- 512 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk ve Şiir
AŞK VE ŞİİR
Gözler sevgi ışığıyla aydınlanınca, temaşa ettiği(aşka dair) ne varsa yüreği haberdar eder. Yüreğin tepkisi, hadisenin gidişatına göre değişir, çırpınışları artar ya da azalır. Küçücük et parçası olmasına rağmen, dünyanın yükünü taşır. Fakat sevdanın karşısında ise oldukça nazik, narin aynı zamanda kırılgandır.
Tamiri mümkün olmayan bu hassas organın içerisinde var olduğu düşünülen, sevgi, istek, hatırlama ve düşünme gibi duygu kaynağı olup, kişinin iç dünyasını harekete geçiren başka bir değerin adına da gönül diyoruz.
Gönül aşkın eğlendiği saraydır. Aşk gönüle sığınır. Ruh ile beden arasında köprüdür gönül. Bazen dünyalarca insanın gönlüne girersin ama yalnızca birini gönlünde taşırsın. Gönül aşkın hem narı hem nurudur. Sevgi aşkın kabuğudur. Aşk gönülde barınır. Aşk bulunduğu gönülü ya mağmur eder, ya da harabeye çevirir. Varlığı imanı anlamda şartsız kabul edilen aşk, iki cihanda kulu O’na taşıyacak araçtır. Netice itibariyle vücudumuzun dünyaya açılan penceresi konumundaki gözlerimiz, sevginin çıkış noktasıdır. Sevgi kendisine sığınacağı bir liman bulunca, birdenbire tomurcuklanır, sonra rengârenk açar, zamanla aşka terfi eder.
Aşk varlığın bitişi, yokluğun başlangıcıdır. Almaktan öte vermektir, karşılıksız sevmektir. Göğünüp, yanmaktır, hep adını anmaktır. Kimi görse onu sanmaktır, içten içe gamlanmaktır.
Herhangi bir uzvu ateşte yanan insanın halini göz önüne getirin, çırpınışlarını hayal edin. Aşk da ona benzer. Yüreğe düşmeyedursun, çırpındıkça alazlanır. Sarar tüm bedenini alev topuna dönüşür. Dünya dar olur başına. Önü alınamayan, sonu bilinemeyen, gidip gelinemeyen çileli yolculukta insanı güle ya da küle çevirir. Sonra bir şiir dökülür dudaklardan,
“Aşk narına düştüm yanar dururum,
Ah ettikçe bu bağrıma vururum
Kalmadı ne öfkem ne de gururum
Bedenimi harap etti aşk benim”
Aşk elektrik akımına benzer. İnsanın gönlüne değmeyiversin bütün vücudunu etkisi altına alır. Tüm bedenini kendine bende eder. Yavuz’un dediği gibi,
“Şiirler pençe-i kahrımda olurken lerzan,
Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek.”
’Aşk zehirli bir çiçeğe benzer, ama şifası yine kendindedir. Tam bir tarifi yapılamayan aşkı her insan kendi aklınca tasavvur eder. Aslında hiçbir şekle benzemeyen, rengi ve kokusu olmayan, elle tutulup gözle görülemeyen, yalnızca mahruk gönüllerde yer bulabilen, bulunduğu mekânı yakıp, yıkandır aşk. Acıdır aynı zamanda ruhun ilacıdır aşk.
Kimileri aşkı fiziki anlamda yaşar ve düşünür, kimileri ise platonik aşk yaşar. Tensel olmayan, düş gücüyle yüceltilen, hep öyle kalması istenilen bir ülkü halini alır. İşte bu durum aşkın mecazi boyutundaki halidir. Ya ondan sonrası, ateşte açan çiçek misali küllerinden gül kokuları duyulur, gül rengine boyanır hayaller, sonra hakikat tecelli eder.
İlahi güçten beslenen aşk, mecazi olsa bile değerinden hiçbir şey kaybetmeden zamanla evrilerek Allah’a döner. Çünkü mecaz hakikata köprüdür. Yangınların içerisinden ilahi aşk yeşerir. Ruh serinler, dil çözülür. Dile benden ne dilersin diyen Cebrail’e, Hz. İbrahim’in şu tarihi cevabı akla gelir; ’ senden bir şey istemem, bana Allah yeter. Seni buraya gönderen benim bu halimi bilmiyor mu sanırsın, O her şeyi biliyor, görüyor ve duyuyor.’
Kim korkar Nemrut’un ateşinden, yürekteki aşk dilde vird’e dönünce…
Aşkın şiirle olan bağına gelince, bedenimizin en değerli uzvundan birisi dilimizdir. Gönül alemimizin tercümanı mesabesindedir. Kimi zaman suskundur, bazen kekemedir ve öyle bir an gelir ki bülbül-ü şeyda olur. Aşka giriftar olan insanın her hali şiir olur. İlk başta bakışları şiir gibi bakar, gülüşleri şiir gibi güler, ağlamaları dahi şiir gibidir. En önemlisi konuşmaları şiirleşir. Çünkü şiir, aynı zamanda duygu aktarımıdır. Aşık insan her haliyle bunu belli eder. Şiir aşkın dildeki nağmesidir, sesidir, nefesidir. Şiir hüzün iklimidir, suskun gönüllerin dilidir. Şiir aşktır, çiledir, vazgeçilmez sevgilidir. Beni ne kadar seviyorsun ey Allah’ın Resulü diyen Hz. Ayşe’ye, seni kördüğüm gibi seviyorum, cevabını veren aşkın adıdır şiir. Şiir aşkın kördüğümüdür. Sevgi ise aşkın eşiğidir, şiir sevdanın beşiğidir. Hayatımıza aşkla girer çünkü aşkın karargâhında barınır. En seçkin kelimelerden müteşekkil cümleler kurarak aşkınızı güldeste misali karşı tarafa iletebilmenin en etkin yoludur şiir. Şiir sevginin, muhabbetin dozunu artırandır ve dahi kurak gönüllere vahadır. Şiir kimi zaman özlemi(hasreti) vuslata dönüştüren duygusal enstrümandır. Şiir Mecnun’da Leyla, Yunus’ta Mevla’dır. Şiir Adem A.S ’da Havva, Havva’da firak, pişmanlıkta yakarıştır. Şiir gönül dağına yağan aşk yağmurunun şelalesidir. Şiir Yakup’ta gözyaşı, Züleyha’da Yusuf’tur. Aşk ve şiir aynı yörüngede seyreder. Mevlana’nın Şemsi, Şemsin Mevlana’sıdır. Şiir münzeviliktir, Ondan yine O’na sığınmaktır. Aşk sırrın içindeki gizdir, şiir ise anahtarıdır.
Şiir aşkın başka bir adıdır, çünkü aşk, şiire gebedir.
Hoşça kalın, aşkla ve şiirle kalın.
HALİT BELGELİ
Ben bir hiç ’im…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.