- 625 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GARİP GÖNLÜMÜ ŞENLENDİRİN
GARİP GÖNLÜMÜ ŞENLENDİRİN
TURGUT YILDIZAN
Bu Anadolu’mun çilesi ne böyle. Milletimin alicenaplığı ise bir başka eçimini sağlayabilmek için erkekleri büyük şehirlere inşaat ustası olarak gidiyorlar.altı ay ailelerinden ayrı yaşayan insanımız hali vakti sorulunca “Allah’a şükür Hoca.”diye düşünürken birden irkildim.
-Selamün Aleyküm Hoca.Nereye böyle?
-Ve aleyküm selam Mehmet Amca.Bekir’in bakkalına doğru gidiyordum.Nasılsın iyi misin?
- Hamd olsun Hoca.
Birden bir gürültü duyduk.Yukarıdan bize doğru Alo önde köylüler arkada koşuyorlar. Muhtarın elinde bir kalın sopa Alo’nun arkasından bağırıyor.Bekir’in dükkanın önünden dönüp Hasan Abilerin evine doğru koştu Alo. Biz de Mehmet Amca ile kovalayanlar furyasına katıldık.Bir taraftan da ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
Derken Hasan Abi’nin köpekleri Alo’yu baldırından ısırıp yere yatırdılar.Köylüler Alo’yu köpeklerden kurtarırlarken muhtar bas bağırıyordu:
-Bırakın namussuzu kurtarmayın, bırakııın!
***
Alo,köyün meczupudur. 30-35 yaşlarında güler yüzlü,hatır soran bir delikanlı görünümündedir.Her gün ilçeye gider ve döner.Hep güneş gözlüğüyle gezer.Kendince kendini genç cevval görsünler de onunla evlensinler istemektedir.Asıl adı Ali olmasına rağmen O’na Alo diyorlar.herkes O’nunla şakalaşır,O herkese laf atar,kızdığı zaman kızdıranları kovalar.Köylülerin yüklerini yükler ve indirir köylü de onu korur ve kollar.Köye gelen her öğretmene,okul lojmanında misafir olup sohbet eder ve kendisine kız bulmalarını ister.Haa muhtar Mehmet Abi, Alo’nun dayısıdır.Alo kendi evlerinde annesi ve kendisinden daha fazla özürlü olan abisiyle birlikte yaşamaktadır.
Köylünün gençleri hep inşaat işlerine başka şehirlere gittiği için küçükbaş hayvanları için çoban tutmaya karar verirler.Köyün bazı gençleri de Karadeniz Bölgesi’ne çoban olarak gitmiştir.yapılan pazarlıkta 3000 lira aylık ,çobana takım elbise ve ayakkabı,köylüye bir teneke peynir verilecekti.köyde kalan tek genç olan Halit amca’nın oğlu da gidince başka köyden bir çoban bulundu.
Çoban ailesiyle birlikte köye yerleştirildi.Çobanın on bir yaşındaki kızı da babasına yardım ediyordu.
Bir gün Alo, o kızı kırda sürünün peşinde görüyor.
-Kız benimle evlensene,diyor.
-Git başımdan Alo.Babama söylerim diyor.
Demek ki bizim Alo kafasına takmış, onu alacak. Ve gizlice takip ediyor kızı.Bir fırsatını bulup kızın başörtüsünü kırda kaçırıyor.tabii kız ağlayarak babasına söylüyor bunu.
***
-Alo ver onu.
-Bende bir şey yok.
Muhtar ha bire üsteliyor.
-Alo bacaklarını kırarım ver şunu.
-Vallah bende bir şey yok.
Birkaç delikanlı Alo’nun üstüne çullandılar. Kollarını kıvırıp belini açtıar.Oraya bir başörtü bağlanmış.Hemen onu çözüp aldılar ve muhtara verdiler.Sonra Alo önde muhtar dayısı arkada yukarı doğru gittiler.Arada muhtar elindeki sopayla Alo’nun bacaklarına vuruyor,Alo zıplayıp kaçıyordu.Sonra herkes dağıldı.
