Kar Topu Kurtuluyor mu?
...Çocuklar yaz tatiline girmişti. Sevdiklerine kavuşmak, dünyanın en tatlı duygularını karşılıklı paylaşmaktı. Beş sevimli çocuk, uçak indiğinde bu hisleri kana kana yaşamaktan çok mutluydu. Yorgun olsalar da kendileri için özel hazırlanmış yemeklerin tadına doyamadılar. Keyifle yediler, içtiler.
Çocuklar, gece, güzel bir uykuyla dinlendiler. Ertesi gün, anneanne, babaanne ve dedelerinin eşliğinde cıvıl cıvıl bir neşeyle kahvaltılarını ettiler. Evlerinin arkasındaki koruya, hoplaya zıplaya saklambaç oynamaya çıktılar.
İlk ebe, Peri seçilmişti. Güzel Peri, görkemli çam ağacına yaslanıp gözlerini kapattı: “Elma dersem çık, armut dersem çıkma. Önüm arkam sobe 1-2-3-4-5…” diye saymaya başladı. Çocuklar, dört bir yana saklanmak için dağılmışlardı. Ortalıkta çıt yoktu.
Peri, usul usul onları aramaya çıktı. Sessizce kuzenlerini yakalayacak ve sobeleyecekti. Ama Batu, telaşla koşarak oyunu bir anda bozdu. Peri’nin yanına bir geliş geldi ki sormayın! Avazı çıktığı kadar bağırıyordu:
“Peri Peri! Çitlembik ağacının altında, içini çekerek ağlayan zavallı bir tavşan ailesi gördüm, koş koş!” diye kendini paralıyordu. Bu çığlıkları duyan Dora, Maya ve Logan Evrim de pek kaygılanmışlardı. Onlar da Peri ve Batu’nun arkasından o tarafa doğru koşmaya başladılar.
Birbirlerine sokulmuş dört tavşanın içli içli ağlaması, Sevimli Beşli’yi çok üzmüştü. Dora tavşana doğru eğilip “neden ağlıyorsun mahzun tavşan?” diye, benekli tavşanın başını okşamaya başlamıştı. Logan Evrim, benekli tavşanla göz göze geldi. Tavşanın gözlerinden akan acıyla yüreğinin burkulduğunu hissetti. “Sen ağlama minik tavşan! Haydi gel, seninle arkadaş olalım. Bak biz saklambaç oynuyoruz. Sen de bize katılmak istemez misin?” diye benekli tavşana, candan yakınlık gösterdi.
Batu, tavşanın patisini sevgiyle tuttu. “İsmini söyler misin bana?” diye, ortamı yumuşattı. Benekli tavşan içini çekti: “Benim adım Mini Cici, yanımda gördüğünüz tavşanların annesiyim ben” dedi.
Maya meraklanmıştı: “İzin verirsen ağlamanın nedenini sorabilir miyim?” diye eğilip tavşanın sırtını okşadı. O sırada Mini Cici’nin yanındaki şirin mi şirin abla tavşan Tini Mini, kendini tutamadı “Babamı kaçırdılar! Babamı kaçırdılar!” diye bir feryattır kopardı.
Kendini tutamayan ortanca kardeş tavşan Ton Ton da yerinde duramıyordu: “Ablam Tini Mini doğru söylüyor. Babamızı kaçırdılar!” diye yineleyip duruyordu.
Bebek tavşan Mini Mini, yaşadıklarından çok etkilenmişti. Kardeşlerinin konuşmasından sonra, annesine daha da sokuldu. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Kesik kesik sözlerle: “Peri, Batu, Dora, Maya, Logan Evrim, ne olur bize yardım edin! Babamı kurtarın!” diye inliyordu.
Sevimli Beşli, anne Mini Cici’ye dönerek eşinin başına gelenleri sordu. Mini Cici: “Eşim Kar Topu’nu kaçırdılar! Nerede olduğunu sormayın, hiç bilmiyorum,” diye kulaklarını dikti, kuyruğunu kıstırdı. Çocuklar afallamış, çok üzülmüşlerdi.
