- 1109 Okunma
- 9 Yorum
- 7 Beğeni
Raslantısı Azalmış Bir Hayata Tutunmuşuz/ Kimseye Duyurmadan Su’yun Teninde Yüzleşirsin Kendinle
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
-İnsanlar mutsuzluk üzerine yazılan şarkıları
mutsuzluğun keşfinden çok daha öncesinden
beri dinliyorlar..
’Modern zamanlar’ sadece ve çaresizce bir şeylere
tutunmayı öğretiyor insana-
-En durgun hayat bile zaman zaman bir hız
trenini çağrıştırıyor, bazen yalnız başımıza,
bazense yanımızda biri ya da birileri ile
yükseklere çıkıp bulutlara değeceğimizi sandığımız
anlar yaşıyor, sonra hiç ummadığımız bir anda
neredeyse çakılırcasına yeryüzünün derinliklerine
doğru korkunç yolculuklar yapıyoruz..
Durmak nedir bilmeyen bir hayat hikayesi-
Geçmişi unutmak değil, geleceğe ancak değişerek
gidileceğinin, değişmeden zaten bir ’gelecek’
olmayacağının bilinci gerekiyor insana..
İster entellektüel ister içgüdüsel olsun, insanlar ve
toplumlar bu bilince ulaşıyor mutlaka, yoksa
’yokoluşu’ kaçınılmaz kılıyor..
Austen ’Geçmişi hatırlamazsanız, onu bir kez daha
yaşarsınız’ diyordu..
Değişmek için unutmamak lazımdı..
Unutursanız değişemiyordunuz artık, aynı şeyi yeniden yaşıyordunuz,
ölüme yaklaşıyordunuz..
Bilmeyi istediğimiz şeylerle bilmeyi istemediğimiz
şeyler arasında kaldığımız o sancılı gerçeklerde
yatar gerekçelerimizin sırları..
Gerçekten ’yaşıyoruz’ diyeceksek eğer buna
ihtiyacımız var..
Öyle çeşitli duvarlar örüyoruz ki bazen, diğer tarafı göremiyoruz..
Kendimizi başkalarından ayırdığımızı sanırken,
biz tecrit oluyoruz..
Geçit vermiyoruz istemediğimiz hiçbir şeye güya
fakat aslında biz mahrum kalıyoruz hayatın pek çok
’yeniliğinden’ farklılığından ve tadından..
Tuhaftır ki zekanın, yeteneğin, güzelliğin
duyarlılığın daha fazla oluyor mutsuzluğu..
Farkındalık, nitelikli olmak, beğenilmek
kolaylaştıracağına zorlaştırıyor bazı şeyleri..
Niyesini bulmak için mantıklı yanıtlar arıyoruz
boşuna..Aklımızla baş edemeyeceğimizi
anladığımızda belki işin ’sırrını’ çözeriz diye bambaşka
gizemin peşine düşüyoruz..
Kimi de bir kırgınlıkla, bir yarayla, bir öfkeyle bir
zamanlar sevdiğimiz, belki de bazısını sevmeye devam
ettiğimiz bir insanla, insanlarla aramıza inşa ediyoruz
o duvarı..
Bir duvarın iki yanında birbirinden habersiz
yabancılara dönüyoruz..
Yalnız seçtiğimiz o kişileri dışarda bırakmakla
kalmıyoruz ne var ki, dışında kalıyoruz yaşayacağımız,
yaşamaktan hoşlandığımız, hayatımıza katacağımız
ya da hoşlanmasak da haberdar olmamız gereken,
ufkumuzu açacak, bizi zenginleştirecek bir çok şeyden..
Çoğalacağımıza eksiliyoruz..
Görünmez camlarımız olmalı..
Görüşümüzü kapatmayan, sadece istediğimizde
indirdiğimiz, fazla yaklaşmayı, yakınlaşmayı arzu etmediklerimizden koruyan..
Aksi halde Mario Vargas’ın ’boş avuntusu’ misali
kendine pay çıkarması kalır hayattan..
Hepimiz için bir çıkış yolu vardır mutlaka..
Hayat basit de olsa, illede ona bir mana
atfetmeye ihtiyaç duyarız..
O Sacks’ da iyimserliğini ’imkansız sanılan
durumlarla ilgilenerek’ büsbütün korumaya aldı..
’Çimen Yaprakları’n da Walt Whitman’ın üst düzey
sevgi toplumuna atıfta bulunması gibi.
Şimdi bu anda, Cumartesigüncesinde F Beigbede’in
güneş çiçeklerine dokunuyorum..
İnsan aşık olduğunda, nasıl sonu gelmeyen cümleler kuruyorsa ve
cümlelere nokta koyacak zamanı bulamıyorsa öyle karşılığını bekliyor..
Cumartesigüüncesinde bu duygularla yoğunlaşıyorum..
Renklerin kokusunu işitiyorum..
F Beigbede’in ’Çiçeklerin güneşe ihtiyacı vadır’daki kadar duyumsuyorum..
İnsan birini sevince, özleyince kendisini Albert Cohen sanıyor..
Ne dersin, dün-bugün ve ya gece-gündüz arasında sıkışıp
kalmış güneşin sıcaklığında bizleri bekleyen bir güzel
’düş’ün’ yüreği midir bütün bu olup biten?.
.....
Bize makul şehirler lazım
Mavi bir gülüş/ yağmurlu bir şarkı lazım
Kapısız evler, duvarsız sokaklar lazım bize
Çünkü biliyorduk!
Öperek yapılan vedalar
Haksız gitmelerdir
Bunu biliyor muydun?
