- 387 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
On dörtlük
Akşamüzeri köy yeri… Cami hoparlöründen yükselen ezan sesi… Şadırvanda abdest alan yaşlı, genç erkekler… Cemaat ezan devam ederken camiye girdi. Sıklaştırılan saflar… Müezzin kamet getirdi. Genç imam mihraba yürüyüp cemaatin önünde durdu. Tekbir aldı. Ardı sıra cemaat… Sureyi okurken dipten bir darbe geldi. Cemaatin üzerinde savrulan avize… Sarsıntı arttı. İmam rükûa eğilirken dengesini kaybedenler… Mihrap yukarıdan aşağıya yarıldı. Çatlayan duvarlar… İmam doğrulup secdeye gitti. Kubbeden dökülen parçalar… Cemaat hızla dağıldı. Yaşlı bir adam imamın hemen sağ arka tarafında devam ediyordu. Kırılan camlar… Devrilen rahleler… İmam sağına soluna selam vererek farz namazı bitirdi. Yaşlı adamı elinden tutup kaldırırken adam yanına yatırdığı bastonunu alıp yaslandı. İmam sakin sesle “Mehmet amca takdiri ilahiden kaçılmaz değil mi?” Mehmet amca imamın sırtını sıvazladı. “Kaçılmaz oğlum, kaçılmaz.”
***
İki şeritli caddenin boylu boyunca uzanan türlü dükkanlar… Ön cephesi geniş bir depo… Kapı üzerinde kocaman harflerle yazılmış tabela ‘Nalbur’… Plastik, demir, tahta malzemeler, çeşit çeşit çiviler, renk renk boyalar… Depo önüne kamyonet yanaştı. Orta yaşlı bir adam şoför kapısından indi. Diğer taraftan Mehmet amca… Bastonundan kuvvet ala ala yürüdü. Deponun içinden kamyoneti fark eden fırıldak tipli bir adam kapıya koşturdu. Mehmet amcanın eline yapıştı. “Hoş geldin Mehmet amca.” Mehmet amca elini çekip öptürmedi. Yanındaki adama “Mühendisin verdiği listeyi ver bakalım.” Adam gömlek cebinden katladığı bir kağıdı çıkarıp uzattı. Fırıldak kağıda göz atarken durdu. Bilmiş bilmiş “On dörtlük demir yazmış. Onluk da işinizi görür. Aradaki farkla, ” derken Mehmet amca baston tutacağıyla fırıldağı ensesinden yakalayıp kendine çekti. “Mühendis ne yazdıysa o!”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.