- 743 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Yoksa Corona Dabbetü'l-Arz mı?
Hollywood’un bu sıralar etinden en çok beslendiği mevzulardan birisi de dabbe. "Nasıl olur?" diyeceksiniz. Efendim, malumunuz, Dabbetü’l-Arz hem Kur’an’da hem sünnette delilleri bulunan bir meseledir. Bir alamettir. Kıyamete dair bir işarettir. Neml sûresinin 82. ayetinde kısa bir mealiyle buyrulur ki: "Tehdit edildikleri şey başlarına geldiği zaman, yerden bir dabbe çıkarırız da, âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını kendilerine söyler." Dabbe hakkındaki hadisler de bu manayı tasdik eder. Hatta hadislerin dabbenin niteliğine dair daha açıklayıcı bir yapıları da vardır. Ebu Hüreyre radyallahu anhtan nakledilen bir rivayette denilir ki: "Dabbetü’l-Arz kıyamete yakın çıktığında beraberinde Süleyman’ın mührü ve Musa’nın asâsı da bulunacaktır. Mü’minin yüzü pırıl pırıl olacak, kafirin burnu da mühürle mühürlenecektir. Bu yüzden ahali birbirini tanıyacaklar ve ’Bu mü’mindir, bu da kâfirdir’ diyebileceklerdir."
Elmalılı Hamdi Yazır merhum ’debb’ kelimesini izah sadedinde şöyle söyler: "Hafif yürüme, debelenme demektir. Hayvanlarda ve çoğunlukla haşerelerde, yani böceklerde, kullanılır. İçkinin vücuda yayılması ve bir çürüklüğün etrafına bulaşması gibi ’hareketi gözle tespit olunamayan şeyler’de de kullanılır." Tefsirlerde daha bunun gibi Dabbetü’l-Arz’a dair birçok teviller/yorumlar yeralmaktadır. Bediüzzaman ise, biraz daha Elmalılı Hamdi Yazır’ın yukarıdaki izahına yakın bir şekilde, şöyle der:
"Kur’ân’da, gayet mücmel bir işaret ve lisan-ı halinden kısacık bir ifade, bir tekellüm var. Tafsili ise, ben şimdilik, başka mes’eleler gibi kat’î bir kanaatle bilemiyorum. Yalnız bu kadar diyebilirim: ’La ya’lemü’l-gaybe illallah/Gaybı Allah’tan başkası bilmez.’ Nasıl ki kavm-i Firavuna çekirge âfâtı ve bit belâsı ve Kâbe tahribine çalışan kavm-i Ebrehe’ye ebâbil kuşları musallat olmuşlar. Öyle de, süfyanın ve deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve tuğyana ve Ye’cüc ve Me’cüc’ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfür ve küfrana düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zîr ü zeber edecek. Allahu a’lem, o dâbbe bir nevidir. Çünkü, gayet büyük bir tek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir taife-i hayvaniye olacak."
Devamında ise Sebe sûresinin 14. ayetinden hareketle onu ’ağaç kurdu’na benzetir: "(...) ayetinin işaretiyle o hayvan, dâbbetü’l-arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek. Mü’minler iman bereketiyle ve sefahet ve su-i istimalâttan tecennübleriyle kurtulmasına işareten, âyet, iman hususunda o hayvanı konuşturmuş."
Yani, Bediüzzaman’a göre, dabbenin konuşması ’lisan-ı kâl’ ile değil ’lisan-ı hâl’ ile olacaktır. Rağıb el-İsfahanî rahmetullahi aleyhin de el-Müfredat’ında “Bununla cehalet ve bilgisizlikte hayvanlar gibi olan en şerli kimseler kast olunmuştur!” dediği nakledilir. Daha bunun gibi birçok tefsir/tevil kaynaklarımızda bulunmaktadır. Alıntılarla yazıyı daha fazla uzatmadan asıl söylemek istediğimize gelirsek: Ahirzamanda AIDS mikrobunun bir tür ’dabbe’ olduğunu söyleyenler de, daha başka şeyleri ’dabbe’ye bağlayanlar da, aslında şunun altını çizerler: Dabbetü’l-Arzların hakikisi ahirzamanda ortaya çıkmakla birlikte, 20. Söz’deki söylenişiyle ’düstûr-i külli’ veya ’kanun-i umumî uçları’ mesabesinde, her zamanda bazı fertleri bulunur.
