SÖZVERENİM ÖLDÜ ve TUTULMASI GEREKEN SÖZ:
SÖZVERENİM ÖLDÜ ve TUTULMASI GEREKEN SÖZ:
Özveride bulunmayanlar,yada bulunmayanlar asla söz veremezler.Sebat da edemezler.
Günün birinde ;Aşağıdaki (SahilEvlerde) oturuyordum.(İkamet ediyordum)Evimin bahçesinde ektiğim meyvelerin hepsi nerdeyse meyve verme olgunluğuna erişmişti.-gelmişti..İçlerinde bir meyve vardı ki diğer meyvelere göre daha erken, meyve verir dururdu.Bu meyve Malatya Zerdalı sı idi.Herhalde bu tezgelenin TEZ geleni diyordum içimden.Her olgunluğa geldiğİ zamanda heybemi alır ,onu üzmeden nazikçe önce alttan-altan toplardım.Topladığım bu TEZ gelen Zerdalılarımı obama yerleştirip,bahçemin sağında bulunan parklarda oynayan çocuklara dağıtırdım.Yetmez ise tekrar obama yerleştirir diğer parktakı çocuklara dağıtırdım.Daha sonra da konu komşuya dağıtırdım.Göz hakkıdır diye.Bir kısmını da kendim için evimin için heybeme koyardım.Sözverenimin En üst taraflarını da serçe kuşlarına yem(yiyecek-içecek)olsun diye de koparmaz- toplamazdım her seferinde.Adet etmiştim bir kere...belki daha adaletli olurum diye.Komşulara da dağıtmayı her zaman da adet edinmişliğim vardır.Çünkü komşularım benim bahçemden geçerken meyvelerimi görürlerdi.Bir defasında (o yıllarda) senin ne güzel Zerdalı Ağacın var?Hem güzel meyve veriyor, hemde ırı derlerdi.Irı demeleriyle de kalmazdı TEZGELEN Mİ diye de sorarlardı.Bende bobürlenerek TEZVEREN değil, SÖZVEREN derdim.Bunlar benim sözverenim derdim.Nasıl dediklerinde ben onlarla konuşuyorum.Alttan alttan alıyorum,incitmeden onları topluyorum,hiçbir dallarını da kırmıyorum,Ulaşamadığım yada ulaşmak istemediğim en yüksekteki meyveleri de kurda kuşa yesinler diye bırakıyorum.Topladıklarımı önce çocuklara sonra da gördüğün gibi size dağıtıyorum diyordum.Onun için hemde çok veriyor demezler mi?Evet onun için hemde çok veriyor,kurda kuşa,çocuklara,konu-komşuya derdim.Bunun içinde SÖZ VEREN derdim.Diğer meyvelerimin adlarını da sayardım. Günlerden bir gün hastalandım.Isparta’da Arşt.Hast. de 17 gün süreyle yattığım günlerdi.O yıl Herhalde Hastahanede yattığım (Safra kesesi ameliyati)günlerde idi ki eşim bahçede yetişen meyveleri güya daha sonra yeriz-kullanırız diye HEPSİNİ toplamış-stoklamış anlayacağınız. Ne konu komşuya,ne parkta oynayan çocuklara ,nede meyve ağacının başında hiç bir sözverenlerimi bırakmamış.Topladıklarını hepsini eve götürmüş.
Bırazını da dolaba koymuş gerisini bodruma depolamıştı.. Günlerden sonra Hastahaneden çıktıktan işime yeniden gidip-gelmelerden sonra toplanan meyvelerin kimisi yarı çürümüş,kimisi hepsi çürümüş halde bodrumda depoda görmezmiyim? EYVAH! DEDİM fakat iş işten geçmişti artık.Boşu boşuna diz vurmalarım olmazdı zaten.Niye önceden eşime hatırlatmalarda bulunmadım diye kendi kendime iç çektim.Hayiflandım yanı...Boşuna dövündüm,Ama nafile.
