- 728 Okunma
- 4 Yorum
- 6 Beğeni
Senin Gerçeğin Ve Yüzleşebildiğin Kadardır Coğrafyan
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ayaklarını seven dilenci,
Elektrik panosuna yaslanmıştı.
Karton bardağı önünde duruyordu.
Gelen geçen insanlar onu görmüyordu bile
O da zaten önündeki bardağı değil, yalnızca çıplak ayaklarını görüyordu.
Tam karşısında bir çocuk vardı dilencinin;
Dilenci, çocuğu görmüyordu.
Çocuk da dilenciyi görmüyordu.
Zaten herkes bir şekilde birilerini görmüyordu...
Ya da bir şekilde birilerini görüyordu bu coğrafyada.
Çocuk birden "Görünmek istiyordum!" diye haykırdı.
Aldı eline bir plastik yoğurt kovasını, iki de çubuk...
Başladı çalmaya; iki çubuk darbesi plastik kovaya indi "Güm,güm!"
Bir çubuk darbesi boş mermer zemine "Güm!"
Gümledi durdu ortalık ve yineledi çocuk sesini:
"Bu taze bir sestir; işitmeyen, görmeyen kalmasın bunu!" dedi.
Zaten herkes bir şey derdi bu coğrafyada...
Örneğin:
Türkiye’deki sığınmacıların toplumdaki rahatlığı bambaşka, olduğunu...
Kapkaççıların özellikle yalnız insanları gözüne kestirdiklerini.
Nitelikli hırsızlığın soruşturulması ve kovuşturulmasının aktif olduğunu.
Çin’de başlayan Corona (Korona) virüsün belirtileri nedir acep, ne durumda ola ki?
Ve karaborsaya düşen filtreli ve cerrahi maskelerinin durumunun ne olacağı?
Kamu binalarındaki engellilere ayrılmış olan tuvaletlerinin bazısında neden temizlik ürünleri ve alet edavatlarıyla dolup- oraları neden tıkıştırdıklarını?
Ve bazı işletmelerin, tuvalet kapılarında neden şifreli kodların olması gerektiğini?
Ve gene bazı kırtasiyelerde siyah -beyaz bir kağıt parçasına bile, fotokopileri çektirme karşılığı olarak, neden bir tl.ödüyoruz? demeleri gibi...
Akıp giderdi sorular yumağı bu coğrafyada...
Yine meselâ:
"Gürültüden zevk alan işyerleri ve komşuların yaptığı gürültü kirliğini doğal bulmalarını, nasıl değerlendiriyorsunuz azizim?
Herlade bu kişilerin "Kabahatler Kanunundan" bihaber olarak "Kişilerin huzurunu ve sükununu bozma suçunu" dünyada duymamışlardır gibi...
Ve yine sokak müzisyenlerinin kostümlerine, söylev tarzlarına şaşırıp; arkadaşına dönüp dönüp, fiskos edip, aralarında gülüp gülüp, müzisyenlere bakmalarına
ve kaldıkları yerden gene devam edip, kıs kıs gülmelerine değin, soruların akıp gitmesi devam ederdi bu coğrafyada...
Ve tekrar sözgelimi:
Kilisedeki bir müslümanın, Hz.İsa’ya atfedilen heykeli önüne gelip; onun ruhuna bir fatiha duası okumasını...
Ortadoğu, için yapılan yüz yıllık planlarlar gibi, daha nice şeyi söylerdi bu coğrafya.
Nitekim bütün bunlardan uzak yaşayan o adamın çıplak ayakları bunları bilmezdi;
Çünkü o çıplaklığın dilencisiydi.
Ve o taze çocuk; yokluğun soğuk rüzgarlarını kabul etmemeye karşı dimdik dururdu umutla ve mutlulukla orada.
Dediğim gibi; zaten herkes her şeyi bilir ve derdi alenen bu coğrafyada...
Meral Meri / Senin Gerçeğin Ve Yüzleşebildiğin Kadardır Coğrafyan