HADİ AŞKTAN SÖZ EDELİM SOLOSU
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bu sadece kendime oluyor sandığım muhteşem bir duygudan bahsederken hangi kelimeyi kullansam daha pek çoğunun hatırı kalıyor.Dışarıda gürül gürül akan bir Dünya varken içimde ağır çekim bir film sahnesi var sanki. Tüm şiddeti ile yüreğime dokunan nadir bir kuşun kanadından bahsediyorum.Dokundukça hem şiddeti ile acıtan hem verdiği zevk ile öleceğimi bilsem daha çok isteyeceğim özlemli bir sertlik. İçinden hasret geçen şeyler pek sevilmezmiş derler ama bu öyle değil işte.
Anlamaya çalışmıyorum. Yuvasız kalmış bir sanat eseri gibi onu kendi odama buyur ediyorum. Bu beyaz küp içinde güven içinde olacağına asla söz veremem. Çılgın bir gücün ele geçirdiği duygularımla bağlıyım ona. İçinde her şeyden olan dev bir tabloya bakıyormuş gibi düşünmeli. Nefret,öfke,hasret,merhamet,tutku ve belki biraz fazla tutku... Bir çocuğu sever gibi okşamak istersiniz ona bakarken ve bazen de deliye dönüp kıskançlıktan daha az önce kıyamadığınız yüzüne sağlam bir tokat atmak istersiniz. Bu tabloya bakarken hepsi, tüm duygular sizin olsun istersiniz. Doyumsuz bir arzu ile asla azına razı olamayacağınız bir haz yağmuru gibi.
Sanılır ki ana renkler olunca yetinilen bir şey. Asla değil... Ara renklerin tüm tılsımıyla beraber seversiniz bu duyguyu. Evet, aslında sevilen şey duygunun kendisidir. Bu tarifsiz hisler size yaşattıklarınızı yaşatmamız olsa kişilerin bir önemi olmazdı. Dudaklarından kana kana içme arzusunu susuzlukla bağdaştırırlar. Bir çeşmeye ağzımı dayayıp tuz yutuyormuşum gibi asla geçmeyen bir susuzluktan konuşunca insan buna ben susamak demezdim. Mazoşist bir tavrı var kendince. Yetinilmedikçe acı veriyor, acı verdikçe daha çok istiyorsun. Daha büyük bir arzuya açılan bir kapıdan o beyaz küp gerçeğim oluveriyor ve bana ait ne varsa orada, onun için sergilemek istiyorum.Hepsini birer birer öğrenip sevmesini bekliyorum. Tüm bunları, o benim içimi dışımı severken bana hissettirdikleri için istiyorum. Bencilliğin daha büyüğü olamaz. Biri için tek olmak arzusu kadar o birini paylaşamamak hissi de delice bir histeriye dönüşüyor. Paranoid düşünceler geçiyor bazen aklımdan, yanımda olmadığında neler yaptığını bilebilmek için çıldırıyorum. Bu çıldırış bile tatlı bir keyif veriyor içten içe. İstediğim şey onun her anını bilmek mi yoksa bu bilme arzusunun sürekli bende kalması mı ayıramıyorum.
Büyüklük göreceli bir kavramdır. Devasa eserlerin sergilendiği bir sanat galerisinde Alice sadece tavşanın saatine odaklanabilir. Büyük olan ona göre belki de sadece tavşanın gözleridir. Bir harikalar diyarı yaratımında yıllarca gözlerinizi ayıramayacağınız tek bir objeden bahsedebiliriz. İşte bu tam da öyle bir duygu. Büyük Cam da izleyebilirsiniz cinsiyetçi sevilerin ’’Bekarlar Tarafından Çırılçıplak Soyulan Gelin’’ suretini. Oysa bir kadının da aynı oranda zevk objesi olduğunuzu hiç düşünemiyorsunuz demek isterdim. Öğrenilmiş zavallılıklardan sıyrılmış olan bir adama rastlamak bu devirde ve dahi önceki devirlerde pek mümkünsüzdü. İşte bu yüzden bir cennetin tam ortasındaymış gibi o nadir kuşun kanat çırpışlarına tutunuyorum. Yan yana olarak aynı yöne bakmanın derin ihtirası on bin milyon sevişmeden çok daha zevkliymiş. Biri diğerinden fazla olan şeylerin dengesinden bahsedemeyiz.
