ciddiye almayın, teşekkürler efendim:)
onlar şiir de yazmasın yazı da. büyük harflerin acısı çekilmiyor, taramalı tüfek gibi paramparça ediyor insanı. yasaklıyorum büyük acılardan bahsedilmeyecek. tiz ferman yazıp mührümün altına koyun. basayım mührü..duyduk duymadık demeyin..hatta mühürdar tayip ettim o bassın mührü enerjimi boşa harcamayın diyordu tanrı.
magazinsel boyutuna tabii insanların, değer bilmesi, benlikten sıyrılabilmesi gerekiyor. ne de çok yakıştı buraya evet magazinsel acıların bıraktığı etki de çok büyük bizlere.
abi ne yapıyorsun burada, sarı rengi seçtim bir çizgi için ama kısa vadede yeşil çizginin üzerinde durup, sarı ve yeşil çizginin o kalın kırmızı çizginin başını marsa gönderecek şekilde gidişatı değiştirmesi gerekiyor. trend diyorlar veya viral bölgesi debdiyebiliyorum artık ben, aynı karanlık gecede, başlığımızın üzerine takılı el feneri gibi önümüzü göstermeli, sabrımızı sınamamalı..
sabrını sınasalar ne olacak abi? bir şey olacağı yok, biraz daha, biraz biraz daha sabır biriktirmiş olacağım.. bu iş böyle.. şiir yazmak gibi.. her zaman kaliteli yazmamalısın, yoksa ne önemi kalır kalp ritmine bağlı göstergelerin.. hani hastanelerde makineler ses verir, hastanın durumu iyi, birden sesler düzensizleşir.. işte biz azizim, o düzensizliği tecrübe eksikliği yüzünden anlayamadık. o yüzden sabır biriktiriyoruz..
yükseğe çıkan iner, hiç gördün mü bir kartalın devamlı uçtuğunu.. arasıra dala konar soluklanır.. o uçurum vari kayalarda yuvasına uğrar soluklanır..lakin en sevdiğim hayvan da dağ keçileridir hani.. koyun değillerdir azizim.. keçinin başı ve boynuzları bile, boğa boynuzları gibi nice dinlere, metafizik ve beden öte enejilere ve ülkelere giriş kapısı yapılmış.. korkutucu biraz da veya yaklaşmasın ehli olmayan der gibi..
hani kuduz ite bulaşma çalıyı dolan der gibidir hayat bize biraz da.. son okuduğum haberin yorumlarını okudum.. kötünün reklamını yaptırma bana.. lakin bil, kızkardeşin abiye güvenemeyeceği bir devir çıktı karşımıza.. aile dediğimiz olgu teknolojik ve artık pozitivist veya negativist bilgilerden öte bilgiler ile yönetilecek.. yeni çağ biraz da fazla yalnızlık ve güven..lakin hayatı devam ettirebilmek için gerekli enerjinin ele geçirilmesi için yeni bir sistem de yeni kölelik düzeni, numaralandırıldı çoktan..
azizim, aldırma da geç git diyemem, lakin aldırma. değmez çünkü.. hay hay efendim, çayınız nasıl olsun, aksiliğe gerek yok.. hele hele terkedişlere asla..
hay hay efendim, dün, daha dün hani.. evin kapısı çalmış tık tık, yan odadaki hastamı ziyarete gelmiş bay büyük ile bay efendi.. ben yarım saat sonra haberdar oldum daha doğrusu edildim belki.. neyse efenim, sonra gittiler, giderlerken istersen arabayla bırakayım bay efendi dedim, yok yok ben yürümeyi seviyorum dedi,.. sahi yürümek neydi azizim. tuvalete bile kontağı çevirip gaza basıp gitmek isteyenler için çok büyük bir yenilik olurdu hani.. lakin ben kapıdan uğurladım işte..
tek bir ailede yaşamaya alışmıtım, şimdi üç kuşak birikti evde.. off uleyn offf çekilir mi bu kadar karmaşa...bir film izleyelim dedim kimse beğenmedi.. sonra fırçayı yedim, kendi kuşağımdan.. hem de fırça.. yani araba fırçası desem bayağı hafifi kalır.. kimi zaman yeter bir kelime insanı lime lime etmeye.. salata misali katarsın yüreğine
havuç rendele, mevsimi olmasa da domates olmalı, soğan elbette, ya marul.. yeter da... bugün pekmezden nasiplenemedim.. iyi geliyordu duman is bırakmış gırtlağıma.. tok karna da edebiyat parçalanmaz ki, yazı yazılmaz ki, açın halinde anlayan ruhlar ile bir sofra kurmuşuz yine.. sefamız olsun.. karıştı yine sinyaller, akşam salatasının kahvaltıda ne işi var.. sahi nerede o salata.. buzdolabı bu kadar doldurmak bana aykırıydı.. nedir bu dolabın hali azizim.. ağzına kadar tıka basa.. resmen 130 kg luk insan gibi... böyle işkence yapılmaz bir zihne.... defolun yalnız kalmalıyım...her yandan saldırıyor kansere davete çıkaran yiyecekler.. yardım edin efendim, sırtım yere geldi.. şimdi zorla ağzıma tıkıyorlar nice türlü yiyeceği...
