkü Kur’an ancak ölülere okunur. Hem de şu var: Diriliğine inananlar gerçekten ölürler.