- 642 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
RESUL İLE DAYISI
RESUL İLE DAYISI
--BÜYÜKLERE MASALLAR—
Gocaanamın hatırasına saygıyla...
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Develer tellal iken, pireler hambal iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, dedem düştü beşikte, ben kaçtım anam kovaladı,anam kaçtı ben kovaladım.Gittim gittim, dere tepe düz gittim,üç ay bir güz gittim arkamı döndüm baktım ki bir arpa boyu yol gittim.
Ülkelerin birinde bir padişah varmış.Bu padişahın üç oğlu ile bir kızı varmış.
Padişah artık yaşlanmış.Oğullarını yanına çağırmış.
Şehrin çıkışında ikisi de farklı yöne giden iki yol varmış.
Padişah oğullarına:
---Evlatlarım siz siz olun bu yola gidin ama şu yola sakın ola gitmeyin.
Diyerek defalarca tembih etmiş.
Gel zaman git zaman padişah hastalanmış.Bir süre sonra da ölmüş.
Ölen padişahın yerine büyük oğlanı padişah yapmışlar.
Aradan az bir zaman geçmiş.Büyük oğlanı büyük bir merak salmış.
---Babam şu yola neden gitmeyin dedi acaba ?
---Ne var ki acaba orada?
Diyerek söylenip durmuş.
Bir gün dayanamamış ve babasının sakın gitmeyin dediği yola gitmeye karar vermiş.
Bu duyan herkes babasının vasiyetini hatırlatmış.Gitmemesi için dil dökmüşler.
Ama Büyük Oğlan kararından vaz geçmemiş.Ülkeden ayrılıp babasının gitmeyin dediği yola gitmiş.
Aradan günler haftalar geçmiş. Ne geri dönmüş ne bir haberi gelmiş.
Bunun üzerine Ortanca Oğlanı padişah yapmışlar.
Büyük abisinin yerine geçen Ortanca Oğlan padişahlığa başlamış başlamasına da,
Bir kaç gün geçmeden aynı merak onu da sarmaya başlamış.
----Babam bize o yola gitmeyin diye neden söyledi ki?
----Ne var acaba o yolun sonunda ?
---- Edem (Ede:Ağabey) gitti dönmedi. Acaba başına kötü bir şey mi geldi?
---İyiliğine mi dönmedi kötülüğüne mi?
---Ya babam yanıldıysa edem çok mutlu olduysa orada ?
---Ya da babam haklı çıkıp edemin başına kötü bir şey geldiyse?
---Ya esir düştüyse?
Kafasında türlü türlü sorular dolanıp durmuş ve nihayet o da edesi gibi o yola gitmeye karar vermiş.
Padişahlığı bırakıp o yola gideceğini duyanlar onu vazgeçirmek için dil koymamış dökmüşler.Ne kadar yalvarıp yakardıysalar da Ortanca oğlanı kararından vazgeçirememişler.
Ortanca oğlan da hazırlığını yapmış. Vedalaşıp çıkmış yola.
Aradan günler geçmiş haftalar geçmiş. Ne gelen var ne giden.
Çaresiz kalmışlar ve padişahın küçük oğlunu padişah yapmışlar.
Aradan günler geçtikçe aynı merak bu sefer de küçük oğlanı sarmış. Ne kadar karşı koysa da içindeki bu beynini kemirmiş durmuş.
---Bu edelerim gittiler dönmediler. Niyeki?
---Başlarına kötü bir şey mi geldi?
--- Ya esir düştülerse?
--- Kim kurtaracak onları?
Ne kadar direnmişse de başarılı olamamış.Ve nihayetinde.O da gitmeye karar vermiş.
Padişahın küçük oğlunun da aynı yola gideceği duyulunca herkes karşı çıkmış.
---Etme tutma gel vaz geç bu sevdadan.
---Bizi padişahsız koyma.
Ne kadar uğraşmışlarsa da Küçük oğlanı gitmekten vazgeçirememişler.
Küçük oğlan hazırlıklarını yapmış. Padişahlığı vezire bırakmış. Azığını,kılıcını, ok ve yayını almış. Atına binmiş. Vedalaşıp atını edeleri gibi babasının sakın ha sakın gitmeyin dediği yola sürmüş...
Ee sonra ne mi olmuş?
Neler olmuş neler..
Birinci bölüm sonu...
Hikaye baya uzun ve hikayenin asıl maceraları bundan sonra başlıyor :)
II.BÖLÜM
Gitmiş gitmiş,dere tepe düz gitmiş.
Üç ay bir güz gitmiş.
Öyle bir yere varmış ki.
Ömründe hayatında görmediği güzellikte bir.
Her taraf yemyeşil cayırlar ağaçlar.
Dereler çığıl çığıl akıyor.
Rengarenk kelebekler uçuşuyor.
Ceylanlar seke seke dolanıyor.
Gördükleri karşısında hayran kalan küçük oğlan. Atından inip dinlenmeye başlıyor.
--- Demek ki babam yanılmış. Edelerim böyle güzel bir yeri bulunca neden dönsünler ki?
Diye düşünürken, Yaşlı,ihtiyar bir adam çıkmış gelmiş oğlanın yanına.
---Hayırdır evladım ne arıyorsun buralarda? Demiş.
