- 1013 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Köylerde Kadın Olmak
Kadınlarımızı, anneleri, gelinleri, gelinlik kızları köylerimizde tanıdım; çeşme başlarında testisine su doldururken. Çeşme başında tanıdığım kadınlar daha 30’lu yaşlarda vücut ölçülerini yıllar önce kaybetmiş emekçi kadınlardı. Çay kıyılarında çamaşır yıkıyorlardı bazıları da…
Kadınlarımız cefakârdır, fedakârdır, üretkendir. Köyde bağda-bahçede, tarlada çalıştılar. Tarlada orak biçerken hallerini gördüm. Yüzleri ter içinde, renkleri alev alev alevdi. Dirgen, tırmık ellerinde ot devşiriyorlardı çayırlarda…
Yüce dağlar yamaçlarında gördüm kadınlarımızı. Koyun sağıyorlardı günün geç saatlerinde. Yün çorap örüyorlardı. Önlerinde kalabalık koyun sürüsü, yanı başlarında çomar köpekleriyle. Yayla düzlüklerinde koyun güdüyorlardı bazı günlerde.
Çay bahçelerinde çalışıyorlardı Karadenizli kadınlar. Sırtlarında sepetleri. Çay yapraklarından ellerindeki yeşermişti. Mısır tarlalarında çapa yapıp, yayla yollarını yürüyerek tüketiyorlardı.
Ve Karadeniz boylarında fındık toplarken gördüm kadınlarımızı. Toplanan fındıkları çuval çuval satış yerlerine taşıyan kadınların iki büklüm yürüyüşlerini gördüm. Mısır tarlalarının ekimi, ürün devşirmesi de benim Karadenizli bacılarımız omuzlarına yüklenmiş bir kamburdu yıllarca.
Sadece Karadenizli kadınlarımız mı gözlemledim? Elbette hayır. Marmara Bölgemizin kırsal kesimlerinde bulundum mesleğim gereği. Marmara Bölgemizin köylerinde daha fazla çeşit ürün ekilir. Buğdaydan, arpaya, mısıra kadar ne kadar tahıl çeşidi varsa hepsinin ekim ve hasadı yapılıyordu. Keteni, şeker pancarını, ayçiçeğini de ekleyelim bunlara. Her ürün yılın değişik mevsimlerinde ekilip devşiriyor. Kadınlar her işin başında çalışırdı erkeklerle birlikte.
Hayvan beslemeden olmaz. Sığırlar, kümes hayvanları, koyun keçi beslenir köylerimizde. Hayvanların bakımında beslenmesinde görev aldıkları gibi süt sağım işlerini kadınlarımız yapar.
Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda kadınlarımızın cephede, cephe arkasındaki fedakârlıkları gıpta edilecek düzeyde olmuştur. II. Dünya Savaşı yıllarında erkeklerin 3 yıl ve daha da uzun süre askerlik yaptığı bilinir. Bu yıllarda köylerimizde kadınlar ekim, biçim işlerini erkekler gibi yaptıklarını ninelerimizden, annelerimizden dinledik.
Ve güneyin Çukurova’nın kadınlarını Yaşar Kemal’in ölümsüz eserlerinden tanıdım. Burdurlu yazar Fakir Baykurt’un bölgesinin kadınlarını da tanıttı kitaplarında. O’nun Irazca Ana’sı filmlerde de başkahramandı. Ege’de tütün toplayan kadınlarımızı Necati Cumalı ile tanıdık. Kemal Tahir’in Karılar Koğuşu, O kitapta anlatılan klasik deyişle söyleyelim yolu hapishanelere düşmüş kader mahkûmu kadınlarımızın hazin halleri içimizi acıtır.
Köylerde kadınların hallerini betimlemeye çalışırken erkeklerin çalışma yaşamına katkı vermedikleri söylenemez. Erkekler de çalışıyor fakat kadınlar kadar değil. Tarlada, çayırda birlikte çalışılır. Akşam olur, çalışmaya paydos. Eve dönüldüğünde yemektir, bulaşıktır kadınların üzerinedir bu işler. Çamaşır, sökük, yama, dikim işleri…
Peki, kadınlarımızın hakları ödenebilir mi? Erkekler ne düşünüyoruz bu konuda? Duygudaşlık yapabiliyor muyuz? Emin değilim!
