- 296 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AH ELAZIĞ!
AH ELAZIĞ!
.
Ah Elazığ! El aziz... Yaktın yüreğimizi nara. Acın acımızdır. Seninle ağlıyoruz, bilesin.
Bilesin ki yanındayız. Yaraların bizi de yaraladı. Çaresiz miyiz? Hayır çare biziz. Çare birliğimiz.
Sevgili dostlar, bilindiği üzere Sivrice merkezli bir deprem oldu Elazığ’da. 25 Ocak akşamı saat 20.55 sularıydı. Biz Mersin’deki evimizde, salondaydık Fatma’mla. Bir dalgalanma oldu. Fatma heyecanlandı:
-Deprem oluyor Mustafa.
Baş dönmesi sandım. Baktım avizeler sallanıyor. Evimiz dokuzuncu katta.
-Evet, dedim, deprem oluyor.
Avizelerin salınımı saniyelerce sürdü. Biz bir an için telaşlandık. Ama yapacak bir şey yok. Bekledik. Yavaş yavaş salınım durdu. Baktık, sosyal medyada haberler düşmeye başladı. Elazığ’da Sivrice merkezli 6.8 şiddetinde deprem olmuştu. Deprem taa buralardan, Mersin’den hissedilmişti.
Sivrice, Elazığ ve Malatya’da durum vahimdi. Yüce Tanrı devlete, millete zeval vermesin. Anında yardım elleri uzandı Elazığ’a. Mağdur durumdaki kardeşlerimize yardım etmek için seferber olduk. Herkes elinden geleni yapmanın telaşı içinde. Yaraların sarılması bağlamında her türlü yardıma hazır. Bu birlik ve beraberlik tablosu takdire şayan.
Ben de bir Elazığ Türküsünden yola çıkarak duygularımı anlatmaya çalıştım. Bu türkünün adı Duman Almış Mezarımın Üstünü. Vasfi Akyol 1952’de derlemiş ve notalamış bu türküyü. Uşşak makamında 2/4’lük ölçüyle.
Ben sözlerini güncele uyarladım. Ezgisinde de ufak tefek değişiklikler yaptım. Çaldım söyledim. Sevgili Ertuğrul Yalçın aradı bu sabah.
-Hocam, dedi, Enver Demirbağ gibi söylemişsin.
İltifat ediyor Ertuğrul kardeşim. Enver Demirbağ nere, ben nere? Teşekkür ediyorum kendisine.
Eğer bir kusurum varsa affola!
Bizim çocukluğumuzda Boğazlıyan pazarında destancılar olurdu. Destancılar trajik olaylarla ilgili destan satarlardı. Trafik kazası, sele gitme, kavgada ölüm, kar tipisinde donarak ölme … gibi. Birer sayfa olurdu bu destanlar. Destancılar yanık sesleriyle bozlak ayağında söylerlerdi. Kimi kez hicazdan… Alır,ilgiyle okurdum. Çok da etkilenirdim.
İşte bu çalışmayı yaparken o günlere gittim. Kendimi bir destancı gibi düşündüm. Ben de uşşaktan söyledim. Daha önce paylaştım ama hikayesini anlatmamıştım. Şimdi hikayesini de ilgilerinize sunuyorum. Bakalım nasıl bulacaksınız?
.
“Duman almış Elazığ’ın üstünü
Ahbaplarım acep bana küstü mü
Gardaşlarım benden ümit kesti mi
.
Konma bülbül konma daldan ayrıyım
Sade daldan değil candan ayrıyım
.
Atımı bağladım ben bir adaya
Karşı duram sana gelen gadaya
Yeminliyim sensiz girmem odaya
.
Konma bülbül konma binek taşına
Bu günlerde neler geldi başıma
.
Konma bülbül konma dalım yok benim
Sineme saracak yârim yok benim”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.