- 317 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İBLİSİN HANÇERİ
Hepimiz av olduk değil mi? Biçare, kimsesiz, savunmasız, kusursuz bir av. Hikayeler anlattık durduk çevremize. Avcılarımızdan, onların hançerlerinden bahsettik. O pislikten kalkıp bir daha düşmemeye ant içişlerimizi anlattık. Hepimiz şehvetle, aşkla döktük bu hikayeleri dilimizden. Gurur duyduk yaralarımızla. Deştikçe deştik, küfürler yağdırdık o gaddar avcılara.
Peki kim bu avcılar? Kim bu kendini bilmez acımasız haydutlar? Hepimiz av isek avlayanlar hangi cehennemde? İşte benim serzenişim. Avcı benim, av benim. Hançer benim, sızı bende. Masum değiliz. Artık mağduriyet naralarını bir kenara bırakalım ve yüzü kara konulardan laf açalım biraz. Hançerin kabzasını çektiğimiz zamanları, yediğimiz haltları hatırlayalım. Üstelik içimizdeki iblisin ahlaksız düşünceleri, iğrenç geçmişi değil bu. Biz hançeri hem tadan hem tattıran yegane mahluklarız.
Makul olmayan tarafımızla daha iyi anlaşırız. Türlü oyunlarla bencilliğimize, öfkemize mat bir perde çeker gökten inmiş bir melek oluveririz. Kanatlarımızı yaydıkça yayar yer kapladıkça mutlu oluruz. Bedenimize eğilir, en melek tavrımızla taklalar atarız. Kendimizi tanımadan topluluklara yönelir ağzımızı köpürterek nefret söylemleri kusarız. Kendimizi bildik mi? Yara aldıklarımız kadar hançer olduklarımızı da ezber ettik mi? Düştüklerimiz kadar çelme olduklarımızı da sindirdik mi?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.