- 702 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
YEDİ GARDAŞ
--BÜYÜKLERE MASALLAR—
---Anama ithafen---
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Develer tellal iken, pireler hambal iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, dedem düştü beşikte, ben kaçtım anam kovaladı,anam kaçtı ben kovaladım.Gittim gittim, dere tepe düz gittim,üç ay bir güz gittim arkamı döndüm baktım ki bir arpa boyu yol gittim.
Ülkelerin birinde bir aile yaşarmış.Bu ailenin yedi tane oğlu varmış.
Gel zaman git zaman bu kardeşlerin anneleri hastalanmış ve ölmüş.
Yedi oğlanla başbaşa kalan adam bir süre onlara bakmaya gayret etmiş.
Ama nasıl baksın yedi oğlana?
Mecburen evlenmeye karar vermiş.
Ararken sorarken kendine uygun bir kadın bulmuş evlenmiş.
Evleri yeniden şenlenmiş. Günler aylar akıp gitmiş.
Bu arada kadın hamile kalmış.Günler aylar geçmiş ve kadın bir kız çocuğu doğurmuş.
Yedi erkek kardeşe bir kız kardeş gelmiş yani.
Hepsi sevinmiş yeni bir kardeşleri olduğu için.
Bu yedi kardeş genç deli kanlıymış. Hepsinin birer güzel atı varmış.
Bir gün sabah uyanmışlar bakmışlar ki ne görsünler?
En büyük oğlanın atı ortalıkta yok.
Aramışlar taramışlar bulamamışlar.
Ertesi gün olmuş.Uyanmışlar bakmışlar ki ne görsünler.
Bu sefer de diğer oğlanın atı yok ahırda.
Aramışlar taramışlar fakat bulamamışlar.
Böyle böyle altı gün geçmiş. Hergün bir kardeşin atı ortadan kaybolmuş.
Ne yapmışlar ne etmişlerse bulamamışlar.
Kala kala en küçük oğlanın atı kalmış.
En küçük oğlan bu gün de benim atımı çalarlar diye düşünmüş.
Aklından plan kurmuş.
Akşam olmuş yemeklerini yemişler. Bir süre sonra herkes yatmaya gitmiş.
Küçük oğlan biraz durmuş. Kalkmış yatağından kimseye söylemeden ahıra gitmiş.
Okunu yayını hazır edip bir kenara gizlenmiş.
Atlara ne olduğunu bulmak istiyormuş.
Saatler geçmiş.
Ne gelen var ne giden...
Küçük oğlanın uykusu gelmeye başlamış.
Ne yapmış ne etmişse uykusu gitmiyormuş.
Bakmış ki olacak gibi değil.
Çıkarmış bıçağını bacağından bir parça kesmiş.
Yarasına da tuz basmış.
Bu şekilde uykusu onu tutmamış.
Saatler geçmiş. Sabah yaklaşmış.
Tam artık kimse gelmez derken bir karartı atın yanına gelmiş.
O anda heyecanla okunu gerip karartıya atmış.
Meğersem o karartı kırklı bebek olan kız kardeşleriymiş.
Ok la yaralanan bebek inileye inileye sürüne sürüne gitmiş beşiğine yatmış.
Sabah olmuş.
Ortalık kızılca kıyamet kopmuş.
Bebeğini yaralı halde gören kadın deliye dönmüş.
---Noldu kızıma kim yaptı. Demiş.
Küçük oğlan:
---Ben yaptım. Vurmasaydım benim atımı da yiyecekti.Demiş.
Tabi kundaktaki kırklı bebeğin atı yiyeceğine kim inanır?
Kimse inanmamış tabi.
Üvey anası deliye dönmüş.
---Ya bu oğlan gidecek bu evde ya da ben. Demiş.
Adamcağız iki arada bir derede kalmış.Ne yapmış ne söylemişse kadını ikna edememiş.
Bunun üzerine küçük oğlan:
---Siz huzurunuzu bozmayın ben giderim demiş.
Atını hazırlamış. Babası ve kardeşleriyle vedalaşmış.
Çıkmış yola.