Pek çok hissin bir arada oluşuyla ete kemiğe bürünmüş, yoğunluğu ile sanki elle tutulabilecekmiş hissi veren, dokunamadığınız ama dokunuyormuş gibi keyif aldığınız, fizikken yara almadığınız halde derin bir acı ve şiddet de içerebilen, bir kayıp yaşamadığınız halde elinizi veya herhangi bir uzvunuzu kaybetmişsiniz hissi veren yokluğun yoksunluğunu size yaşatabilen eşsiz bir hissi hiç bir sanat ifade edemez. ifade edebildikleri sadece Kitsch bir yansımadan ibaret. Suya düşen gölgeniz siz değilsiniz o sadece suya düşen gölgenizdir. Tıpkı bir piponun resmine bakar gibi anlayabilir diğerleri bu bendeki şeyi. Başkaları için başkaca tarifler içeren, her ruhta başka tonlarda canlanan bir rengin tarifi ne yazılabilir ne de çizilebilir.
Sevgilinin teninde bulunan hazineden yüreğime taşıdıklarım sadece benim bilebileceğim nadir bir kuşun kanat çırpışlarıdır. Her bir cümleyi onunla paylaşırken yaşadığımı, o anı tasvir ederken kısmen anlatabilirim. ’’Bir sevgilinin kendisini mi yoksa sizi sevme şeklini mi seviyorsunuz?’’ diye sormak isterdim insanlara. Her şeyin aslında ilkel güdülerin peşi sıra gidildiği basit bir çıkarımdan ibaret olduğunu düşününce mantığım bunca karmaşık duygunun bir demet çiçek gibi burnuma salınan feromon kokusunun sonucu olduğunu kabul etmek istemiyor. Daha gizemli bir şeyler olmalı, daha karmaşık, daha anlaşılmaz bir düşün ortasına düşmüş olmalıyım. Bu duygu beni alt edebilecek kadar güçlü ise basit bir tasarımın zekama haksızlık olduğunu düşünürüm.
Aşk; nadir bir kuşun yüreğimdeki kanat çırpışlarından ibaret. Sevgilinin mavi bir muammaya dönüşmüş gözlerinin bana neler söylediğini tenimdeki dilsiz hücreler biliyor. Aşk, kendi bedeni ve dili olan bambaşka bir varlık gibi geziniyor onunla aramızda. Ben bu adamı yine severdim aşk olmasa da . Ama aşk olunca onu sevmeyi de onun beni sevmesini de seviyorum.
Aşk; seni küstah sevişgen şey ebedi olduğun kadar şımarık bir objesin. Muğlak taraflarınla hem yassı, hem bulanık, hem saydam, hem mat, hem aydınlık, hem aydınlıktan yoksunken ki grilikte, hem soyut, hem somutsun. Sen aşk, duyguların hikayesini anlatan ’’tırnak içindeki’’ gösterişsin.
Ve sevgili, ellerini değil ellerinle verdiğin hissi seviyorum belki de ama sen o nadir kuşun tanrısısın.
Not: Bak hiç pompişim demedim :)))
Deniz...
YORUMLAR
Her açlığın karşılığı aşk mıdır
Bu muamma
Yaşamak istediğin duygunun dudağına adımı neden sürüyorsun
Bu da başka muamma
Üşümesin yüreğin şair
Den(iz)
Aşktan ne anladığına bağlı sanırım. Bu soruların cevapları hep kişiye özeldir. Kim ne kadarsa o kadar düşer hissesine. Bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa bazı şeyler insanın başına hayatta bir kez gelir. Yorumun sayesinde yeniden hayat buldu kelimeler. Anların kıymetini bilenlere gitsin bu yazı.
:)
Teşekkürler yoruma.