Devam edecek…
YORUMLAR
Allah ın selam ve rahmeti bereketi tüm insanların inananların ve sizinde üzerinize olsun değerli öğretmenim İBRAHİM YILMAZ BEY,
Kadın olmak çok defa hem anne hem baba olmaktır ..
Kadınlar hem anadır,hem yardır,hem bacıdır...
Kadın ve erkek nesillerin devamı için etle tırnak gibi.
Bir elmanın diğer yarısı gibi..
Kadınlar çocukların ilk öğretmenleri. gözlerini açar açmaz sanki kol kanat geren şefkatli kanatsız melekleri...
Annelere verilmiş merhamet Allah kadınlara yavrularını büyütsün diye en çok merhameti annelere yüklemiş..
Annelik içgüdüsü baskındır..Kadınlar yemez yedirir,giymez yavruları yuvasına ayırır,Eşleri yokken evinin koruyucu iç yöneticisidirler...
..Eşlerine yardımcı.Kadınlar ağızları dualı rızka kanaati bilirler..
Edep huyla örfe kültüre bağlıdırlar..Kadınlar beşik sallarken aynı zamanda dünyanın kaderini değiştirecek evlatları da yetiştirirler..Annelik anne olma duygusu çok güzel..
Eğitilmiş dünya ahret ilmiyle cahil bırakılmamlı hiçbir kız çocuğu.Cahil olanlar gördüklerini duyduklarını uygularlar annelik içgüdüsüyle en güzelini başarmaya çalışırlar..Çalışmasa dahi okutulmalı kız çocukları ve erkek çocukları ayrım yapılmamalı..
Kuranı Kerimde kız çocuklarına diğer çocuklarınıza evlatlıklara iyi davranın denilmekte..
Güzel bir yazıydı okuduğum kutlarım..
Allah annelerden razı olsun yavruları yuvaları insanlık için hayır soluyanlardan razı olsun inşaallah..Sidney den selamlar dua ile.
Toplumların kaderini kadın üzerinden çizenler, çizdikleri kadere göre toplumu yaşatırlar.
İBRAHİM YILMAZ
kutlarım.
Emeğe ve sanata saygımla esen kalın.
Merhaba Necati Kavlak Beyefendi, öncelikle ilginize teşekkür ederim. Siz de bir operasyon geçirmişsiniz. Geçmiş olsun. Kimlik cüzdanlarımız eskidi, yapacak bir şey yok. Hedefler, yaşama sevinci bitince yaşlılık başalar görüşüne katılıyorum. Okuma-yazma, ülkemizi Atatürk'ün hedeflediği, çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma eylemi içinde oldukça genciz demektir.
Necati Bey, inanın yazdıklarınıza harfiyen katılıyorum. Ne diyeyim peygamberimizin, " Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır." veciz sözünü cımbızlama almadım. Peygamberimiz sözünü erkek ve kadının birbirinin üzerinde eşit hakları ve sorumlulukları vardır diye okuyorum. Eğer siyasilerimiz kişisel çıkar gözetmeden yönetim anlayışlarnda duygudaşlık yaparlarsa ve de hepimiz inanıyorum kadınlara karşı bir derece hakkımızı helal ettirmiş oluruz.
İpek Çalışlar'ın Latife adlı eserini okudum ve de Nutuk okudum yeniden. Atatürk Türk kadını ve bu vatanın kurtuluşu için ne büyük işler yapmış... sözü uzatmadan söyleyeyim. HDP'liler kadın kotasını en iyi kullanıyor. Dilerim başta CHP olmak üzere diğerleri de kadınlarımıza karşı tutumlarını değiştirirler.
uluslar uzayın derinliklerini keşfediyor. bizimkiler türbanla oy devşiriyorlar.
Emeğe ve sanata saygımla.
Ne zordur ne meşakkatlidir köy yerlerinde kadınlık. Her yerde onların damgaları, izleri vardır. Her işe hiç yüksünmeden koşarlar bu erkek işi bu kadın işi diye ayrım yapmazlar. Tarlada çalışmak, hayvanların bakımı, çocukların bakımı terbiyesi... Zordur haklarını ödemek. Allah hepsinden razı olsun. Manidar bir yazıydı kutluyorum içtenlikle Hocam...
