- 283 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Beni hayatta tutan tek şey ölme umudu
Yamuk Bakan Öyküler’de geçiyordu yanlış hatırlamıyorsam. Kendisini "Korkma ölmezsin!" diye teselli eden dostuna şöyle cevap veriyordu karakterlerden birisi: "Öyle deme birader. Allah aşkına öyle deme. Beni hayatta tutan tek şey ölme umudu." Bazen bizi hayatta tutanın da bu olduğunu düşünüyorum. Kur’an-ı Hakîm’de buyrulan "Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sınamak için ölümü de hayatı da yaratan Odur!" hakikati sanki bu umudun üzerinde daha bir görünür oluyor. Elhamdülillah. Yaşıyoruz. Daha da yaşamak istiyoruz. Sıhhat istiyoruz. Afiyet istiyoruz. Ömür istiyoruz. Bereket istiyoruz. Hatta sonsuzluk verilse almak istiyoruz. Fakat bütün bunlar ucunda ölüm olduğu için kıymetli. Öyle ya. Herşey zıttıyla bilinir. Ölüm diye birşey olmasaydı yaşamayı bu kadar istemezdik. Değerini bilmezdik. Bitiş çizgisi olmayan yarışlar heyecanlarını yitirirler. Sınırı olanlar ancak doldurulur.
Çocukken maça başlamadan önce hep şunu sorardık: "Kaçta bitecek?" Bu soruyu iki türlü de yanıtlayabilirdiniz. Ya skor olarak düşünür ve ’gol sınırı’ tayin ederdiniz veyahut da zaman olarak düşünür ve ’son düdüğün çalacağı vakti’ seçerdiniz. Yani "Yirmide biter!" de diyebilirdiniz. "Bir saat sonra biter!" de. Fakat hepsinde aranılan bir sınırdı. Eğer böylesi bir sınır koymazsanız oyundan tat alamazdınız. Öyledir: Ucu açık sınanmalar motivasyonsuzluk yaratırlar. Belki fıtratımızın da bir gereğidir bu. Biz âdemoğulları/kızları sınırlandığımızda bereketleniriz. Yüz soruyu yüz günde cevaplamamızı isteyenler de yüz yanıt alırlar bizden. İki saat içinde cevaplamamızı isteyenler de. Ama iki saat içinde isteyenler birşey daha alırlar: Bereket. Ve birşey daha verirler aynı zamanda: Kabiliyet.
Mülk sûresinin 2. ayetine geri dönelim: ’Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız’ sınanmasının yüzü sadece hayata bakmıyor. Ölüme de bakan bir tarafı var. Ecel, ne kadar belirsizlikle kaplı olursa olsun, ’her an olabilirlikte’ bir yerde beklediği için hayatı doldurmaya çalışıyoruz. Hatta belirsizliğinin şiddeti finali her sonrada mümkün kılıyor. Yani her önce yarışın en önemli parçası. Bu mümkünlük düzeyi zamanı daha da bir kıymetlendiriyor. Belki biraz da bu nedenle Yamuk Bakan Öyküler’deki o cevap kalbime dokunuyor: "Beni hayatta tutan tek şey ölme umudu." Ölme umuduna tutunmuş hayatlarımız var sahiden de. Ne kadar kaçıyor gibi görünseler de. Tıpkı ayrılıkla canlanmış özlemler gibi. Eğer insanın dertleriyle barıştığı bir noktadan bahsedeceksek buraya yakın olmalı. Yani anlamın bir parçasının da ayrılık, acı ve korkudan oluştuğunu farkettiği yere. Arkadaşım, değil mi ki, kaçmak koşmaktandır. Koşmak da kaçmaktandır. Demek varolmanın bedeli de yokolmaktan kaçınmaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.