Sevgilerimle...
Yüreğinize sağlık
bir çok yönü bir birine benzesede kiminde âsk farklı duruyor
bir edebiyatçının dediği dibine doğru derinleşen ve sürekli genleşen ve sizin dediğinize işarettir aşk ın mazo duyguları bitmiyor
kimi zaman ayaklarını yerden kessede bir ölüm uykusu hep aranıyor
Şımarık çocuk mu ? ağlası hemde ne şımarık
anya ya gideyim derken konya ya gönderiyor
benim için saçmalamanın zirveleri daha zirveleri ni aratıyor sonra da neden ölmüyorum ki diye acı içtiyor
çenem düştü
Güzel tespitleriniz ve emeğiniz çin teşekkürler
Sevgiler
bu yazdıklarınızı hisseder herkes aslında puslu, buğulu
ama şimdiye kadar böylesine lime lime bir anlatım duymadım okumadım
başyapıt demek gibi bir yetkim yok aslında haddim de değil ama
bu yazı bir başyapıt
teşekkürler
Den(iz)
Sevgilerimle...
Aşkın bilmecesi, çağlar boyunca tartışıldı, yazıldı, sanat türlerine yansıdı. Üzerinde konuşuldu, bilimsel araştırmalara taşındı, paylaşıldı. Öyle bir yaşanmışlık ki daha niceleriyle çağlar boyu yol alır bu derin duygu.
Aşk, kişiye özgüdür. Her yürekte ve beyinde yaşanışı farklıdır; acizane fikrimce. Bazen öyle bir zor tesadüf olur ki iki kişinin hissettiği nadir olarak örtüşür ve sıra dışı bir sinerjiye dönüşür.
İçten, samimi, duygulu yazınızı zevkle okudum.
Tebriklerim, sevgi ve saygılarımla.
Den(iz)
Sevgilerimle...
"Kimse kimseyi sevmez. Kişi, en çok ve sadece kendini sever. 'Sevdiğim' dediği kişiyi aklından geçirince yaşadığı duyguyu sever." Bu da uzmanların bir görüşü.
Nasıl tanım yapılırsa yapılsın... Aşk, böyle bir şey işte!..
Her âşığın 'şahsına münhasır' duygular yaşadığı ve ne kadar anlatmaya çabalasa da yaşadıklarını tam aktaramadığı, belki o nedenle de gizemini hep koruyan dünyanın en muhteşem duygusu.
Sonu hüzün de olsa, yaşamaya değer.
Sevgilerimle...
Den(iz)
Sonunu düşünmeden yaşamayı deniyorum. Belki de planlanan şeyler de işler yolunda gitmeyince daha çok üzüntü veriyordu. Bilmiyorum,bu kez gelişine :))
Sevgilerimle...
Serap IRKÖRÜCÜ
Sevgilerime...
Aşkın, bir çok duyguyla karıştırılmaya çok müsait olduğunu düşünmüşümdür hep... Aşk ile merhameti karıştırmışlığım bile oldu, oradan biliyorum:) Bu kadar somut ve net hissedip yaşamak büyük şans.
İyi geldi yazın, sorgulattı kendimi...
Sevgilerimle
Den(iz)
Yorum için teşekkür ederim eflatun.
Sevgilerimle...
Sevgili Denizim
Ask okadar çok konu olmusturki şiirlere hikayelere ve masallara şimdide yazıya ama sanmıyorum ki ask deyince bu kadar yönlü bilimselliğe dayanan gerçeklikler öncülüğünde bir yazı yazılsın
Aşk insan ruhundaki açlığın ve dürtülerin hormonları etkilemesi sonucu oluşturduğu bir davranış şeklidir
Ama ask lar kısa dir
Bundan bir beş yıl once yapılan bir araştırmada aşkın raf ömrümün 3 yıl olduğu ortaya çıkmıştır
Önemli olan sevdadır
Bir arada onu yönlü bir şekilde yazarsan mutlu olurum
Bu harika yazını kutluyorum
Yüreğine sağlık
Mavii KeLeBeK tarafından 1/24/2020 8:34:42 PM zamanında düzenlenmiştir.