Yani: Her zamanda, hem ’kevnî şeriata’ hem ’İslam şeriatına’ uygun hareket etmeyişlerin, ayetlere yakîn kesbetmeyişlerin, hükümlere boyun eğmeyişlerin bedelleri çeşitli türde ’biyolojik felaketlerle’ insanoğluna/kızına yaşatılır. Esasında yaşadığı iradesini kötüye kullanmasının bir sonucudur. Nasıl ki, tarihteki en büyük veba salgınları, temizlik konusunda Allah’ın fıtratına uygun hareket etmemenin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Aynen öyle de, başka birçok biyolojik felaket dahi, Allah’ın koyduğu yasalara uygun hareket etmemenin sonucu olarak gelip bizi bulmuştur. Bu yönüyle tüm biyolojik felaketler mezkûr ayet-i kerimenin ahirini tasdik ederler: "(...) âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını kendilerine söyler."
İşte bugün de bunu Corona olarak karşımızda buluyoruz. "İnşaallah daha fazla büyümez!" diye dua ediyoruz. Çünkü bu ’göze görünmez kurt’ da hücrelerin içine girerek onları yiyip bitiyor. Ağaç değil insan yiyor. Odun değil insan kemiriyor. Nasıl ortaya çıktığına emin değiliz. Ancak bütün yorumlarımız bir ’sapma’nın altını çiziyor. Yenmesinde hayır olmayan birşey mi yendi? Yapılmasında hayır olmayan bir deney mi yapıldı? Hangi günahımız ile bu belayı başımıza aldık? Hepimiz şimdi bunları kurcalıyoruz.
Ahirzamanla ilgili rivayetler bize şunu apaçık gösteriyor: Dünyanın bir ucunda başlayan bir salgının bütün dünyayı sarabileceği ölçekte bir küreselleşme çağına doğru ilerliyoruz. Kıyamete yakın böyle bir dönem geldi gelecek. Eskiden bu tür salgınlar bir-birkaç yöreye has kalırdı. Şimdi Çin’de başlayan salgın soluğu birkaç günde Fransa’da alıyor. Süleyman aleyhisselamın hızıyla havada dolaşıyor. Musa aleyhisselamın asâsı gibi denizler aştırıyor. Yani zaman ne kadar eskirse eskisin Kur’an eskimiyor. Aksine, verdiği derslerle Kur’an ve hadisler giderek daha fazla hayatımıza katılıyorlar. Bediüzzaman’ın 20. Söz’deki şu ifadesi her gün hayatımızla yeniden doğrulanıyor: "Kur’an-ı Hakîm’de çok hâdisat-ı cüz’iye vardır ki, herbirisinin arkasında bir düstur-u küllî saklanmış ve bir kanun-u umumînin ucu olarak gösteriliyor."
YORUMLAR
Hakikatler acabalar arasına sığmaz kardeş. yerden çıkacak canlı demek olan Dabbetül arz dan virüse yol bulmak iteleyerek götürdüğümüz her hangi bir cisime yürüyor iddasında bulunmak gibi bir şey.
Ve Müminler şu işi terk etmek zorunda. "Hah bunu bahane edersek belki bir kaç imansızı imana getirebiliriz." Emin olun kimsenin İmanı noksan değil belki amelde noksanlıkları vardır.Bu da bizi değil Kendisine KUL olduğu şeyi ilgilendir
Keşke şunları yazsaydı kaleminiz.Ayete hadise gerek duymadan
Sık sık elinizi yüzünüzü yıkayın diyenler Abdest alın demekten imtina ediyor. Kadınlarla tokalaşmanın gericilik olduğuna inananlar bir virüs sebebiyle evladına bile mesafeli.
Allahın sokağa çıkma emrinden kendine isyan bayrağı açanlar Bu gün sokağa çıkmamanın peşinde.
Ve bir ilave. Bu ne demek bilmiyorum.Ama Gece Haber Türk TV de şu sözler yankılanıyordu.
Cuma ve cemaatle namaz yasaklanıp bireylerin evde münferiden namaz kılmaları Toplu olarak bir araya gelmenin önü kesilmelidir.
Yanlış yere çalışıyorsunuz.İşi bilen silahı kime doğrultması gerektiğinide biliyor.