---Dayı küçük bir ceylanım vardı. Kaybettim. Onu arıyorum. Demiş küçük oğlan
İhtiyar:
---Aa evladım senin aradığın bir ceylan ben sana vereyim bin ceylan.
---Hele benim sarayıma gidek.Yiyek içek eğlenek. Demiş.
Oğlan:
---Olur dayı gidelim. Demiş.
İkisi birlikte çıkmışlar yola .Gitmişler gitmişler. Nihayet çok güzel çok görkemli bir sarayın kapısına varmışlar.
İhtiyar kapıyı açıp:
---Buyur oğlum geç. Demiş.
Küçük oğlan:
--- Olur mu dayıcığım. Sen önden buyur. Ben senin evini ne bileyim. Sen önden buyur bana yol göster. Demiş.
---Peki oğlum . Demiş ihtiyar.
İhtiyar önde küçük oğlan arkasında yürümeye başlamışlar.
Merdivenleri çıkarken küçük oğlan usulca (Sessizce) kılıcını kınından çıkardığı gibi ihtiayar adamın boynuna savurmuş.
İhtiyar adamın kafası bedeninden ayrılmış.
Meğersem (Meğer ki) O ihtiyar adam gerçekten ihtiyar değil,ihtiyar kılığına bürünmüş bir devmiş.
Çok akıllı olan küçük oğlan bunu fark etmiş.
Neyse. Küçük oğlan başlamış sarayı gezmeye.
Tek tek odaları açıp bakıyormuş.
Bir de ne görsün odanın birinde kancaları asılı edelerinin başları.
Bu durum karşısıda çok üzülmüş Küçük oğlan.
Mezar kazmış ve abilerinin kafalarını gömmüş.
Devi de iyice parçalayıp, kör bir kuyuya atmış (Kör kuyu: Susuz kuyu).
Düşünmüş taşınmış.
---Ne yapacağım ben bundan sonra .Demiş.
---Memlekete dönsem zaten bacım Fatmadan başka kimsem yok.demiş
---Burası cennet bir köşe. Demiş
---En iyisi bacım Fatmayı da alıp geleyim. Burada yaşar gideriz. Diye düşünmüş.
Çıkmış yola gitmiş gitmiş. Üç ay bir güz gitmiş.
Yeniden üllesine varmış.
Onu gören herkes çok sevinmiş.
Başından geçenleri ve abilerine neler olduğunu uzun uzun anlatmış.
Ve artık burada kalmayacağını bacısını alıp döneceğini.
Gitmesini istemelerde razı olmuşlar.
Hazırlıklarını tamamlayan Küçük oğlan ile bacısı Fatma halkla vedalaşmış ve çıkmışlar yola...
Sonra ne mi olmuş?
Neler olmuş neler ?
Devamı sonraki bölümde...
III.BÖLÜM
Gitmişler, gitmişler...
Dere tepe düz gitmişler.
Üç ay bir güz gitmişler.
Sonunda saraya varmışlar.
Küçük oğlan bacısı Fatmaya sarayı gezdirmiş.
Küçük oğlan:
---Ben avlarım,kuşlarım. Sen de yemekleri yaparsın. Geçinir gideriz bacım. Demiş.
Saraya ve çevreye hayran kalan Fatma:
---Olur Ede. Demiş.
Küçük oğlan Fatmaya:
---Yalnız bacım. Sen sen ol sakın ha şurada kör bir kuyu var. Oraya ocağın külünü dökme ha dökme. Demiş.
Fatma:
---Olur Ede.Dökmem demiş.
Böyle yeni hayatlarına başlamışlar.
Abisi sabah gidiyor avlanıp kuşlanıp akşam eve dönüyormuş.
Fatma ise evi ocağı temizliyor, yemekleri yapıyormuş.
Böylece günler geçip gidiyormuş.
Günlerden bir gün abisi yine her zaman olduğu gibi kahvaltısını yapmış avlanmaya gitmiş.
Fatma ise bulaşıkları yıkayıp etrafı temizlemiş. Ocağın külünü temizlerken abisinin sözü aklına gelmiş.
--- Edem bana neden o kör kuyuya kül dökme dedi ki?
---Döksem ne olacak acaba?
---Dökme dediğine göre bir bildiği vardır elbet. Demiş.
Demiş demesine de içindeki bu merak kendisini rahat bırakmamış.
En sonunda dayanamamış ve ocağın külünü kör kuyuya dökmeye karar vermiş.
Ocağın külünü götürmüş kör kuyuya dökmüş.
Bakmış bir şey olmuyor.
İkinci gün yine dökmüş. Gene bir şey olmuyor.
Üçüncü gün dökmüş.
Tam kuyunun yanından ayrılacağı sırada. Kuyunun içinden iniltiyle karışık bir ses duymuş.
---Fatmaaaa
Fatma korkmuş kaçmış. Ama bir süre sonra bu sesin ne olduğunu merak etmiş yeniden gelmiş.
Yine aynı sesi duymuş.
---Fatmaaaa.
Fatma ne yapacağını bilememiş.Derken yine aynı ses.
---Fatmaaaaa
Fatma bu sefer karşılık vermiş.
---Neyyy ?
Meğersem Abisinin kül dökme dediği kuyu devi öldürüp attığı kuyu imiş. Ocağın külü de devi yeniden canlandırırmış. Abisi bu yüzden kül dökmemesini söylemiş.
