- 454 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ÖZGÜVEN MESELESİ-2
Şöyle bir etrafımıza kulak kabarttığımızda “Galiba bizim oğlanın özgüveni düşük, ablam ne kadar da özgüveni yüksek bir insan,…” vb cümleler duyarız. Bu sözcük bazen kişisel sınırları da aşıp, gruplara ve hatta uluslara da maledilir.
Özgüven, yaşam içinde önümüze çıkan sorunlarla baş edebilme gücüdür aslında. Bu güç, zorluklar karşısında direnebilmemizi, ayakta kalabilmemizi ve savaşabilmemiz için de özde varolan potansiyelimizi işe koşmamızı sağlar.
Yeterince deneyimi olmayan, deneyimlerin edinilmesinde sürekli engellenen ve veya yanlış yapabilme olasılığı sıklıkla vurgulanan insanların, büyük olasılıkla özgüvenlerinde de sıkıntıları olacaktır. Özgüven gelişimi, deneyimlerle zenginleşen, hataları yapmaktan korkan değil, onlarla yüzleşebilinen yaşam tecrübeleri ile gelişir, güçlenir.
İnsanlara neleri yapamayacaklarını değil, neleri yapabileceklerini göstermek daha yapıcı ve anlamlıdır. Kendilerini güven içinde hisseden, değer verildiğini fark eden bireylerin olumlu yöndeki davranışları gelişirken, özgüvenleri de arta gelmektedir. Değersiz ve sıradan hissedilen ortamlar, insanlarda gerginliğe, karamsarlığa yol açabilmektedir.
Öğrencilerimizde de anlamlı davranışlar, sorumluluk bilinci ve nihayetinde de akademik anlamda kendi seviyelerine uygun bir performans almak istiyorsak, onların ;değerli olduklarını, önemli olduklarını, gerekli olduklarını, hata yapabileceklerini söylemek ilk iş olmalıdır. Onları sürekli kaskatı bir disipline yönelik ve asla yapıcı olmayan bir ”sen dili” ile eleştirmeye devam edersek, özgüven gelişimlerinin önüne de bentler kurmuş oluruz. Bütün yanlışlarına rağmen, gayretleri anlamındaki olumlu telkinler, onları daha bir yüreklendirir, güçlendirir ve özgüvenleri anlamında artı değer katabilir.
Özgüvenin yeşermesi ve gelişmesi gereken ilk zemin aile ortamıdır. Sürekli kollanan, hata yapma şansı bulamayan, hatalarında ağır eleştiriler alan bireyler silik kişilikler olarak gelir önümüze. Eğitimin nihai amacı, kendine yeterli bireyler ortaya koymak ise, anne ve babaların da öncelikli işi, özgüven gelişimini dikkate almaları olmalıdır. Bu konunun sınıf ortamında da ilgili öğretmenlerce duyarlılıkla takibi gerekir. Sınıfla ders işlendiğine göre, sınıftaki sadece üç beş öğrenciyle dersi tamamlamak, diğerlerine katkı sağlayamayacağı gibi, hem adil olunması, hem de katılımcılığın sağlanması anlamında da büyük yitimlere yol açar. Zaten sınıf eğitimi bütüncül olursa, kapsayıcı olursa, o zaman anlam kazanabilir.
Özgüvenin düşük olması gibi, aşırı derecede ve karşılığı olmaksızın yüksek oluşu da sıkıntı vericidir. Özgüvenin karşılığında ilgili konu, olay veya durum ile ilgili deneyimler yoksa, sonuç endişe verici olabilir. Akademik anlamda başarı olarak kabul gören olgunun, bir sonuç değil, süreç olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Aksi halde, akademik olarak sadece sınav sonuçları kıstas alınmış, belli notların altında kalan öğrencilerin başarısız oldukları düşünülebilir. Bu durumda, beklentileri karşılamayan öğrencileri kendi gelişim seyrinde değerlendirip, olumlu yöndeki gayret ve performanslarını motivasyon unsuru olarak kullanmak gerekir. Örneğin, ilk sınavdan “50” puan alan öğrenci, sonrakinden “60” puan aldığında, % 20`lik bir başarı göstermiş demektir. Bunun iyi kullanılması, daha sonraki sınav notlarının da yükselmesi yönünde muhtemel olumlu bir katkı sağlayacaktır.
Özgüvenimiz, bizi daha fazla biz yapar. Her zaman mükemmel olmamız gerekmez. Sorunları çözmede biraz zaman, biraz gayret ve kararlılık yeterlidir. Özgüvenimizi zedeleyebilecek kişi ve durumlar da vardır elbette. Kimsenin mükemmel olmadığını düşünmek, böylesi durumlar için çıkar yol olabilir. Önemli olan, elden gelen gayreti göstermek, asla vazgeçmemektir.
İnsanlar inandırılırsa, aşamayacakları engel, çözemeyecekleri soruN yoktur. Kendimizi olduğu gibi kabul etmeli, yapabileceklerimizi, daha iyi yapabilecek olduklarımızı ve yeterli olmadığımız alanları bilmemiz, sınırlarımızı tanımamız, bizi mutlu edecektir. Her alanda mükemmel olabilmek ne gereklidir, ne de mümkündür. Güzel hissedin,düşünün, güzel yaşayın.
Oğuzhan KÜLTE