Gitmiş gitmiş dere tepe düz gitmiş.
Üç ay bir güz gitmiş.
Bir pınarın başına varmış.
İnmiş suyunu içmiş. Dinlenmiş.
Heybesinin bir gözünde cevizler bir gözünde payamlar(payam:badem) varmış.
Yolun bir tarafına payamları ekmiş, diğer tarafında da cevizleri.
Sonra atına atlamış yoluna devam etmiş.
Gitmiş, gitmiş dere tepe düz gitmiş.
Üç ay bir güz gitmiş.
Sonunda bir şehre varmış.
Şehirde bir süre dolaşmış. Kalacak bir yer aramış.
Sora sora bir ihtiyar kadın ona :
Benim evimin bir gözünde (Göz:oda) kal oğlum ama bir altınını alırım demiş.
Oğlan:
---Olur nene.Demiş
Gitmişler neneniz evine.Akşam yemeklerini yemişler.Yatmış uyumuşlar.
Küçük oğlan gece susayıp uyanmış. İhtiyar kadına seslenmiş.
---Nene
İhtiyar kadın:
---Buyur oğlum.
Küçük oğlan:
---Nene çok susadım. Acı (acı:Lütfen,ne olur) bir tas su ver de içim
İhiyar kadın:
---Yavaş oğlum. Bekle.Birazdan vereyim.
Küçük oğlan beklemiş beklemiş su yok.Tekrar kadına seslenmiş.
---Neneee.
İhtiyar kadın:
---Buyur oğlumm.
Küçük oğlan:
---Nene hani su verecektin.
İhtiyar kadın:
---Az bekle oğlum. Vereceğim suyu.
Küçük oğlan yine başlamış beklemeye. Bir süre bekledikten sonra bakmış hala su yok.
---Nenee.
İhtiyar kadın:
---Geldim oğlum. Al iç. Demiş.
Oğlana bir tas su uzatmış.
Küçük oğlan suyu ağzına almasıyla ağzında geri dökmesi bir olmuş. Kadına:
---Neneee.
İhtiyar kadın:
---Buyur oğlum.
Küçük oğlan:
---Nene bu nasıl su böyle? Tuzlu bu. İçileceği yok.
İhtiyar kadın:
---Oğlum , kusura kalma. O su değil südük (sidik)
Küçük oğlan sinirle :
---Neyy, sana bana südük mü içirdin nene.Niye yaptın bunu nene?
İhtiyar kadın:
---Aman oğlum, kusura kalma. Ne son sor ne ben söyleyim ?
İyice meraklanan Küçük oğlan.ısrarla sorunca başlamış kadın anlatmaya:
--- Ey oğlumm. Biz istemeyiz mi temiz tatlı su içmeyi. Amma şehirde bir tek bir tane kuyu var. Var olmasına var ama içinde büyük bir dev var.Kimseye o kuyudan su vermez.Deyip devam etmiş.
--- Yalanız (Yalnızca) padişah ve adamları o kuyudan su alabilirler. O da öyle kolay olmaz. Padişah devin gönlünü etmek için her gün Dev e ziyafet çeksin diye bir insan ve tepsiler dolusu yiyecek içecek yollar.Dev o insanı ve yiyecekleri yemekle meşgulken padişahın adamları da kuyudan su çekerler.Çektikleri su da ancak kendilerine yeter.Bize su düşmez.Demiş ve üzgün bir şekilde anlatmaya devam etmiş.
---Yarın sabah da yemek sırası padişahın kızında. Yiyecekleri o götürecek.
Yaşlı kadının anlattıklarını pür dikkat dinleyen Küçük oğlan tam o sırada kahkaha atmış.
Oğlanın güldüğünü gören ihtiyar kadın biraz sinirlenmiş.
--- Ne gülüyon oğlumm. Demiş.
Küçük oğlan:
---Nenee. Sizin dert dediğiniz bu muydu?
İhityar kadın:
--He oğlum. Bundan büyük dert mi olur? Demiş ağlamış.
Küçük oğlan:
--Sen üzülme nene. Sabah olsun sizi kurtaracağım bu dertten.