“A! Kim kaçırdı ki!” diye Batu heyecanını gizleyemedi. Mini Cici: “Kara hayalet Duman” deyince Maya merakını yenemedi, sordu: “Nasıl şeymiş bu kara hayalet Duman!” Abla tavşan Tini Mini: “Kötü niyetli, çok sinsi bir yaratık o!” Ortanca kardeş Ton Ton: “Evet, öyle sessiz yaklaşıyor ki kimse sokulduğunu anlamıyor! Çok ama çok tehlikeli!
Bebek tavşan Mini Mini: “Babam bana her gece masal okur. Masalın en heyecanlı yerinde, biz ne olduğunu anlayamadan süzüldü aramıza Duman. Benim çığlığıma annem hemen koştu. O sırada Duman, babamı kaptığı gibi yükseldi. Annem peşinden koştuysa da karanlıkta, birden gözden kayboldu.”
Anne Mini Cici’nin, “kurtarın Kar Topumu diye yalvarmasına Sevimli Beşlinin yüreği dayanır mı hiç? Zaman kaybetmeden ne yapabiliriz, diye düşünmeye koyuldular. Peri: “Hemen bilgisayarımızdan yardım çağrısında bulunalım!” diye bir fikir attı ortaya. Çocuklar bu fikri, hep birlikte benimsedi. Koşar adım korudan aşağıya inmeye başladı. Beklenmedik bir yaz yağmuruyla karşılaşmasınlar mı? Tepeden aşağıya sırılsıklam ıslandıklarına gülüştüler de gülüştüler.
Denizin üzerinde, koruya doğru bir dev gökkuşağının oluşmaya başladığını ilk fark eden Logan oldu. “A, bakın bakın, gökkuşağı oluşuyor!” diye herkesin dikkatini gökyüzüne çekti. Gökyüzünde güneş parlarken aniden boşalan sağanak, gökkuşağını büyütmüştü. Görkemli bir gökkuşağı, unutulmaz bir görünümle doğayı taçlandırıyordu.
Dora, gökkuşağının üzerinde beliren kara bir bulut topağına dikkat çekti. Onu hiç sevmediğini, onun güzelim gökkuşağına hiç yakışmadığını söylüyordu. Peri, Batu, Maya da ona katılmaktan geri kalmadı. Logan, daha da ileriye giderek: “Hiç bu kadar kara ve çirkin bir bulut kümesi görmemiştim. Bana çok itici geliyor” diye buluttan gözlerini ayıramıyordu. Maya: “Bu durum bana ürkütücü geliyor, ya size?” diye yakındı. Batu da “gerçekten çok kasvetli görünüyor, değil mi çocuklar?” diye kaygısını dile getirdi.
Peri, birden çocukları durdurdu: “Bakın, bakın! Bu bulut kapkara bir gölge gibi gökkuşağına doğru sinsice kayıyor. Gittikçe de büyüyor!” dedi. Çocuklar, kara buluta odaklanarak aynı görüşte birleşti. Batu: “Şimdi de kara bulut, gökkuşağının merkezine doğru süzülüyor. Orada ne işi olabilir ki?” diye dikkat çekiyordu.
Dora: “Çocuklar, siz de fark ediyor musunuz bilmem ama kara bulut yavaştan renk değiştiriyor, baksanıza!” diye Sevimli Beşli’nin dikkatini gökkuşağının merkezinde topladı. Maya: “Ama bu nasıl olabilir?” derken şaşkındı. Peri: “Kirli kara renginden sıyrılıp tamamen mora bürünmesi çok tuhaf, değil mi çocuklar?” diye endişeleniyordu.
Bu renk değiştirme işlemi tamamlandıktan sonra, gök kuşağının ortasında kapıyı andıran bir oluşum belirdi. Hızla dönmeye başladı. Gökkuşağında böyle bir değişim bugüne dek izlenmemişti. Ne olduğuna bir anlam veremeyen Sevimli Beşli’nin ağızları açık kalmıştı.