Den(iz)
Yorum için teşekkür ederim.
Sevgilerimle...
Şimdi baştan sona bir gelelim. Yazının hissettirdiği duygular
Duyunsamak deyimini öyle iyi karşılıyor ki insan okurken yazarın hem samimiyetine hayran kalıyor hemde yazının sebebi olan duygu devinimine özeniyor. Üstelik şu pompiş demedim mi ceeee eee denen kişiyi kıskanıp merak ediyor ( hayir insan kendi kendini kıskanır merak eder mi yahu ) eder tabi :)
Çünkü bir insan asla kendine tamamen doğru bir yaklaşım gösteremez ya çok katı olur kendisine karşı yahut çok egoist neyse buradan tutsam değişen tek şey bir tür halüsinojen almış etkisidir.
Aşk içindeki arzu hasret kıskançlık sahiplenme vb duygu durumları ile bir tür halüsinojen dir. Duygunun devamında ya bu halüsinojene bağımlı olursunuz yahut o sizi öldürür.
Hey bağımlısı olunası parmak uçlarınla
Ayakların
Ve teninle
Yaz gecesinde
Kış ayazında
Şehrin en güzel hormonal dengesi
Pastoral manzaralar
Ve natürmort pasajlardan anlamam ben gülümseyişlerin hepsine değiyorsun.
Ilkel güdüler veyahut onlara eklenen kültürel genler bir arada
Sevme şekli yahut sevinin kendisi değil ikisinide severiz
Sevmek sevilmek aşk bunlar zaten bizim dürtü olarak istediğimiz şeyler
Ve işte bu duyguyu daha da güzel klan o sevmenin şekli
Şairin dediği senle başka bir gülerim mevzusu bu.
Aslında mevzu derin
gözlerini giremediğim akşamlar gece daha bir siyah çöküyor evlere
derim
Ellerini hissedemediğim sabah tüm parmaklarım
Titrer derim.
Neysu kuşun kanadı dağa degse dağın haberi olmaz
Ama kuşun yuvası
Başını soktugunda büyük bir iç huzur hissettiği
Sürekli bir devinim halinde o yuvayı sıcak tutma isteği
Onu sahiplenme
Ona hükmetme ve belki o müthiş hapsolma isteği
Üstelik yuva ve kuş aynı özenilmiş yakınlıkta olduğunda
Hiç bitmesin istenen bir nehir akışı ve o nehrin ıçinde
Sürekli bir şekilde var olmayı isteyen yüzmeyi bekli boğulmayı bile arzu eden bir tür bu kuş.
Ama o kuş o yuvaya o yuva o eve ait ve o kutsallık tek bir tozda dahi bozulabilir bu yüzden önemli.
Ve sevgili belki kokunu değil o kokunun aklıma duşüşünü seviyorum.
Ama o evin kendisi sensin...
Not: pikachu ve pompiş sinemalarda :)
Den(iz)
https://www.youtube.com/watch?v=fUis9yny_lI
Sevgil(er)im(l)e
:))
Aşk üzerine o kadar şiir yazmama rağmen bana pat diye aşk nedir diye sorsalar apışıp kalırdım herhalde. Söyleyeceklerim aşk aşktır işte çok sevmektir. Zirvedir, göğsünün orta yerinde bir serçenin çırpınışıdır demenin ötesinde biraz da kem kümden ibaret şeyler mırıldanırdım sanırım. Yani bu yazıyı okumadan önce sorsalardı... Şimdi söyleyecek çok şeyim var. Teşekkürler.
Den(iz)
Ben teşekkür ederim...
Sevgilerimle...
Duygu anlamını anlamadan kızlara konulan bir isim değildir.
Duygu böyle bir şeydir.
Peki ya aşk...?
Geçin o klişeleşmiş aşk tariflerini...
Aşk bu yazıda anlatıldığı gibidir işte...
Teşekkürler.
Sevgiler Deniz.
Den(iz)
Sevgilerimle...