Neyse.Dev kuyudan seslenmiş.
---Fatmaaa. Saraya git. Filan tağa da ( Tağa:Eski evlerde duvarın içine yapılan taştan bölme,Ahırlada folluk evlerde eşya v.b. şeyler konulması için yapılan bölüm) Merhem var. Getir bana at. Demiş.
Fatma bir an tereddüt etmiş. Düşünmüş ama ne olacağını merak etmiş.
Saraya gidip devin bahsettiği tağadaki merhemi alıp getirmiş ve kuyuya atmış.
Merhemi alan dev merhemi yaralarına sürmüş ve iyileşmiş.Sonra yine Fatmaya seslenmiş:
---Fatmaaaa
----Neyyyyy
---Saraya git filan tağada sicim (Sicim:Kalın ip,urgan,halat) var. Onu getir bana uzat.
Fatma saraya gitmiş. Devin bahsettiği sicimi bulmuş. Getirmiş. Deve uzatmış ve devi kuyudan çıkarmış.
Fatma ile dev birbirlerine aşık olmuşlar. Abisinden gizli evlenmişler.
Abisinin hiç bir şeyden haberi yokmuş tabi.
O sabah kahvaltısını yapıp ava gidiyor akşam eve dönüyormuş.
Abisi evden gidince dev ortaya çıkıyor abisi eve döneceği zaman da dev kayboluyormuş.
Böylece günler geçmiş aylar geçmiş.
Bu arada Fatma hamile kalmış. Gün gün karnındaki bebek büyümeye başlamış.
Abisine hamileliğini belli etmek istemeyn Fatma karnına kuşak bağlamış.
Bir abisi Fatma nın kilo aldığını fark eder gibi olmuş. Ama aklına hiç bir şey gelmemiş.
Fatmaya:
---Bacım sen kilo mu aldın demiş.
Fatma:
--- Eee abi yiyip içip oturuyom. Kilo aldım demiş.
Her şeyden habersiz abisi inanmış tabi ki.
Gel zaman git zaman. Fatma abisinin avda olduğu bir an bir oğlan çocuğu doğurmuş.
Fatma dev e :
---Eyvahh. Şimdi ne yapacağız. Edem görürse ikimizi de öldürür demiş.
Ne yapalım ne edelim derken. Fatmanın aklına bir fikir gelmiş.
Fatmanın aklına hangi fikir gelmiş?
Bu fikir başarılı olmuş mu?
Ve dahası sonraki bölümde...
IV.BÖLÜM
Fatma Dev ‘e :
--- Edem her akşam üzeri avdan dönerken filan derede dinlenir. Abdest alır. Akşam namazını orada kılar öyle gelir eve.
---Sen bu bebeği al apar (Apar: Götür).
---Edem bebeği kimsesiz görünce dayanamaz alıp getirir. Demiş.
Bebeği sömbelek (kundaklama) edip deve vermiş.Dev Fatmanın tarif ettiği yere bebeği aparıp bırakmış.
Akşam üstü yaklaşınca Fatmanın abisi gelmiş. Abdest almış. Akşam namazına durmuş.Durmuş durmasına da:
----İngaaaa
---İngaaaaa
Alelacele namazını kılan Padişahın küçük oğlu sesin geldiği yere bakmış ki ne görsün . Sömbelekte yeni doğmuş bir bebek.
---Allah allahh. Bu bebeğin ne işi var burada.Demiş.
Etrafa bakınmış. Çağrımış.
---Kimse var mı?
Ama etrafta kimsecikler yokmuş.Orada bırakıp gitse, zavallı bebek ölecek.
Alıp getirse Fatmaya ne diyecek?
Vicdanı bebeği orada bırakmaya el vermemiş.
Bebeği kucağına alıp saraya getirmiş.
Bebeği abisinin kucağında gören Fatma hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi:
--- Edee hayrola o kucağındaki ney . Demiş.
Abisi:
---Sorma bacım. Demiş.
---Bu bebeği derenin kenarında buldum. Kimi kimsesi yok. Hayırsızın biri attı zaar(zaar :Zahir) demiş.
---Ne olur sen bu bebeğe hayrına baksan ne var. Demiş.
---Hem seninde sarayda canın sıkılmaz. Sana bir eğlence olur.
---Ben avlarım ,kuşlarım ikinize de bakarım demiş.
Fatma:
---Olur Edee. Sen dersin de ben yapmam mı? Demiş.
---Adı ne olsun?Demiş Fatma.
---Adı Resul olsun.Demiş abisi.
Böylece yaşamaya devam etmişler.
Abisi her zaman olduğu gibi sabah kalkıyor kahvaltıdan sonra ava gidiyor.
Fatma, Resul ve Dev aile hayatına devam ediyormuş.
Günler aylar geçmiş.
Resul yarı insan yarı dev olduğu için çok hızlı büyüyormuş tabi.Kısa zaman yürümeye konuşmaya başlamış.Dev tabi Resule görünmüyormuş. Dayısına söyler diye.
Resul dayısını çok seviyormuş. Ağzından Dayı lafı eksik olmuyormuş.
Böylece günler haftalar geçmiş.