Bir yürek sıkışıklığı
bir serin rüzgar borçlusun bana
Şiirsiz bir gece/ umursamaz bir bakış
hadi sende edası borçlusun bana
Bolkeseden bir Cumartesi rezervasyonsuz bir bilet
iki kişilik bir film borçlusun bana
Levent’te geceyarısı..Kedilerin aklı bir karış havada..
Gece terkedilmiş şehirler gibiyim..İçimdeki dört kırık opera ve
önlenemez kalp çarpıntısı ile bütün duyu organlarımın uyumlu bir orkestra gibi
rüzgarın denetiminde olması ne güzel değil mi?..
Bir özneden geliyorduk yüreğimiz yüklem dolu..
Sahi biz o an hangi zamanın gecesini yaşıyorduk?..
İçimden, ’Gel uyumayalım bugece’ demek geçiyordu fakat
sana bakınca biz hangi güneşin etrafında dönüyoruz gibi bir cümle
çıkmıştı ağzımdan..
Uzlaşması zor bir mevsimdeyiz..Birazdan ikinci sufle verilir..
Baştanaşağı umutlanmamak elde değil;
Şimdi birden, yeni bir yılla gelsen cebimde biraz gökyüzü olur..
Islak bir kuzey gecesi süslesin düşlerini-
Cumartesigüncesi Ocak 20..D G
YORUMLAR
C Bukowski ile yanyana yürüyerek geçiyorum satır aralarından sevgili dostum eğilip kulağıma mutluluğu yakalamışsan sorgulama diyor ...Yürüdüğümüz satır aralari bir düş yoluna dönüşüveriyor aniden,düş yolu mutluluktan kahkahalar atiyor eslik ediyoruz mütemadiyen bu güzelliğe,bağıra bağıra şarkılar söylüyoruz ,yol kenarında bize gülümseyen çiçekleri öpüyoruz yanaklarından, hissettiğimiz kadar öğretiyoruz mutluluğu görüpte dokunabildiklerimize ,durmak nedir bilmeyen bitmeyen enerjimizle .Kırgınlıklar ,yalnızlıklar ,kaygılar ,çaresizlikler hepsi koşar adım uzaklaşıyor içimizden, kaçınılmaz oluyor mutluluğun adresi.Umutlanmamak hiç elde değil Bukowski ile yürürken ,kendimi sevmeye başlıyorum unutmak istediklerimi unutmaya karar verdiğimde mavi bir gülüş yağmurlubir şarkı lazim diyerek..
teşekkürler bu güzel yazın icin
sevgimle.
Koray Kzlcan tarafından 2/3/2020 5:53:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
Koray Kzlcan tarafından 2/3/2020 5:57:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
Doğan Güneş
duran güzelliğini de..
Seni bu yüzden Austen'e benzetiyorum..Ama en çokta O Sack'a..
Ondaki müzikle şifa arayışı arasında bir bağ kuruyorum sende..
Mavi gülüşler ve yağmurlu şarkılarından tanıyorum seni..
C Bukowski'de senden payımıza düşen bir güzellik işte..
Nitelikli düşdünyana minnettarım..Çokça sevgilerimle..
"Değişmek için unutmamak lazım"
Şafaktan Doğan Güneş'e,dizelere,duygulara,şiire merhaba.
Bize yine yazacak söz bırakmamışsınız ,yine kaleminiz çoşmuş şair.
Uzun zaman oldu yoktunuz,daha sık paylaşsanız güzel şiir ve yazılarınızı mutlu oluruz.
Kutladım ve sevgilerimi bıraktım sayfanıza alkışlarla.
Doğan Güneş
Bilmiyorum, hayallerimiz, beklentilerimiz öyle makul davranmıyor belki de..
Belki de hırçın rüzgarlara kaptırdık düşlerimizi..
Bir özneden geliyoruz, yüreğimiz yüklem dolu fakat ilginçtir
herşeye rağmen yüksek bir beklentiye tutkuyla bileniyoruz..
Çok teşekkür ederim kelimlerle daimi yoldaşlığın için Sevay şairim..
Sevgilerimle..
Yine bir cumartesigüncesi düştü buraya hem hiç beklemiyordum böylesini.
İnsan bazen değişmez değerli yazar doğan güneş
Bunu istemez çünkü. Bu bir ölüme gidiş veya kayboluş değildir. Bazı şeyler aynı kalmalı diyorum. Israrla evet diyorum.
Benim çıkış yolum değerli yazar şiirler olsa gerek. Beni anlamayan cumle insana ön yüz seslenişimse ara yüzü şiirler olmalı
Hayat o kadar vurucu ki ve bazi şeyler için geç kalmışız.
Teşekkürler cumartesiguncelerini buraya eklediğin ve istifadeye sunduğun için
Muhabbetle....
Munise-S-U (Mahvash) tarafından 1/25/2020 12:24:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
Doğan Güneş
bir ısrar benimkisi..En azaından değişebileceği yanları olmalı öyle değil mi?..
Hayatmı bize bizmi hayata geç kaldığımız konusunda henüz net bir
fikrim olduğunu söyleyemem fakat hep bir şeyler eksik..
Giderek eksiliyoruz, eksiltiliyoruz..Raslantılarımız da azalıyor böylelikle..
Üstelik uzaklaşan ayaklar çağındayız; Ne tuhaftır ki insan içindeki
umut denen şeyden kolay vazgeçmiyor..
Ara yüz konusunda hemfikirim sizinle..Sanırım bazen şiirsel kelimeler
yetmiyor, yetiremiyorum söyleyeceklerime dair..
Bu yüzden denemeye çıkıyor yolum..O da tıpkı gece ve Cumartesi gibi
beni hiç hayal kırıklığına uğratmadığı için minnettarım..
Çok teşekkür ederim sevgili Mahvash..