hayır hayır olamaz..belli olur harbiler.. çizgiler bu hafta böyle kalsın ne olur, aşağıya boynunu eğmesin.. razıyız uleyn cümbür cemaat, ne yapalım kırmızı çizgide bir boşaltıp yapıp tekrar bekleyelim mi, yeniden kamyonu doldurmak için.. kusmak istemiyorum full artı full.. lakin nedir bu midesel işkenceler..yoksa düşşel işkenceler mi..
huzurla efendim..
tebessüm bırakalım bir gün daha hayata..
indir kaşlarını efendim, hem almıyor musun iki kaş arasındaki isyankar kıllarını ne o öyle..bir elinde cımbız bir elinde değil artık, duvar da aynalar.. aynalara dokunmayın, kırmayın uğursuzluk getirir derler... at nalı mıydı o yoksa nazarlık mı.. yine devrelere fazla geldi elektrik...
çay veya nescayfe. sütlü bal, kekik de var.. renkli renkli içecekler istemezsin sanırım.. arpa suyu daha sıkılmadı...istiyorsan kendin al gel..
hadi bakalım.. rüzgar müsavi miydi, nasıldı o deyim, uçurtmaları uçurun çocuklar, fazla büyük kaldı bu çağda.. çocuk ruhunuza ihtiyaç olmasa da, çocuklaşıyorsunuz mecburen..ergenlikten bozma düşünceler, orta yaş rıhtımında, saçları ağarmış lakin kuaförde boyattırmış, en fiyakalı resmi de koyduk mu ekrana, kim demiş biz de iş bitmiş diye..
huzurunuz baki, tebessümünüz kıskandırsın tüm çocukları..
sağlıcakla kalınız..
YORUMLAR
Keyifli bir yazıydı tebrikler öncelikle.
Yazının yorumuna yorum gibi olacak ama hani herkesi evlendirmesek...yani sonuçta hepimiz ( ben) şikayetçi değiliz bu durumdan.
Hem evlilik felsefeyi öldürüyormuş ben böyle kalayım bari;))
Ve dediginiz gibi şakayla karışık kendi kendine sohbetlerin okumasına da doyum olmuyor.
Saygılar ve selamlar olsun.
Yinsani
devir genelde yalnızlık devri, yalnız yaşamanın ve güzel bir arkadaş grubunun içinde tadına doyum olmaz.. lakin o arkadaş grububun içinde evliler de olmalı.. yemekleri ve ikramları baharı yaşatır işte..:))
yine de umarım herkes o aradığı enerji ile sinerjiye kavuşur..
eksik olmayın yorumlarınızdan ,huzur bırakmasın kimsenin yakasını..
nasıl olacaksa bu devirde??
saygılarımla efenim..
black_sky
Salatanın sirkesi gibi oldum ama ;))
Yazıyı olduğumuz kadar yorumlarıda takip ediyoruz sanırım.
Ben de huzur dileyecek oldum ama işte ne kadar olursa...
Saygılar yine yeniden
Yinsani
dediğiniz gibi yazıların yorumlarında dostlar ustalar nesildaşlar bilumum değerli şahşiyet çok güzel bilgiler bırakıyor.. eksik olmasınlar..nasipleniyorum.. çok faydalı bence..
bir deryayı muhabbet, binlerce ders saati mertebesinde... lakin şu nasıreddin ve keloğlanı biraz daha araştırmalı.. :)) keoğlan gerçek mi yoksa bir hikaye kahramanı ?? bilmiyorum.. çizgi film kahramanıdır belki..
gerçeklik algımız çağ atladı bu devirde ve girdaplara niye gözyaşıyla gömülelim, bir tebessüm bir kanat, iki tebessüm iki kanat.. gökyüzü bizim ve herkese yer var değil mi??
uçun kuşlar doğdum köye diyordu bir şair..
konu konuyu açıyor...
UÇUN KUŞLAR
Uçun kuşlar uçun doğduğum yere;
Şimdi dağlarında mor sünbül vardır.
Ormanlar koynunda bir serin dere,
Dikenler içinde sarı gül vardır.
O çay ağır akar, yorgun mu bilmem?
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem?
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem?
Yüce dağ başında siyah tül vardır.
Orda geçti benim güzel günlerim;
O demleri anıp bugün inlerim.
Destan-ı ömrümü okur dinlerim,
İçimde oralı bir bülbül vardır.
Uçun kuşlar, uçun burda vefa yok;
Öyle akar sular, öyle hava yok;
Feryadıma karşı aks-i seda yok;
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.