Günlerden bir gün dayısı avda . Fatma resulü oynasın diye dışarıya göndermiş. Kendisi de Dev’le evde oturuken laf dönmüş dolaşmış.Fatma:
---Biz ne zamana kadar böyle gizli saklı yaşayacağız. Resul eninde sonunda seni fark edip dayısına söyeleyecek. Demiş.
Dev:
----Peki ne yapalım demiş.
Fatma:
---En iyisi Edem bizi görüp öldürmeden biz onu öldürüp kurtulalım.Demiş.
Dev:
--- Peki nasıl başaracağız bunu .Demiş
Fatma:
---Sen bir yılan olacaksın. Kapının üst kirişinde bir deliğe girip saklanacaksın. Edem tam kapıdan geçerken boynunun kökünden sokup öldüreceksin.Demiş.
---Peki . Demiş Dev.
Onlar Dayısının öldürmeyi planlarken damda oynayan Resul aslında herşeyin farkındaymış.Tüm konuşmaları bacanın deliğinden dinliyormuş.
---Demek benim güzel dayımı öldüreceksiniz haa .Demiş üzüntüyle.
---Ben size yapacağımı biliirim. Demiş.
Resul ne mi yapmış?
Dayısını kurtarabilmiş mi?
Devamı sonraki bölümde...
V.BÖLÜM
Fatma ile Dev’in planlarını öğrenen Resul hiç bir şeyden haberi yok gibi davranmış.
Bahçede dayısının gelmesini beklemiş.
Akşam üzeri bakmış dayısı geliyor koşarak yanına varmış.
---Dayıııı , dayıcığımmm. Seni çok göresedim (Özledim) . Demiş.
Sarılmış dayısına ve ona:
---Dayıcığım acı ne var (Acı ne var : Ne olursun) beni çeynine alsana (Çeyn:Omuz). Demiş.
Dayısı:
---Oğlum çok yorgunum. Başka zaman alayım seni çeynime demiş.
Resul:
---Ne olur dayı beni çeynine al. Diyerek israr etmiş
Resulün ısrarına dayanamayan dayısı onu çeynine almış.
Resul ile Dayısı kapıdan geçerken, yılan kafasını uzatmış ki sokacak.Resul olduğu için sokmadan geri kaybolmuş.Bunu gören Fatma sinir küpüne dönmüş ama belli etmemiş.
O gün öylece geçmiş.
Her şeyden habersiz dayısı sabah kahvaltısından sonra yine ava gitmiş.
Fatma Resulü yine dışarıya yollamış.
Devle sohebte başlamışlar.
---Gördün mü şu resulün yaptığını. Dayısının çeynine çıkmanın gaytına kaldı.(Gaytına kalmak : derdine düşmek).demiş Fatma.
Dev:
---Peki şimdi ne yapacağız.
Fatma:
---Başka bir şey düşünmeliyiz ki Resul dayısını kurtaramasın.
Dev:
---Ne yapalım peki.
Fatma:
---Sen yine dev kılığına gir. Bu sefer kapının al deliğine saklan. Edem kapıdan geçerken topuğundan sok öldür. Demiş.
Tabi tüm bu konuşmaları Resul heyecanla damda baca deliğinden dinliyormuş gene.
---Siz yavaşın (Yavaşın:Bekleyin ,siz görürsünüz) Ben yapacağımı biliyorum demiş.
Akşam yaklaşırken Resul yine dayısını bahçede bekliyormuş. Derken dayısı gelmiş.
Koşarak gitmiş sarılmış.
---Dayııı. Dayıcığımmm. Ben seni çokk seviyorum.
---Dün sen beni çeynine kaldırdın bu gün de ben seni çeynime kadıracağım. Demiş.
Dayısına fırsat vermeden kaptığı gibi dayısını çeynine almış ve hızlıca kapıdan içeriye girmiş.
Ee yarı dev yarı insan olduğu için dayısını çeynine kaldırmak zor olmamış tabi.
Kapıdan girerlerken yılan yine kafasını uzatmış ki soka. Bakmış Resul yine sokamadan deliğe girmiş.
Fatma hırsından çatlamış.
---Şunun yaptığına bak. Dayısını çeynine almanın gaytına kaldı .Demiş içinden.
Tabi dayısının bu olup bitenlerden haberi yok.
Ertesi gün olmuş. Yine dayısı ava gitmiş. Resul oyun oynamada.Fatma ile Dev Dayısını öldürme planları peşindeler.
Dev:
---Nasıl kurtulacağız bu işten demiş.
Fatma:
---Sen yine yılan kılığına gir. Bu sefer dereye git orada saklan. Edem oraya gelip namaza durduğunda alnını secdeye götürdüğünde alnının çatından sok öldür demiş.
---Peki. Demiş Dev.
Tüm konuşmaları dinleyen Resul.
---Ben varken dayıma bir şey yapamazsınız. Demiş içinden.
Akşam yaklaşırken dev dereye gitmiş yılan kılığına girmiş ve taşın altına saklanmış.
Resul de deve gözükmeden derenin kenarı gitmiş. Dayısını beklemeye başlamış.
Derken dayısı çıkmış gelmiş.
Dayısı:
---Oğlum Resulll. Ne geziyorsun sen burada. Ne işin var. Nasıl geldin buralara.İyiki kaybolmadın.
