- 804 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
LORD BYRON
İngiliz şairi Lord Byron, 1788-1824 yılları arasında yaşadı. Eski ve aristokrat bir aileden gelen Byron’ın çocukluk hayatı, İskoçya’da güç koşullar içinde geçmişti. Annesiyle anlaşamamış;henüz on yaşındayken, babası Fransa’ya giderek orada ölmüştür.Aynı yıl büyük amcasının ölümü üzerine önemli bir mirasa konmuştur. Dik kafalı ve isyanlar bir kimse olan Byron, okul hayatında da geçimsizliği ile ün salmıştır. Yüzü çok güzel olduğu halde bir ayağının aksaması onu bütün hayatı boyunca etkisinden kurtulamadığı bir ruhsal sıkıntıya sürüklemiştir. Cambridge’de okumuş ve derslerinden çok, spor yada atıcılık ile meşgul olmuştur. Avarelik saatleri isimli ilk şiir kitabını da bu yıllarda yayınlamıştır. Bu eserin üzerinde bir İskoç edebiyat dergisinden başka hiçbir yerde yazı yayınlamamıştır. Genç şairin Cambrid’i terk ettikten sonra, Yunanistan ile Türkiye’yi ziyaret ettiğini ve Childe Harod’ın Haç Gezisi isimli ünlü eserinin ilk iki bölümünü yazdığını biliyoruz.Londra’ya dönüp bu şiirlerini yayınladığı zaman çok kısa bir zamanda ’’büyük şair’’ olarak kabul edilmiştir. Byron, bu durumu anlatmak için şöyle demiştir: ’’Bir sabah uyandım ve kendimi ünlü bir kişi olarak buldum.’’ Toplantılara ve eğlencelere davet edilmeye başlayan Byron’ın giyinişinden konuşma tarzına kadar her şeyi taklit edilmeye başlanmıştır.Zengin ve güzel bir kadınla evlenmiş, siyasal hayata atılarak parlamentoya girmiş ama çok geçmeden başıboş bir hayat sürmeye başlamıştır. Karısının kendisinden ayrılması ve davranışındaki gariplikler İngiltere gibi tutucu bir ülkede etkisini çok geçmeden göstermiş ve genç şair sevilmeyen bir kimse haline gelmiştir. Bunun üzerine güney Avrupa’da sürekli olarak gezilerde bulunmuş, özellikle İtalya’da, çeşitli devrim hareketlerine katılmış ve ünlü romantik İngiliz şairi Shelley ile yakın bir dostluk kurmuştur. İtalya’da, hareketli ve tehlikeli bir aşk hayatı yaşayan Byron, 1824 yılında Yunanlıların Osmanlılara karşı yaptıkları mücadeleye ilgi duyarak yardım etmek için bu ülkeye gitmiş ve Yunan ordusuna girmiş ve bir kaç ay sonra otuz altı yaşında ölmüştür.
Byron, İngiliz edebiyatında romantizm akımının en büyük temsilcilerinden biridir.Eserleriyle olduğu gibi hayatıyla da, o güne kadar bilinen ve kabul edilmiş olan şair tipinden başka bir kişilikle ortaya çıkmış; fikirlerini, tutkularını ve aşklarını hiçbir kısıtlama ve sınırlamaya bağlı kalmadan sonuna kadar sürdürmek istemiş ve bundan ötürü, on dokuzuncu yüzyıl Avrupa şiirini derinden derine etkilemiştir. Bütün hayatınca hürriyet ideali,ni bir amaç olarak benimseyerek yaşamış olan Byron, , bundan ötürü çağının tutucu İngiliz toplumu tarafından ’’bir deli’’olarak görülmüştür. Byron’ın bir Türk hikayesinden esinlenerek yazdığı Korsan, Ada, Tasso’nun yakarışı yakarışı, Dante’nin kehaneti ve Bebpo ve Don Juan gibi eserleri vardır. Özellikle bu sonuncu eserde Byron, ’un bütün dünya görüşü, hayat macerası ve sanat anlayışı dile gelmiştir. Eser, Byron’ın maddi ve manevi maceralarının hayali bir şekilde anlatılmasıdır. Alaycı bir tarzda yazılmış olmasına rağmen, kimi zaman, büyük şairin düşüncelerinin kusursuz bir özeti ve davranışlarının savunulmasıdır.
Şairi Uzun Yıllardan Sonra adlı şiiriyle selamlıyorum:
Mahzun, yarı kırık yüreklerimiz
Yıllarca uzak kalmak üzere
O gün, ayrıldığımızda ikimiz
Sassiz ve gözyaşları içinde
Solduğunda, soğuduğunda yanağın
Öpücüklerin buz tuttuğunda...
Çoktan çalmıştı saati acıların
Sabahın o serin, ürperten çiyi
Alnımda donuvermişti
O çiyler belki bu hüzünlerimin
Gözyaşlarımın işaretiydi
Ettiğin yeminler bir bir bozuldu
Gölge düştü güvenilirliğine:
Paylaştığım yalnızca acı oldu
Senin adını işittiğimde...
Gizlice buluşmuştuk seninle
Sessiz, hüzünlenirim şimdi
Çünkü ruhun aldattı yüreğimi
Eğer bir gün, uzun yıllardan sonra
Karşılaşırsak ikimiz yine
Nasıl bakabilirim, nasıl sana
Sessizce ve gözyaşları içinde
Uzun yıllardan sonra
Sana bir daha rastlarsam
Seni nasıl selamlamalıyım
Susarak mı, ağlayarak mı ?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.