Hey Rıza, kederin başından aşkın,
Bitip tükenmiyor elem-i aşkın,
Sende -derya gibi- daima taşkın,
Daima çalkanır bir gönül vardır.
(Serab-ı Ömrüm)
Rıza Tevfik BÖLÜKBAŞI
eksik olmayın...
nice sinerjilere..
Hayata karşı bakış açımızla büyüme şartlarımızın ilgisi tartışılamaz. Bu da bizim seçmediklerimiz, bulduklarımız arasındadır ama sonuçta bedelini iyisiyle kötüsüyle biz öderiz.
Yazınızın başlığı da içeriğin bir sohbet tarzında olduğunu hissettiriyor. Ben de yazınıza o dikkatle yaklaştım.
Siz de sağlıkla kalın.
Saygılarımla.
Yinsani
komedi ve ciddiyet karışımı,, nasıreddin hoca ve keloğlanı başarabildiğimiz kadar aktarmaya çalışmalıyız bence .
daha arpa boyu yol alamadım amma devam..bu tür yazılara..
.başka yol göremiyorum.. insanlar çıldırma delirme sağa sola sarma makamında.. gazete manşetleri tviter ... algılar gerçekler ve en kötüsü de büyük acılar var sinelerde ...
kuşaklar arası eğilimleri kırmadan dökmeden aktarmanın derdi benimki biraz da..
genelde fırça üstüne fırça.. biraz ciddileşsem pata güte gidecek işler.. al başına belayı...altta kalanın canı çıksın..aileden, sosyal çevreye, internnetten ne bileyim en yakın ilişkelere kadar böyle...
nasıldı ama salata mevzusu.. :)) salata benzeri bir yazıydı.. limonsuz ve sirkesiz olmasına özen gösterdim ama..
teşekkür ederim..
sağlık ve huzurla hocam..
eksik olmayın...
Çok canınız sıkılıyorsa evlendirelim sizi.
:))
Bu cümleyi açıklayayım:
Benim erkek kardeşim sürekli böyle içsel sorgular, çevresel kurgular, şikayetler falan hiç susmuyordu bir aralar. Kendisi asker olduğundan işi de oldukça gergindi o sıralar(gerçi olmadığı zaman pek yok gibi). Babam bir üç beş derken ''oğlum çok canın sıkılıyorsa evlendirelim seni'' demişti. O sözden altı ay sonra falan nişanlandı bizimki. Artık tesadüf mü yoksa yine babamın bilgece bir öngörüsü müydü bilmiyorum ama durum böyle gerçekleşti. Sonra iki çocuk,eş, iş derken okumaya zaman bulamıyor ki felsefe yapsın bizim oğlan. Babam arada ''iyi geldi sana evlilik'' derdi ve hepimiz gülmeye başlardık.
Sevgilerimle...
Yinsani
evlilik mi, hayatın en güzel yanlarından benim için.. tek o kaldı hayatın en güzel hediyesi bana.. bazı kuşlar vardır japonya kırmızı penguen değil, aklıma gelmedi.. tek eşlidir, o eş ölmeden veya terketmeden başka eş aramaz.. aramaya da ihtiyaç kalmasın zaten..
bizim nesil ekseri sonuç odaklı değilmiş trendin tadı daha önemliymiş.. düşünüyorum da evet, trendin bıraktığı tüm her şey çok güzel..
bu konu evet, evlendirme dairesi kurmalıyız tez vakitte...lakin kıyl ü kali çok bu işlerin de.. evlendirelim kim bekarsa...
saygılarımla huzur eksik olmasın pencerenizden..
mirim
Allah'tan evlisin. Yani başın daha önceden yanmış. Yoksa başını yakacak :)))
Yinsani
o şiirlerin altına beklerim...
bu arada aile içine kadar mı girdi bu pencereler.. ?
korkarım bu yönüyle internetten.. teknoloji ceo larının röportajlarını okurum takip ederim.. derler ki, facebook mu tiviter ceosu mu, bantlamış kamerayı, mikrofon yönüyle de ses yürüteçlerini- sürücülerini- pasiflemiş... dinlemek lazım onları.. sonuçta kaçış yok amma.
nasıreddin hocanın dediğini gibi, ola da büsbütün yalnız kalmayalım.. küçük kıyamet büyük kıyameti çağırır, bizim nesil sizin kuşaklara hiç benzemiyor..
ve
keşke herkes deniz hanım gibi olsa hem edebi yönden hem de gerçekçi muhabbetler ve yazılar bağlamında..
siteye öneri de bulunmuştum, üyelerin rumuzlarının yanına kuşaklarını belirten renkler koyalım diye otomatik... doğum yıllarına göre...
sağlıcakla ve huzurlu kalınız..
Den(iz)
Samimiyet güzeldir beyler. Anlatmak istediğim yaptığımız bu sohbetin samimiyetinde gülümsemiş zaten.
Sevgilerimle