Sakın bir daha yalnız gelme buralara demiş.
Resul:
---Ne yapayım Dayıcığım. Seni çok göresedim. Dayanamadım geldim demiş.
Dayısı:
---Neyse şu namazımı kılayım da gidelim eve . Demiş.
Dayısı abdest almış. Namaza hazırlanırken, Resul eline irice bir taş alıp sessizce beklemeye başlamış.
Dayısı tam secdeye giderken, yılan kafasını uzatmış ki alnında soka.
Resul:
---Dayıı yılannn. Dayı yılannn. Diye taşı yılana fırlatmış.
Neyse yılanı öldürmüşler.
Dayısı bakmış yılana
---Allah allah bu ne biçim yılan. İlk defa böyle bir yılan gördüm burada demiş.
Resul:
---Dayııııı . Bu yılandan bir tane de evde var . Demiş
Dayısı:
---Hakkat mi (hakkat:Hakikaten mi ,geröekten mi)diyon oğlumm demiş.
Resul:
---Hee dayııı.Adı da Fatma demiş.
Bu sözleri üzerine dayısı afarlamış ve kızmış Resule
---Sen ne diyon oğlum. Yılan dediğin Fatma baktı sana. Besledi büyüttü. Anan sayılır senin. Nasıl nankörmüşsün sen.Diye kızar.
Resul:
---Dayıcığım. Önce beni dinle sonra kararını ver. Demiş.
---Fatma benim gerçekten anam demiş. Bu öldürdüğün de babam demiş.
Resul anlatmaya devam etmiş.
--Dayı sen yıllar önce buraya geldiğinde bir Dev öldürdün mü?
Dayısı:
---Hee öldürdüm.
Resul:
---Peki kör bir kuyuya ölüsünü attın mı ?
Dayısı:
--He attım da sen nerden biliyon bunları?
Resul:
---Peki bacın Fatmaya bu kör kuyuya kül dökme dedin mi?
Dayısı:
---Dedim.
Resul:
---Peki dayı. Fatma bu kuyuya kül dökerse ne olur?
Dayısı:
--- Dev canlanır.
Resul tüm olan bitenleri tek tek anlatmış. Fatmanın ve Devin nasıl tuzak kurduklarını onu öldürmek için neler yaptıklarını.
Tüm bu olanları duyan Dayısı şaşkınlık ve hayretle bir o kadar da üzüntüyle dinlemiş.
Peki sonra ne mi olmuş?
Fatma ölmüş mü ?
Sonra neler yaşamışlar?
Devamı diğer bölümde
VI.BÖLÜM
Saraya dönen Dayısı tüm olup bitenleri Fatmadan da dinlemiş ve onu da öldürmüş.
Resul ile oturup düşünmüşler ne yapalım diye.
---Artık buralar bize haram oldu. Kalamayız. Demişler.
Ve o günden sonra göçebe hayata başlamışlar.
Nerede akşam orada sabah. Bir mağarada üç ay diğerinde altı ay yaşayıp sonra başka yerlere gidiyorlarmış.
Dayısı yine av işlerini yapıyormuş. Resul de yemek işlerini. Gün, haftalar aylar yıllar böyle geçiyormuş.
Bir gün mağarada Resul yemek hazırlarken dayısı ben biraz uzanayım (Uzanmak:Uyumak) demiş.
Resul tam ocağı yemeğe koyacakken bir de ne görsün. Ateş sönmesin mi ?
---Eyvah !! demiş Resul.
---Ne yapacağım şimdi.
Malum ateş söndü mü başka bir ateş olmadan yeni bir ateş yakmak imkansız.
Mağaranın kapısına çıkmış. Etafa bakmış.
Bakmış ki üç aylık uzaklıkta bir ışık gözüküyor.
Oraya gitmeye karar vermiş.
Dayısına bir dua okuyup üfleyince dayısı altı aylık bir uykuya dalmış.
Resul çıkmış yola.
Gitmiş, gitmiş dere tepe düz gitmiş üç ay bir güz gitmiş.
Gide gide nihayet bir gece vakti ışığın olduğu yere varmış.
Varmış ki ne görsün .
Ortada kocaman bir Dev kazanı. Altında ateş yanıyor .İçinde yemek pişiyor.
Kazanın başında Dev Anası . Memesinin birini omuzundan bir tarafa diğerini diğer tarafa salmış. Ağzında sakız çiyniyor. Eline kocaman bir çömçe (Çömçe:Kepçe) yemek karıştırıp duruyor.
Ateşin etrafında da yedi tane Dev uyuyup duruyor.
Resul ne yapsam ne etsem diye düşünmüş.Aklına bir fikir gelmiş.
Normalde Dev Anası onu gördüğü an parçalayıp yermiş.
Resul usulca (Usulca:Sessizce.Gizlice) süürnerek dev anasına arkadan yaklaşmış.
Ayağa kalktığı gibi Dev Anasına arkadan sarılıp memesinden süt içmiş.
Dev Anası bir anda Resulü kaptığı gibi parçalayacakken Resul :
--- Anaaa anaaa. Beni yiyemezsin. Ben senin oğlun oldum. Sütünü içtim demiş.
Dev Anası Resul sütünü içtiği için Dev töresine göre onu yiyemezmiş.