-Hoca gel bizim evde çay içelim biraz muhabbet ederiz.
-İyi olur Mehmet Amca.
Bu köyde de ne çok Mehmet ismi vardı şaşırıyorum. Neredeyse köyün hepsi Mehmet ismini almış.Mehmet Amca köyde yıllarca muhtarlık yapmış yol yordam bilen biriydi.Altmış altmış beş yaşlarında vardı.yeni muhtarımızın ismi de Mehmetti. Çayları yudumlarken Mehmet Amca’ya sordum.
-Alo’dan o baş örtüyü neden aldılar.Alo neden vermek istemedi Mehmet Amca.
-Senin Allah’ına kurban Hoca.Biz de bir adet vardır bilir misiniz?
-Ne adedi?
-Bizde bir erkek bir kızın veya bir kadının başörtüsünü kaçırdığı zaman ve köylüye haber verdiği zaman o erkek ”ben bu kızın eşi oluyorum, haberiniz olsun” demeye getirir. İşte yaygaranın sebebi budur.
-vay bee şimdi ne olacak? Tabii ki evlenmeyecekler.Allah vere de çoban sürülerimizi bırakmasa. Bu işi tatlıya bağlamaya çalışacağız.
***
İleriki günlerde Alo’yu minibüse bindirmediler.İlçede kızın dayıları amcaları Alo’yu dövmek için fırsat kolluyorlarmış.Alo yine aynı havada. Gözlükler kah gözünde, kah gömleğinin yakasında, belinde iri tokalı bir kemer bir ona laf atıp, bir buna laf atıp geziniyor.Bir gün minibüsle ilçeden köye dönerken minibüsü durdurdular.Alo’yu yaka paça aşağıya indirdiler.Bir kaç köylü de aşağı indi. Aşağıdaki adamlar pata küte, tekme tokat Alo’yu bir güzel dövdüler. Bizim köylüler ise yalandan kavgayı ayırır gibi yaptılar. Alo yüzü gözü,ağzı burnu kan içinde minibüse bindi.Köylüler “buna şükret.Bununla kurtuldun Alo” dediler. Bu iş tatlıya bağlandı.Tabii muhtar kızın babasına biraz para verdi. Ve sezon sonuna kadar sürü çobansız kalmadı.
***
Okuldan çıktığımda okulun bahçesinde muhtarla karşılaştım. Birlikte bizim eve çay içmeye gittik.
Muhtar Mehmet Abi’nin evi köyün öbür ucunda yaylaya giden yolun üstünde idi. Muhtarın evinden sonra tepelere tırmanılıyordu. Altı tane çocuğu vardı. Dört tanesi benim zamanımda öğrenci oldular. Büyük oğlu Rıza üniversite sınavına gidi, öğretmenlik tuttuğu halde gitmedi. Daha büyük hayalleri olduğunu söylüyordu. Tüm ısrarlara rağmen üniversiteye gitmedi. Yaşlı bir annesi ve bir kız kardeşi yanlarında kalıyordu.
Ben çay içerken lafa girdim.
-Mehmet Abi Allah kavuştursun kardeşin askere gitti. Hayırlı teskereler olur inşallah, dedim.
-Sağ ol Hoca.Vallah zor oldu.İki tane yavrusu var evde.O’na da zor olacak….Hoca aklıma bir şey geldi,sen ne dersin?
-De hele…
-Ali kardeşime mektup yazar gibi bir şiir yazsan.
Olur Abi. Yazınca sana veririm olur mu?
-Tamam Hoca.
Mahalli seçimlere yakın bir zamanda ALİ GARDAŞIMA isimli şiiri yazdım ve muhtar asker kardeşine gönderdi.Muhtarlığı gene muhtar Mehmet Abi kazandı tabi.
Ah köy öğretmenliği ah! Ben ayrıldım ama burnumda tütüyor onların vefası,onların dostluğu, onların hürmeti, onların gelenekleri. İyi ki telefon var da hepsiyle halleşiyoruz,seslerini duyuyorum iyi ki…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.