- 1017 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
CEHENNEM' DEN GELİYORUM
Taş devrini andıran , iki kanatlı, devasa bir giriş kapısı. İçerideki akıl almaz ateş yığınının görülebileceği ve inleyen insan seslerinin duyulabileceği kadar hafifçe aralık.
Yine o kapının iki tarafında, bize yıllardır anlatıldığından çok daha korkunç görünümlü zebaniler. Kışla kapısı önünde bekleyen askerler gibi duruyorlar ve ellerinde onların silahları gibi duran, büyükçe tırpanı andıran nesneler.
Biletimin oraya ait olduğuna, er geç de olsa gitmek zorunda olduğuma inandığım ve korkunun da ecele faydası olmadığını bildiğim için tereddütsüz ve deli cesareti ile yanlarına yaklaştım.
- Dur bakalım !
Korkunç, ürpertici bir ses.
- Nereye gidiyorsun, kimsin sen ?
Adımı, aile bilgilerimi tek tek saydıktan sonra, yerimin orası olduğunu, çağrılmayı beklemeden bir an önce gelmek ve oraya girmek istediğimi söyledim.
- Olmaz ! Alnında buraya ait olduğunu belirten bir damga yok senin !
- Ne diyorsunuz siz yahu ? Ne karalar yedim ben alnıma, ne ayıplarım, ne günahlarım var benim. Saymakla bitmez hem de.
- Demek ki yetmemiş cehennemlik olmaya !
- Babama layık bir evlat olamadım ben. Öğretmenlerimin emeğini boşa çıkardım. Hayatın sunduğu en güzel fırsatları değerlendiremedim. Girdiğim üç üniversiteyi de yarım bıraktım, kendi isteğimle terk ettim hem de ! Çocuklarıma da hak ettikleri hayatı, ilgiyi veremedim. İnsanlık için pek de yararlı işler yapamadım. Daha ne yapacağım ?
- Kul hakkı yedin mi, ırza, namusa, mala saldırdın mı ? İnsan ya da her hangi bir canlıyı öldürdün mü ?
- Sanırım, hayır.
- Bilerek , isteyerek , bir karınca ya da başka bir canlıyı ezer misin ? Su içen, yem yiyen bir kuşun, köpeğin, kedinin üzerine gidip onu ürkütür müsün ?
- Asla !
- Ekmeğini, suyunu,aşını, insanlarla, hayvanlarla paylaşır mısın ?
- Elbette !
- Yardıma ihtiyacı olduğuna inandığın, gördüğün herkese yardım elini uzatır mısın ?
- Elimden geldiği kadar.
- Basit çıkarlar uğruna , yalan söyler, yemin eder misin ?
- Asla !
- Öyleyse senin burada işin yok !
- Peki şu sakalları alev olan insanlar niçin burada ? Üstelik bazıları tanıdık geliyorlar bana. Toplumun saygı duyduğu, hacı, hoca diye bildikleri değil mi onlar ?
- Onlar, insanları din ile kandırıp, uyutup ülkelerini sömüren, soyan sahtekarlar. O kadar fazlalar ki, senin gibi insanlara burada yer bırakmayan en çok da onlar.
- Ya diğerleri ?
- Irza, namusa saldıranlar. İnsanlara bilerek ve isteyerek zulmedenler. Kadınlara, çocuklara, yaşlılara zulmedenler. Hayvanlara hayat hakkı vermeyenler. Doğaya bilerek ve isteyerek zarar verenler. Kendilerine sunulan imkanları ihtiyaç sahipleriyle paylaşmayanlar. Kul hakkı yeyip, kendisi bolluk içinde yaşayıp savurganlık yaparken, başkalarının açlık ve sefalet içinde yaşamalarına sebep olan, göz yumanlar. Kısacası ; senin gibi insanlara burada yer yok !
- Peki, ben ne yapacağım, nereye gideceğim ?
- Herhalde cennete gideceksin ?
- Hayır, hayır olmaz, istemem ?
- Neden ?
- Orada huri kızları varmış. Herkese yetmiş ikişer tane veriliyormuş ? Ben böyle bir şeyi kabul edemem. Hatta şarap bile veriliyormuş. Ben gençliğimde rakı da , şarap ta içtim ve çok pişman oldum. Bir daha cennette bile olsa içmem.
Güldü zebanilerin ikisi birden. Kapıları ardına kadar açarak içerideki sakalları alev içinde olan günahkarları işaret ederek ;
- Şunlar var ya şunlar ; işte onlar insanları öyle sahte cennetlerle, huri kızlarıyla kandırıp sömüren, soyan sahtekarlar.
Cennet, asla öyle bir yer değil. Cennet, sizin gönderildiğiniz dünyanın temizlenmiş hali. Yani o sahtekarların, eşkiyanın, sapığın, katilin, yalancının, düzenbazın, riyakarın olmadığı, herkesin birbirine saygı, sevgi ve hoş görü ile davrandığı, sonsuz huzur ve mutluluğun yaşandığı ,muazzam ve sonsuz hayatın olduğu güzel bir dünyadır. Haydi git şimdi. Çok arzuladığın, istediğin ve hak ettiğin huzurlu cennetinde sonsuza kadar huzur içinde yaşa.
Sonsuz bir iç huzuru ile uyandım bu sabah. Penceremden baktığımda her yer bembeyaz. Kar yağmış. Çocuklar cıvıl cıvıl. Kardan adam yapmış, kar topu oynuyorlar. Torunlarım da telefonuma mesaj atıp kardan adam resmi göndermişler. Onlar da çok mutlu.
Şükrediyorum böyle güzel bir rüya ve uyandığım bu çok güzel gün için. Bir de dileğim var Yaradan’dan :
Allah’ım sen bu güzel günde ekmeği, aşı, ısınacak sobası, giysisi olmayan insanların da yardımcısı ol. Amin.
Fikret T.