Dev Anası hiddetle bağırmış:
----Ne istiyorsunnn.
Resul:
---Ateş istiyorum anaa.
Dev Anası:
---Ateş filan vermem. Defol git yoksa yerim seni.
Resul:
---Ne olur ana bir ateş ver. Ne dersen yaparım.
Dev anası:
---Bir Şartla veririm.
Resul:
--- Söyle ana ne olursa yaparım. Yeter ki ateş ver.
Dev Anası:
---- Filan sarayda yedi güzel kız var. O yedi güzel kızı benim yedi oğlumla evlenmeye razı edersen veririm . Demiş.
Resul:
---O kolay ana . Demiş.
--- Sen kaldır gardaşlarımı gidip evlendireyim onları. Demiş.
Resul önde yedi dev arkasında sarayın yolunu tutmuşlar.Gece yarısı saraya yaklamışlar. Resul:
--- Gardaşlarım siz beni burda bekleyin . Bem gidip kızlarla konuşayım. Onları razı edeyim. Demiş.
Devleri orada bırakan Resul sarayın bahçesine girmiş.
Bir de bakmış ne görsün? Bir hırsız sarayın duvarını yarıyor ki altınları çala.
Hırsızın ensesinden tuttuğu gibi ağaca fırlatmış. Ona:
Ben gelip de sana in diyene kadar inmeyeceksin eşşolueşek demiş.
Derken saraya girmiş.
Odaları dolaşırken padişahın odasına girmiş.Bakmış ki bir yılan kafasını uzatmış tam padişahı sokacak.
Hançerini çıkardığı gibi yılana saplamış.
---Ben gelip de seni çekmeyince buradan çıkmayacaksın ey hançer demiş.
Sonra yeniden Devlerin yanına dönmüş. Onlara:
---Gardaşlar kızlarla konuştum. Hepsi de kabul etttiler. Sizi bekliyorlar.Yalnız tek tek gitmemiz lazım. Hepnizi birden görürlerse ayıp olur. Demiş.
Devler tamam demişler. En büyüğünü yanına almış sarayın bahçesinde dolandırmaya başlamış.
---Hani kız nerede?
---Aha şurada.
Diye kandırarak onu dolaştırırken bir fırsatını bulup Dev i öldürmüş. Sağ kulağını kesip cebine koymuş.
Böyle böyle yedi Dev i öldürüp sağ kulaklarını kesip cebine koymuş.
Sonra tekrar dev anasının yanına gitmiş.
Resulü yalnız gören Dev Anası korkmuş.
---Oğullarım nerede? Ne oldu onlara? Demiş.
Resul:
---Ohoo ana .Onları kızlarla evlendirdim. Hepsi çok mutular. Sana çokk selamalrı var. Yakında elini öpmeye gelecekler.Diyerek Dev anasını inandırmış.
---Anaaa ben sözümü tuttum. Sen de sözünü tut ateşimi ver gideyim demiş.
Dev anası:
---Al şu ateşini dedefol git. Bir daha karşıma sakın çıkma. Oğul filan dinlemem yerim demiş.
Ateşi alan Resul sevinçle çıkmış yola.
Gitmiş gitmiş dere tepe düz gitmiş.
Üç ay bir güz gitmiş.
En sonunda mağaraya varmış. Ateşi yakmış. Yemeği pişirmiş.
O anda dayısı uyanmış.
Sonra ne mi olmuş?
Sonrası diğer bölümde ...
VII.BÖLÜM
Altı aylık uykudan uyanan dayısı :
---Offf Resul ne oldu oğlum bana. Her tarafım ağrıyor. Sanki altı aydır uyuyormuşum gibi.
Resul:
---Yok dayı. Yemeği ocağa koyarken uyudun. Yemek pişti uyandın. Demiş.
Gel gelelim.Resulün gittiği sarayda neler olmuş.
Sabah bir uyanmışlar ki ne görsünler.
Padişahın başucunda bir yılan. Ortasında hançer. Çıkaramıyorlar.
Bahçede duvar yarılmış. Hırsız ağaçta. İndiremiyorlar.
Sarayın dört tarafında yedi dev ölüsü. Sağ kulakları yok.
Padişah ve saraydakiler önce çok korkmuşlar. Ama kendilerini birilerinin kurtardığına da çok sevinmişler.Padişah:
---Kim bu yiğitse çıksın meydana .Demiş.
Tabi böyle bir kahraman olmayı kim istemez. Bunu duyan herkes saraya koşmuş.
O demiş kahraman benim. Diğeri demiş benim.
___Peki devlerin kulakları nerede?
Kimse Kulakları çıkaramamış tabi.
Padişah :
---Ne olursa olsun bu kahraman bulunsun. Demiş.
Askerler o şehir bu köy bu kahramanı aramaya çıkmışlar.
---Kim kaldı? Kim kaldı?
---Üç aylık uzakta mağarada yaşayan Resul ile dayısı kaldı.
Padişah:
---Gidin onlara da sorun. Demiş.
İşte tam o günlerde askerler mağaraya varmışlar.
Selam verip olan olayları anlattıktan sonra:
---Sizin bir haberiniz var mı ? Demişler
Dayısı:
---Dayısı biz ne bilelim. Derken Resul atlamış söze:
---Biliyok biliyok.