İhityar kadın:
---Ne yapacaksın oğlum. Nasıl kurtaracaksın?
Küçük oğlan:
--- Devi öldüreceğim. Sizi de susuzluktan kurtaracağım.
İhtiyar kadın:
---Aman oğul. Etme tutma. Gencecik delikanlısın. Yazık olur gençliğine. Neçesi (Neçesi:Nicesi) gitti bu uğurda canından oldu. Gel vazgeç oğlum.
Küçük oğlan:
---Nene sen merak etme beni. Hele sabah olsun şu kuyuyu bana göster.Demiş.
Sabah olmuş. İhtiyar kadın kuyunun yerini göstermiş.
Küçük oğlan kuyuya yakın bir yerde bekleme başlamış.
Bir süre sonunda bakmış ki.
Padişahın güzeller güzeli kızı, gelin gibi süslenmiş.
Elinde kocaman bir tepsi.Tepsinin üzerinde kızarmış kuzular.Meyveler sebzeler.
İki gözü iki çeşme ağlıyor.
Küçük oğlan kızın karşısına çıkmış.Sormuş.
---Nereye gidersin güzeller güzeli.
Padişahın kızı ağlayarak:
---Ölüme giderim bilmez misin?
Küçük oğlan:
---Ölüm senin gibi güzele yakışır mı? Hele indir o tepsiyi. Demiş.
Padişahın kızı:
---Etme yiğit oğlan. Hem canından olursun. Hem şehir susuz kalır. Bırak beni gideyim. Demiş.
Demiş demesine de küçük oğlan razı olur mu? Israr etmiş.
Kız tepsiyi yere bırakmış. Küçük oğlan tepsini başına oturmuş.
Yemekleri bir güzel yemeye başlamış.
Yemeklerini gelmesini sabırsızlıkla bekleyen dev kuyudan kafasını uzatmış.
Küçük oğlanın kendi yemeklerini yediğini görünce sinirle homurdanmış.
Tam o sırada küçük oğlan yayını gerdiği gibi okunu deve fırlatmış.
Yaralanan dev çığlık atmış.
Küçük oğlan kılıcını çıkardığı gibi hızla koşarak devin üzerine atlamış.
Bir hamlede devin kafasını gövdesinde ayırmış.
Her taraf kan gölü olmuş.
Bunu gören halk sevinç içinde kuyuya koşmuşlar.
Kanlı manlı demeden kuyudan suları doldurmaya başlamışlar.
O sırada padişahın kızı elini kana batırıp oğlanın sırtından eliyle işaret yapmış.
Küçük oğlan çekmiş gitmiş.
Olayı duyan padişah sevinçten deliye dönmüş.
---Kim bu yiğitse çıksın onu çdüllendireceğim demiş.
Tabi işin ucunda ödül olunca herkes saraya koşmuş.
--- O yiğit benim padişahım.
Padişah:
---Anlat bakalım nasıl başardın.Deyince
--- İşte söyle yaptım.Böyle yaptım. Diyerek yalan koymayıp uyduruyorlarmış.
Tabi padişah kızına soruyormuş sonunda.
---Bu yiğit mi kızım.
Padişahın kızı:
---Arkasını dönsün baba.
Arkasını dönünce o olmadığı anlaşılıyormuş tabi.O kadar kişi gelmiş o yiğit benim diye.
Bir tek gerçek kahraman gelmemiş. Padişah iyice meraklanmış. Askerlerine nerede hangi evde bir genç varsa getirin demiş.
Nihayet en sonunda ihtiyar kadının evine gelmişler. Küçük oğlanı alıp saraya getirmişler.
Küçük oğlanın sırtında kendi el izini gören kız:
--- Aha babacığım. Bu yiğittin beni ve şehri kurtaran.
Padişah sevinçle oğlana sarılmış.
--- Dile benden ne dilersen oğul. Demiş.
Küçük oğlan:
--- Canınızın sağlığından başka bir şey dilemem padişahım. Benim yerimde kim olsa aynısını yapardı. Demiş.