Ya sonra ya sonra ne mi oldu? Meyvelerim ertesi yıl bir önceki yıldan daha fazla sarardı soldu,yavaş yavaş verilen meyveler olgunlaşmadan düşer oldu.Sonunda ne oldu biliyor musunuz? En nihayetinde SÖZVERENİM ÖLDÜ. En sonunda da kala kala bir kara İncirim kaldı.Onu da yan komşum perde yapıyor,etrafımı, önümü gölü,manzarayı göremiyorum karşıyı seyredemiyorum diye şikayette bulununca da onu da ben kesip odun yaptım .Ama o odunu bile yakmadım.Yakamadım.Çünkü odunda bana kısmet olmadı.SONUÇ;Siz siz olun, Allah’ın Lütfüyla varolan hiçbir canlıya dokunmayın,.Fakırı doyurun,öksüz ve yetimi Annemden işitmiştim’’Dilsiz Hayvana Vurmayın’’ Babamdan işitmiştim ‘’’’Ağaca kıymayın,sevip-okşayın’’Çevremden işitmiştim Hz.Peygamberimizin gereği komşuluk ilişkileri gözetin.Öğretmenlerimden duymuştum.’’Yerlere Tükürmeyin,Doğayı katletmeyin sonra,’’ Arkadaşlarımdan duymuştum birlik olalım diye,Ulu Önder’imizin sözünü hatırladım birden bire ‘’İlim irfan öğrenin,Çalışın-çabalayın .Müreffeh seviyeye erişin.Ve Öğretmenler Yeni Nesil Sizin Eseriniz olacaktır’’ diye .Nutku okumuştum,Safahatnemeyi okumuştum.Ve bir yerden bir şey daha okumuştum. ’’İLİMSİZ DİN TOPAL,DİNSİZ İLİM KÖRDÜR’’ Diye.Ve bir şey daha okumuştum;Allah(CC)’ın ilk emri olarak Peygamberimize ilettiği oradan da bize vesile kıldığı OKU EMRİNE;Mealden de olsa Kuran-Kerim’i okumuştum acizane.
Velhasil dalgınlığın kurbanı olmayın benim gibi.’’Bir müsibet bin nasihatten yeğdir’’misalı.İnşallah da herhangi bir müsibete de rastgelmeyiz.
Ama böyle giderse de âhlaken ve de Dünya’dan Allah (CC) Sonumuzu hayır eylesin.Buna rağmen gençliğimize güveniyorum. Ve Alıntıladığım Tutulması gerekenler,aklımızda tutulması gerekenlerle pekiştiriyorum.
Eski Türk yazıtlardan birinde şöyle yazar :
Kuzu dizlerinin üzerine çökerek annesini emer ,
Karga yaşlı annesini besler ;
Bunun adı :
" saygılı davranmaktır ."
Horoz şafak vakti öter ,
Yaban kazları
Her bahar kuzeye
Her sonbahar güneye uçar ;
Bunun adı :
’’ söz tutmaktır .’’
Yeşilbaşlı ördek eşini kaybettikten sonra ölene kadar yeni bir eş bulmak istemez .
Bu :
’’ sadakat ’’
Olarak adlandırılır.
Bir geyik iyi bir otlağa rastladığında yaşadığı sürüyü oraya davet eder ve paylaşır ,
Karınca yemek gördüğünde bütün koloniyi oraya çağırır ;
Bunun adı :
’’ adalettir .’’
Eğer bir insan bu erdemlere sahip değilse :
Hayvandan beter bir halde yaşıyordur .!
Bir Türkmen duası da şöyledir :
Tanrım ,
İlk önce :
Dağa taşa ver ,
Ormana ,
Hayvanlara ,
Suya ver .
Ondan sonra :
İnsanlara ,
Kapı komşuya ,
Muhtaç olana ver .
Kalırsa ,
En son bana ver .!
İyilerin ,Çocukların,Sebilerin,Alimlerin,Ülemaların sözlerinden,,7 idi sonradan okuduğum kadarıyla 6 ‘ya düşen Peygamberimizin tüm sünnetlerini ifa edenlerin YÜZÜSUYU HÜRMETİNE,ALLAH (CC)’IN İZNİYLE – İNAYETİYLE GÜZEL GÜNLERE.
Sevgi ve Saygılarımla ;Tüm Dostlara,Arkadaşlara,Akrabalara, SELAMLAR.
Yalçın KARAŞAH 13.01.2020 21.45 BURDUR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.