---Hadin gidek. Demiş.
Çıkmışlar yola. Gide gide saraya varmışlar.
Sarayın bahçesine girdiklerinde hırsıza seslenmiş Resul:
---İn lan Eşşolueşşek.
Dediği anda Hırsız ağaçtan düşmüş.
Saraya girmişler. Yılaın üzerinde duran hançeri çekip kınına sokmuş.
Tüm bunlaraı gören padişah:
---Hani devlerin sağ kulakları ?Demeye kalmadan Resul kulakları çıkarıp vermiş.
Herkes sevinç içinde Resul ve dayısına teşekkür etmişler.Padişah:
---Dileyin benden ne dilerseniz?
---Canının sağlığını dileriz padişahım . Demiş Resul ile dayısı.
Padişah:
----Sizi Vezir yapayım. Yanımda kalın. Demiş.-
---Biz Vezirliği isteseydik Padişahlığı bırakmazdık demişler.
Yedi güzelin dördünü dayısına vermiş padişah. Üçünü Resule.
Kırk gün kırkgece düğün yapmışlar. Eğlenmişler.
Bir süre sarayda kalan Resul ve dayısı gitmeye karar vermişler.
Padişah ne kadar gitmemeleri için yalvarmışsa da kabul etmemişler.
Atlar develer yükü erzak yükletmiş padişah.
---Madem gidiyorsunuz.Size üç öğüdüm var. Sakın ola bunları yabana atmayın demiş.
---Birincisi ulu ağaç altında yatmayın.
---İkincisi haraba ören yerlerde yatmayın.
---Üçüncüsü de Ulu mağaralarda yatmayın. Demiş.
Resul ve dayısı eşleriyle beraber padişaha veda edip çıkmışlar yola.
Peki ya sonra?
Sonrası diğer bölümde
Uyumadıysanız hala tabi
VIII.Bölüm
Gitmişler gitmişler dere tepe düz gitmişler
Üç ay bir güz gitmişler.
Bir ulu ağacın altına varmışlar.
Dayısı:
---Ah burda yatalım. Benim daha fazla gitmeye halim yok.
Resul:
---Yav dayı padişah bize tembih etmedi mi ulu ağaç altında yatmayın diye?
Dayısı:
---Amann padişah ne bliliyor. Ne olacak bir şey olmaz demiş.
Resul ne kadar ısrar etmişse de dayısını ikna edememiş.
Dayısı ve kadınlar uyumuş. Bir tek Resul uyumamış.
Gece yarısı olunca birden gümm gümmm gümm diye seslerle devler gelmiş.
Resul uyumadığı için onlarla sabaha kadar savaşmış. Gün aydınlanırken savaş bitmiş.
Dayısı uyanmış bakmış. Ne görsün?
Her tarafta devler cesetler
---Resul ne oldu oğlum . Demiş.
Resul:
---Ne olacak dayı. Padişahın sözünü dinlemedin bak neler oldu.
Dayısı:
---Haklıısn oğlum. Neyse. Bir daha ulu ağaç altında yatmayız. Demiş.
Yüklerini yüklenip çıkmışlar yola.Gitmişler gitmişler...Haraba ören bir yere gelmişler.
Dayısı:
---Hah burada kalalım. Benim daha fazla gitmeye halim yok demiş.
Resul:
---Ya dayı. Padişah demedi mi Haraba ören yerlerde yatmayın diye?
Dayısı:
---Aman oğlum ne olacak? Padişahın o dediği doğru çıktı diye bu da doğru çıkacak değil ya.Demiş.
Resulün tüm ısrarlarına rağmen dayısını vazgeçirememiş. Dayısı ve kadınlar uyumuşlar. Resul yine beklemekte.
Gece yarısı olunca yine gümbür gümbür seslerde devler saldırmaya başlamışlar. Resul sabaha kadar onlarla savaşmış. Yenmiş.
Sabah dayısı uyanınca yine sormuş ne olduğunu.
Resul:
---Ne oalcak dayı. Yine söz dinlemedin . Bak olanlara. Demiş.
Dayısı:
---Peki bir daha Haraba ören yerlerde yatmayız . Demiş.
Çıkmışlar yeniden yola. Gitmişler gitmişler. Ulu bir mağaraya varmışlar.
Dayısı:
---Hah buarada yatalım. Beni daha fazla gidecek halim kalmadı demiş.
Resul sinirlenmiş.
---Ya hu dayı gene mi söz dinlemeyeceksin?
Dayısı:
---Ya onlar doğru çıktı diye illa bu da mı doğru çıkacak. Ben yatayorum demiş.
Resul iyice sinirlenmiş.
---Peki. Yat dayı. Ben de yatacağım bu sefer. Ne olursa olsun artık demiş.
Herkes uyumuş...
Sabah uyanmışlar. Ne görsünler?
Mağaranın kapısında çimpolat onlara pis pis bakıyor.
Çimpolat ölümsüz bir varlıkmış kimse onu öldüremezmiş.
---Çinpolat etme tutma bırak bizi gidelim. Demişler.
Çimpolat:
---Olmazzz. Siz bundan sonra benim kölelerimsiniz. Demiş.
Resul:
---Ne olur bizi bırak çimpolat. Ne dilersen yaparız. Demiş.