İnsanları TEVHİDE ve Vahdete çağırmanın tek yolu Onlarla aynı seviyede olduğunu kabul etmekle olur.
belkibirharfimben
yeğinadnan
Hayırlı akşam ve Ömür
belkibirharfimben
Merhaba kıymetli hocam
Dinî ya da dinle bağlantılı konuların usta kalemi olduğunuz kanaatindeyim
Edebi açıdan da duru, berrak, lezzetli bir anlatımınız olduğu muhakkak
Çok defa günün yazısı seçilmesi de yazılarınızın konusundan değil elbette, edebiyat, yazı disiplini içerisinde hak ettiğinden kaynaklanmakta
Bugün de farklı değilsiniz
Demem şu ki, her seferinde olduğu gibi farklısınız bilakis
"Dabbetü’l-Arz" bahsi dinimiz kaynaklarında var kuşkusuz
Vaktiyle geçtiğimiz asra karşılık gelen yıllarda AIDS hakkında bu tip değerlendirmelere rastlıyordum
AIDS, Dabbetü’l-Arz mı şeklinde sorular çıkardı karşıma
Şüphesiz toplumların hallerine göre toplu yıkım, yok oluş geçirmeleri Kur'an kaynaklı anılır hep
Ad, Semud, Medyen, Lut vs. kavimlerin hallerine göre farklılaşan nedenlerle helak edilmeleri
Bunlar bazen insanoğluna anlamsız, saçma gelir
Siyasi/toplumsal tarihteki kavim, medeniyet isimlerine uymaması da bunda etken belki
Mesela Hz. Musa ve kavmi karşıya geçtikten sonra Kızıldeniz'in ikiye ayrılması konusunda, olur mu kardeşim öyle saçmalık diyenler olur da, depremde yolların ikiye ayrılıp insanları, araçları yutup kapanması ne peki?
Fizik olarak örnekleri, benzerleri görülen hususlar hakkında sırf kavim ya da hükümdar adlarının tarih biliminde geçen isimlere uymaması yahut mevzunun dinsel bir sembolizm diliyle ifade edilmesi sebebiyle garipsenmesi, hiçe sayılması özle değil şekille ilgilenmeye meyyal olduğumuz anlamı verebilir de
Bu çerçevede gerek yazınızda kullandığınız argümanlar bazında gerekse sunduğunuz düşünce bağlamında gerçekçi yaklaşım gösterdiğinizi şahsen düşünüyorum
Yalnız hocam
Bu konu hakkında komplo teorisi bağlantılı yorumlara da rastlamak mümkün
Uluslararası güçlerin toplumları giderek sokaklardan çekmek, evlere ve kendi iç dünyalarına hapsetmek yönünde sosyal projeler geliştirmesi ve buna bağlı test sürüşü kapsamlı uygulamaları tipli yorumlarda enteresan bence
Biyolojik silah kavramı çerçevesinde laboratuvar kaynaklı hastalıklar mı acaba?
2003'de Sars virüsü de Çin'de çok sarsıntı meydana getirmişti ama dediğiniz gibi bu denli evrensel kapsama kapağı atmaz
Ya da Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına sebep olan kenenin vaziyeti de buna göre daha lokal hüviyet arz eder
Ancak o bile sunî olduğu izlenimi verir insana
Asırlar boyu kene, hayvancılık sektöründe vardır da; böylesi insana dönük yıkım şaibeli görünebilir de
Dolayısıyla hocam sözü şaire mi bırakmalı acaba?
"bana şiirlerinde küfür etme diyorlar usulsüz; lan bu kadar o çocuğunu nasıl anlatayım küfürsüz?” mısra-ı hani
Yeryüzünün perde arkası kapitalist/siyonist/emperyalist güçlerine, teşkilatlarına gelsin demekten alamıyorum ben şahsen kendimi
Sizin kıymetli yazınızı tenzih etmekle beraber bu tip marjinal hallerin bende yersen kabilinden, ya da bizde eşektik yedik duygusu uyandırmadığını söyleyemem
Şu kadar ki, ülkemiz ve insanlık nezdinde hastalara acil şifalar ve topyekun kurtuluş dilerim en kısa zamanda
Yanı sıra önleme/tedbire evet, paniğe hayır
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...