- 320 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Ali Şahin Canozan ve Akşam Hüznü
Ali Şahin Canozan ve Akşam Hüznü
Ali Şahin Canozan abimizle tanışıklığım doksanlı yıllara dayanıyor. 1990-2000 yılları arasında özel bir televizyonda hazırlayıp sunduğu ‘Mısra Yağmuru’ ismindeki program vesilesiyle tanıştım kendisiyle. O yıllarda Sivas’ımızda çok güzel edebiyat sohbetleri yapan nadide insanlardan biriydi. ‘Dostlar meclisi kültür sohbetleri’ yıllarca devam etmiş olan bir etkinlikti. Çeşitli konferanslarda yer alırdı. Sivas’ta o yıllarda kendisini tanımayan yok gibiydi. Edebiyatı, şiiri bana sevdiren insanlardan birisidir Ali abi.
Canozan, Ali Bey’in mahlasıdır. Soy isminin devamına eklenmiştir. Bu mahlas çokta yakışmıştır kendisine. Canozan mahlası o kadar çok benimsenmiştir ki çoğu insan soy ismi zanneder.
Ali Bey’i tanımlayan en önemli kelime ne derseniz, Yunus derim. Kendisi tam bir Yunus Emre hayranıdır. ‘Benim pirim, üstadım Yunustur’ sözünü sık sık tekrarlamıştır.
Canozan’ın dilinden düşürmediği, sürekli tekrarladığı cümle ise şudur. ‘İnsan noksanını bilmek gibi irfan olmaz’ sözüdür. Bu ifadesi ile tam olarak şiire, edebiyata, şaire, insana, hayata bakış açısını çizmiştir adeta. İlle ahlak ille ahlak, edep ya Hu der gibi.
Nisan 2015’te yayınlanan ‘Akşam Hüznü’ şiir kitabını gördükten sonra yazmış olduğu şiirlerinin hiçte az olmadığını gördüm. Neden şiir yazma işini ihmal ediyorsunuz diye sorduğumda, Yunus şiirlerini okuduktan sonra, şiir yazmaya ar ettiğini belirtmişti.
Kendisiyle ilgili olarak türkü sevgisini, hece şiiri sevgisini, Bekir Sıtkı Erdoğan’ı, Han Duvarlarını, Âşık Ruhsati’yi, Seyrani, Sümmani, Sefil Selimi, Emrah, Veysel, Ahmet Kutsi Tecer, Necip Fazıl gibi birçok isme olan hayranlığını sıralayabilirim. İrticalen türküler okur, şiirler okur. Canlı antolojidir desek yeridir. Ezberinde, seçilmiş o kadar çok şiir vardır ki şaşırırsınız. Divan şiirlerinden tutun da Cumhuriyet dönemi şiirlerine kadar, günümüz tanınmış hece şairlerine kadar çok şair ve şiiri barındırır hafızasında.
Âşık ve ozanlarla şiir atışmaları yapar. Sivas folkloru üzerine yaptığı çalışmalar da mevcuttur. Bu çalışmaları birçok araştırmacıya kaynak olmuş birçok öğrencinin yetişmesine vesile olmuştur. Revak dergisi başta olmak üzere yerel dergi ve gazetelerde yazıları ve şiirleri yer aldı.
Şiirin, türkünün kaynağını –tabiat- olarak niteleyen Canozan, bir dörtlüğünde şöyle seslenmektedir.
Kaç sevdalı yolcu sığındı size
Bağrında kaç âşık saz çaldı dağlar?
Kerem’den Emrah’tan
söz etsenize
Anlatın, onlardan ne kaldı dağlar?
Ali Şahin Canozan’ın bir diğer belirgin özelliği kitap tutkusudur. Kitabın, iyi kitabın kokusunu çok iyi alır. Sahafların yolunu zaman zamanda beraber arşınladığımız olmuştur. İstediği bir kitap oldu mu peşine düşer. Değerli bulduğu kitapların şeceresini tutar adeta. Hatta bir dönem eski kitap alım satım işine de girmişti. Kitaplarının ciltlemesine varıncaya kadar ilgili ve kitapla haşir neşirdir.
Ozanımız aynı zamanda iyi bir derlemecidir. Köy köy gezip hikâyeler, türküler derlemiştir. Araştırmacı yönünü hep canlı tutmuş, öğrenmekten ve öğretmekten hiç geri kalmamıştır. Mum sekili odaları, Gaze Düğünleri gibi unutulmaya yüz tutmuş kültürlerimizi yeni nesillere aktarmıştır.
Yazılarında kültür ve şahsiyetlere çokça yer vermiş, dili ve medeniyet tasavvurunu daima öncelemiştir. Ayrıca milli, kültürel değerleri kaybetmeden ilerleme, gelişme, şehirleşme konularına çok ehemmiyet vermiştir. ‘köyden geldikleri gibi kalmışlar’ eleştirisini birçoklarına yapmaktan çekinmemiştir.
Ali Şahin Canozan
Asıl adı Ali Şahin’dir. 1945 yılında Ulaş ilçesine bağlı Başçayır Köyü’nde doğdu. İlkokulu Deliktaş Bucağında 1959 yılında bitirdi. Ortaokulu Ulaş’ta, Ticaret Lisesini Sivas’ta bitirdikten Sonra 1971-1973 yılları içinde Ankara da askerlik görevini tamamladı. 1974 yılında Sivas Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde memuriyete başladı ve aynı kurumdan 1999 yılında emekli oldu. 1992 yılında Âşık Noksani ve Şiirlerinden Seçmeler ve Karasarlı Âşık Seyid’in Şiirleri isimli iki derleme eseri yayınladı. Çeşitli yerel gazetelerde yazılar yazan Ali Şahin CANOZAN, 10 yılı aşkındır Sivas Radyo ve Televizyonunda “Mısra Yağmuru” adlı şiir sohbetleri hazırlayıp sundu. Rahatsızlığı sebebiyle aktif edebiyat çalışmalarından biraz uzak kaldı. 2015 yılı Nisan ayında Sivas Belediyesi’nin katkılarıyla yayınlanan ‘Akşam Hüznü’ isminde kitapla şiirlerini sevenleriyle buluşturdu.
Şiir kitabına da ismini veren ‘Akşam Hüznü’ şiiriyle yazımı sonlandırmak istiyorum.
Akşam Hüznü
Âşıklar kanıyla kaynaşan akşam
Damlalar kaydırır yanaklarıma
Kızıl bulutlarla oynaşan akşam
Siyah kefen gezer ayaklarıma
Yavaşça sönerken ufkun yangını
Karanlıklar kaplar Tecer Dağı’nı
Bodur meşelerin boz yaprağını
Poyraz savuruyor ayaklarıma
Anma gönül anma ayrılık günü
Bir ölüm şarkısı kadar hüzünlü
Güneşin batıya gömüldüğünü
Gördükçe dalarım uzaklarıma
Her an aynı hayal, aynı çağrışım
Dalar uykusuna bu hoyrat başım
Nankör talihimle sonsuz savaşım
Elimi dert yapar şakaklarıma
Şu yanık ozanın derdini anla
Bir gün yaşamadı güzel cananla
Anlarsın vefasız beni zamanla
Bak titreme geldi dudaklarıma
İlkay Coşkun
19.08.2015
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.