Padişah bu yiğit delikanlıdan daha mı iyi bir damat bulacağım deyip. Küçük oğlanla kızını evlendirmeye karar vermiş.Şenlikler yapılmış. Kırk gün kırk gece düğün yapmış evlenmişler.
Eee sonra ne olmuş?
Küçük oğlanla padişahın kızı mutlu bir yuva kurmuş.
Bir kaç da çocukları olmuş.
Padişahın aynı zamanında vezirliğini yapıyormuş.
Sarayın bahçesinde bir aslan ile bir kaplan besliyormuş.
Ee peki sonra.
Sonrası . Mutlu olmaya mutlularmış amma gel gör ki Küçük oğlan boynunu büker olmuş. Eski neşesi kalmamış.Padişahın kızı:
---Ne oldu yiğidim, ne derdin var ? Ne zamandır böyle sessiz,ve düşüncelisin.
Küçük oğlan:
--- Amann demiş. Boşver arvat(arvat-avrat:kadın,eş). Benim derdim bana yük.
Padişahın Kızı:
--- Anlat yiğidim. Derdini demeyen derman bulmazmış. Anlat hele.
Küçük Oğlan:
--- Ah arvat ah. Sen beni kimsesiz bilirsin. Oysa benim Yiğit bir babam altı da delikanlı gardaşım var. Üvey de olsa kötü de olsa bir analığım bir de üvey bacım var. Komşularım köylülerim vardı. Yıllar oldu görmeyeli. Burnumda tüter oldular.Çok göresedim. Ondandın benim bu hallerim.
Padişahın kızı:
---Senin bu derdin böyle boyun bükmekle geçmez yiğidim. Var git köyüne atanı gardaşlarını gör. Hasret gider. Biz çocuklarla seni beklerik. Demiş.
Küçük oğlan hazırlıklarını yapmış vedalaşmış. Atına atlamış çıkmış yola.
Gitmiş gitmiş...
Dere tepe düz gitmiş.
Üç ay bir güz gitmiş.
Gele gele pınarın başına varmış.
Bir de bakmış ki ne görsün?
Pınarın iki tarafı orman gibi olmuş. Giderken diktiği payamlar cevizler dağ gibi birer ağaç olmuş.
Bir süre dinlendikten sonra atına atlamış yeniden yollara koyulmuş.
Gel gelelim küçük oğlan gittikten sonra köyünde neler olmuş?
Küçük bebek kız her gün yenir bir hayvan yemeye devam etmiş.
Kiminin keçisini, kiminin oğlağını yemeye devam etmiş.
Tabi gün gün de büyümüş.
Bir zaman sonra köyde yiyecek hayvan kalmayınca insanlara saldırıp onları yemeye başlamış.
Derken derken köyde adam kalmamış. Gardaşlarını, babasını derken kendi anasını da yemiş.
Köyde yemediği kala kala kara kedi kalmış.
Eline bir parça pendir (pendir:peynir) almış kediyi yakalamaya çalışıyormuş.
--- Ge pişo gara pişo eti datlı gara pişo.
--- Ge pişo gara pişo eti datlı gara pişo.
Diye kediyi çağırdığı sırada oğlan atıyla gelmiş.
Oğlanı göre kız hemen peyniri atıp oğlanın yanına gelmiş.
---Oo ! Kimler gelmiş. Gardaşım sen hoş geldin hele. Nerde kaldın. Gözlerimiz yolda kaldı. Demiş.
Küçük oğlanı almış eve getirmiş.Atı havluya(havlu: avlu,bahçe) bağlamış yukarı çıkmışlar.
--- Gardaşımm sen yoldan geldin yorgunsun. Hele yemek yapım da ye. Demiş.
Küçük oğlan:
--Babam, gardaşlarım anam nerde?
Üvey bacısı:
--- Onlar yazıya (yazı:tarla)gittiler gardaşım biraz sonra gelirler.
Derken oğlan yemeğini yemiş.
Üvay bacısı:
---Gardaşım üstün başın kirlenmiş. Çıkarda yıkayım.Demiş.