Çimpolat:
Sizi bir şartla bırakırım . Filan yerdeki göle üç güzel peri kızı gelir. Eğer onları benimle evlenmeye razı edersen ben de sizi serbest bırakırım Demiş.
Resul kabul etmiş. Çimpolat sadece resulü serbest bırakmış.
Resul gitmiş gölün kıyısına gizlenmiş.Derken peri kızları gelmişler
Soyunup gölde çimmeye (Çimmek:yıkanmak) başlamışlar. Resul peris kızlarının elbiselerini alıp kaçmış.
Perikızları elbiseleri olmadan sudan çıkamayacak ve peri olamayacakları için Resule yalvarmışlar.
Resul:
---Kusura bakmayın kızlar . Çimpolatla evlenmeye razı olmazsanız size elbiselerinizi veremem.,
Perikızları:
---A a Resul bize herşeyi söyle ama çirkin çimpolatla evlenmeyi söyleme. Biz seninle evleniriz ama onunla asla .Demişler.
Resul:
---Siz benim söylediklerimi yaparsanız. Size söz veriyorum sizi de kurtaracağım demiş.
Peri kızları sonunda kabul etmişler.
Resul:
---Çimpolat ın canı kendi üzerinde değil. Eğer çimpolatı kandırıp canının yerinin nerede olduğunu öğrenirseniz onu öldürür sizi de kurtarırım demiş.
Neyse.Peri kızlarıyla beraber gelmiş Resul. Peri kızlarını Çimpolata vermiş. Dayısını ve kadınları kurtarmış. Oradan gitmişler fakat fazla uzaklamamışlar.
Çimpolatın olmadığı zamanlarda Resul mağaraya gelip yukardaki delikten kızlarla konuşuyormuş. PeriKızlarıyla birlikte bir plan yapmışlar.
Peri kızları Çimpolata sormuşlar:
---Çimpolattt.
Çimpolat: Ne diyonuz kızlar.
Peri kızları:
---Senin canın neredeee?
Çimpolat:
---Benim canım süpürgede demiş.
Tabi doğruyu söylemediğini peri kızları anlamışlar.Resulle konuşup yeni bir plan yapmışlar.
Süprügeyi allı pullu süsleyip çipolatın geldiğini görünce. Ellerie alıp kucaklarında dolatırarak sevip okşuyorlarmış.Bunu gören çimpolat:
---Ne yapıyorsunuz kızlar?
Peri kızları:
--- Aa Çimpolat. Biz seni çok seviyoruz. Hasretine dayanamıyoruz. Sen olmayınca canını seviyoruz.
Çinpolat:
--- Aa salak kızlar. Hiç süpürgede can olur mu ?
Peri kızları:
---Ya nerde olur?
Çimpolat:
---Filan ormanda bir göl var. O göle su içmeye gelen bir ceylan var. O ceylanın karnında üç tane yumurta var. İşte o üç yumurtadır benim canlarım.
Böylece Peri kızları Çinpolatın sırrını öğrenmişler. Ve hemen Resule haber vermişler.
Resul ormandaki göle gidip gizlenmiş.
Ceylanın göle gelmesini beklemiş.
Bir gün geçmiş yok.
İki gün geçmiş. Yok
Meğersem Ceylan hayatının tehlikede olduğunu anlayıp gelmiyormuş.
Üçüncü gün susuzluğa dayanamayıp göle inmiş.
Tam suyu içeceği vakit Resul okunu atmış ceylanı vurmuş
Ceylanın karnını yarıp üç yumurtayı çıkarmış.Eline almış.
Birini almış yere çalmış.
O anda Çimpolat bir anda orada olmuş.
---Aman Resul . Yaman Resul kıyma canıma. Demiş.
Resul ikinci yumurtsayı da yere çalmış kırmış.
Çimpolat yalvarmış:
---Ben size şans verdim. Siz de bana verin.Demiş.
Resul:
---Pekala. Sana bir şans vereceğim.Güreş tutalım. Sen beni yenersen kurtulursun. Ben seni yenersem ölürsün.
Resulü yeneceğini düşünen Çimpolat sevinmiş. Kabul etmiş.
Başlamışlar güreşmeye. Tabi Resul yarı insan yarı Dev. Güreş bir süre devam etmiş.Sonunda
Resul Çimpolatı yere çarptığı gibi kalan üçüncü yumurtayı da kırmış.
Çimpolat öldüğü an mağaranın büyüsü bozulmuş. Kapısı açılmış.Peri kızları da kurtulmuş.
---Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.
---Gocanaa?
---Ney?
---Peri kızları ne olmuş?
---Onlarda Resulle evlenmişler.
---Peki Sonra?
---Ölene kadar mutluca yaşamışlar.
---Hadi yatın artık.
---Gocanaa?
---Ney?
---Acı bir tene hekiye daha anlatsana.
---Hadi yatın yavrum.Onu da başka zaman anlatırım.
---Son---
Rahmetle anıyorum. Ruhu Şad olsun. Bize binlerce yıllık Türk geleneğinde süzülüp gelen bu masalı anlattığı için minnettarım.
Ayrıca bu sözlü masalı yazıya dökmeme ısrarlarıyla sebep olan ceren crn ‘e de özellikle teşekkür ederim.
Resul ile Dayısı
Bekir Çelik 26.01.2020