Sevimli Beşli, gökkuşağına dalmaktan aşağıya nasıl vardıklarının farkına bile varamamıştı. Bir de baktılar ki evlerinin önüne gelivermişler. Hepsi birden kendilerini bilgisayar odasına dar attılar. Bilgisayarın başına geçen Peri’yle Batu, zaman kaybetmeden yardım çağrısında bulundu. Dora, Maya ve Logan, Peri ve Batu’nun arkasından bilgisayara doğru iyice sarkmıştı.
Dünya’dan yardım çağrısını ilk alan uzay gemisinin kaptanı Babacan oldu. Babacan’ın yönettiği uzay gemisi, sorumlu olduğu bölgede, evreni korumakla yükümlüydü.
Kaptan Babacan, iyilikseverliği, çalışkanlığı, iş bitiriciliği ve sevecenliğiyle ünlü bir yöneticiydi. Sevimli Beşli’ye cevap vermekte gecikmemişti.
Babacan Kaptan, hemen ekibini harekete geçirmeye karar verdi. Kaybedilecek zaman yoktu. Gerekli tüm hazırlıkların yapılmasını emretti. Yardımseverler ekibi, kaptanları Babacan’ın başkanlığında planlı bir şekilde çalışmalara başladı.
Kaptan Babacan önce planladıklarını, Barış Gezegeni’nin Kral ve Kraliçe’sine danışmayı uygun gördü.
Kral Barış ve Kraliçe Ece, Kaptan Babacan’a, yumurtadan çıkmak üzere olan yavru Kral ve Kraliçe’yi bu iş için görevlendirmek istediğini belirtti. Yanlarına, yine yumurtadan çıkmak üzere olan yardımcılarını atadığını açıkladı.
Kaptan Babacan, uzay gemisinin en yetenekli robotu Becerikli’yi yanına çağırdı. Becerikli kısa zamanda sempatik yürüyüşünün çıkardığı madeni seslerle Kaptan Babacan’ın yanına geldi. Verilecek görevi, pür dikkat dinlemeye başladı. Babacan Kaptan Becerikli’ye dönerek ciddiyetle: “Becerikli, özel görevimiz Dünya,” dedi.
Babacan Kaptan, uyarıcı bir ifadeyle sözlerine devam ediyordu: “Becerikli, Sevgili Kralımız, çok değerli yavrularının yumurtalarını sana emanet etmeyi öngörüyor. Onlara gözün gibi bakmalısın. Güvenliklerinden ve yumurtadan sağlıkla çıkmalarından sen sorumlusun. Ayrıca bu özel görevde, yumurtadan çıkacak Kraliçe ve Kralımıza yardım etmekle yükümlü ekibin yumurtaları da sana emanet. Onların da hiç kayıp vermeden yumurtalarından çıkmalarını, ne pahasına olursa olsun başarmalısın! Sana, Dünya’da hiç kimsenin görüp bulamayacağı bir köşede, kuluçka çadırı hazırlamanı emrediyorum,” diye emirlerini bir bir sıraladı.
Kaptan Babacan, planının sonraki aşamalarını açıklamayı sürdürdü: “Kuluçka çadırının kurulacağı alanı dikdörtgen olarak seçmelisin. Dikdörtgen arazinin sınırlarını, ışıklı manyetik alanla sarıp koruma altına almalısın. Aynı zamanda, üzerine kurulacak üçgen çadırı, görünmez duruma getirmeyi göz ardı etmemelisin. Güvenlik derecesini arttırmak için çadırın önüne ve arkasına, gözcü Kutlu ve Mutlu’yu da koyman gerekir.” dedi.
Bu özel görev için mekik şeklindeki uzay gemisi kalkışa hazırdı. Saniyeler içinde ateşlendi.
…
Ayşe Yarman Öztekin
“KarTopu Kurtuluyor mu” Ağustos 2019 (masaldan bir bölüm)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.