Oğlan dama çıkmış asmanın altına oturmuş. Çamaşırlarını da bacısına vermiş.
Kız teşte (Teşt:Leğen)çamaşırları koymuş.başlamış çitilemeye.
Ama havludaki atı gözüne kestirmiş yemek için.bir yandan çamaşırları yıkarken diğer yandan gardaşına çağırmış:
---Edeee. Senin atın gaç gıçlı?
Yukardan ses gelmiş:
---Dört gıçlı.
Kız gitmiş atın bir gıçını yemiş. Sonra çamaşırı bir iki daha yıkamış.Sonra tekar seslenmiş:
------Edeee. Senin atın gaç gıçlı?
Yukarıdan ses:
---Üç gıçlı.
Kız gitmiş diğer gıçını da yemiş.Bir iki daha yıkamış. Sonra tekrar seslenmiş:
---Edeee. Senin atın gaç gıçlı?
Yukarıdan ses:
---İki gıçlı.
Kız atın bir gıçını daha yemiş. Sonra gene seslenmiş.
---Edeee. Senin atın gaç gıçlı?
Yukarıdan ses:
---Bir gıçlı
Kız atın kalan gıçını da yemiş ve seslenmiş.
--- Edeee. Sıra sana geldi ha farkında mısın ?
Demiş ve gardaşını yemek için hızlıca dama koşmuş.
Dama gelmiş ki ne görsün?
Damda kimsecikler yok.
Meğersem yukardan gelen ses tılsımlı yüzükten geliyormuş..
Küçük oğlan kızın halinden köyün sesizliğinden anlamış, tılsımlı yüzüğünü oraya bırakmış, kaçmış.
Kız:
---Kaç bakalım gardaşım. Nereye kadar kaçacan.
Demiş peşinden koşmaya başlamış.
Üvey bacısının peşinde geldiğini gören oğlan çaresiz koşmaya devam etmiş.
Oğlan önde kız arkada kaçmışlar kaçmışlar.
Gele gele pınarın yanına varmış oğlan.
Bakmış ki kız kendini yakalayacak hemen bir ceviz ağacına çıkmış.
Kız gelmiş ceviz ağacını kökünde kemirmeye başlamış.
Ceviz ağacı tam devrilirken, oğlan diğer ağaca atlamış.
Böyle böyle tüm ceviz ağaçları bitmiş. Oğlan koşup payam ağacına çıkmış.
Kız bu sefer payamları kemirmiş sırasıyla.
Nihayet son ağaca gelmişler.
Kız:
--- Ee gardaş.Bu son ağaç. Artık kaçacak yerin de yok. Demiş.
Küçük oğlan çaresiz.
Kız kemirmeye devam etmiş.
Ağaç devrilmiş. Oğlan yere düşmüş.
Artık oğlan ve kız karşı karşıya gelmiş.
Kız:
---Eee gardaş . Seni artık kim kurtaracak? Demiş.
Demiş demesine de. Oğlan bir bakmış ki yolun saraydan tarafında bir toz duman ortalığı kaplamış. Üzerlerine doğru geliyor.
Meğersem Küçük oğlanın sarayda beslediği aslan ile kaplan sahiplerinin canının tehlikede olduğunu hissetmiş zincilerini koparıp onu kurtarmaya gelmişler.
Kız tam oğlanı yiyeceği sırada yetişmişler.
Küçük oğlan:
Aslan tut. Kaplan parçalaa. Demiş.
Aslan tutmuş kızı ,kaplan da parçalamış.Kızı parça parça edip yemişler.
Oğlan sadık dostları aslan ve kaplanla saraya tekrar dönmüş.
Karısı ve çocuklarıyla ömrünün sonuna kadar yaşamışlar.
Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.
---Anaa
---Ney?
---Bitti mi hekiye?
---Hee bitti.Hadi yatın artık.
---Acı bir tane daha anlatır mısın?
---Yatın oğlum yatın. Başkasını da başka zaman anlatırım.
----------------------------------Bitti......................
Bu masalı bizlere anlatan anama saygı ve hürmetle......
Bekir Çelik
27/01/2020
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.