İBRAHİM YILMAZ
her zaman düzeyli ve donanımlı yazılarınız ve yorumlarınızla her zaman saygı duyduğum bir değersiniz bilin isterim.
Emeğe ve sanata saygımla esen kalın.
AÇIN KIŞLALARIN TÜM KAPILARINI
Herkes eşittir, Allah katında
Üstünlük sadece takvada
Ayırmayın bizi, biz sivilleri
Açın kışlaların, tüm kapılarını
Vatan, bayrak, ezan için
Mehmetçiklerimle elele verip
Savunurum son nefese kadar
Allah için ben de öleyim
Açın kışlaların, tüm kapılarını
Yıllardır
Yıllardır beklerim ben bu anı
Kışlalar benim yurdum
Kışlalar benim vatanım
Mehmetçiklerimin yanında olmalıyım
Açın kışlaların, tüm kapılarını
Onların yüzlerine baktığımda
Hasreti, özlemi göreyim
Onların gözlerine baktığımda
Sevdiğimi göreyim
Postal seslerini duyayım
Yeri göğü inleten
Vatan aşkıyla yanan
Yürekleri duyayım
Ayırmayın beni sevdiğimden
Vatan için ben de öleyim...
Açın kışlaların, tüm kapılarını
Sevdiğime varayım...
Lütfiye Çanacık
01 Şubat 2020
İBRAHİM YILMAZ
Bir kadın duyarlılığıyla yazdığınız memleketimin bakir topraklarında kudretten çıkan duru sular gibi hoş şiirinizle yazımı bir başka yönden daha da anlamlandırdınız.
Mutluyum ülkemde kadın haklarını içselleştirmiş bir değerle aynı platforumda olmaktan.
Emeğe ve sanata saygımla esen kalın.
Günaydın İbrahim Hocam!
En Sadık Dost Köpek yazınızı da okudum. Ona yorum yazmayı erteledim. Lakin Kadınlarımızla ilgili yazınızı, yorumlamak yerine; bazı gerçeklerin altını çizmeyi deneyeceğim becerebilirsem.
Değerli Hocam!
Din adına, Ülkemiz ve dünya kadınlarına bakılan pencere, temelden yanlış. Erkek eğmene toplum, Anasının bacısını, eşinin kızının kadın olduğunu unutup, bilinç altına kodlanan söylemlerle bakıyor kadına.
Halbuki İnsan düşünse, akıl etse; kadın olmadan kendi olmaz, Kendi olmasa yaşam olmaz. Allah kainatı yaratmadan (ELESTE) önce, İnsanı yarattı. Ben sizin Rabbinizim dedi ve melekleri İnsana secde ettirdi. Allah kadını ayrı erkeği ayrı yaratmadı. Kadın da erkekte İnsan ve Allah'ın halifesi sıfatına haiz. Hal böyleyken, bilinen insanlık tarihinde, kadın erkek ayrımcılığı almış başını gidiyor. Mesela Hz Musa Yahudileri Mısırdan çıkartıp, vadedilen topraklara yolculuk ederken, çölde sayım yapıyor, yalnız erkekleri sayıyorlar.
Yakın tarihimizde de, Şimdi birilerinin ecdadımız derken mest olanların ecdadı Osmanlı Hanedanlığı döneminde yapılan sayımlarda da kadın sayılmıyor.
Hal böyle olunca, kadın bir türlü hak ettiği yere ulaşamadı. Bu yalnız erkeklerin suçu mu? Elbette tartışmaya açık.
Erkekleri doğuran kadın, oğlunu yetiştirirken, o da bilincine işlenen kodların etkisinde ve aynı kodlamayı onlarda yapıyor.
Mustafa Kemal Atatürk,1923'de Demiş ki"" Kadınlarımız, erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli ve daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar."
Cumhuriyet çocukları bu gerçeği görür, yanlış kod lamalardan kurtulursa kadınlarımızı hak ettiği yerde görebiliriz.
Değerli hocam! Yazdıklarım yazınıza yorum mu tartışılır. Ben yazıyı okuyunca içimde birikenlerin bir kısmını paylaştım. Sürçü lisan etmişsem affola.
Yazınız gibi yazılar çoğalmalı. Kadınlarımız da kendilerini kodlamalardan kurtarıp, Allah'ın yarattığı halife olarak görmeli belki o zaman bir şeyler değişir.
Saygılarımla.