9
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1049
Okunma
İnsanı iliklerine kadar donduran bir Ankara kışı… Yerler bir buz pisti misali buzlanmış. Dükkanlara bakına bakına geziyorum. Bir iş ilanı görürümde başvururum diye… Spontane gittiğim bir mülakattan yeni çıktım. İnsan kaynakları diğer müesseselerde olduğu gibi aynı cevabı verdi:
-Biz sizi arayacağız.
Halbuki aramayacak. Onların kriterlerine göre elendim. Kibarca bunu söylüyorlar. Alsalarda “gözünün üstünde kaş var” deyip çıkartacaklar. Çevremdeki bazı insanlar benim tarih mezunu olmamdan hareketle iş beğenmemekle itham ediyorlar. Halbuki asgari ücretli bir iş yahut diğer bir deyişle ücretli kölelik için başvurduğum yerleri bir görseler sözlerinden utanırlar mı bilmiyorum.
Eve geldim; valide hanım somurtkan bir ifadeyle:
-Yemek İstiyorsan git mutfaktan al.
Teşekkür ederek odama geçtim. Çalışma masamın karşısında çerçeveli, asılı duran diplomama saatlerce baktım. Bazıları için kağıt parçasından öteye anlam taşımayan belge için hazırlık ve bir yıl uzatma dahil altı yılımı verdim. Eskilerin tabiriyle şehadetnameme bakarken okul kantininde dostlarımla birlikte kurduğum hayaller gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti. Neler yapacaktım ? İlber Ortaylı ve Halil İnalcık gibi meşhur bir tarihçi olacaktım. Türkiye’nin en nitelikli akademik tarih dergisini çıkartacaktım. Alelade bir müverrih (tarihçi) olmakla yetinmeyecek tarihi romana da el atıp, eserlerim “çok satanlar” listesinin başında yer alacaktı. Masanın en maksimalist ve hayalperest olanı bendim. Hayri benden biraz daha gerçekçiydi. Onun hedefi akademik kadroya kapağı atıp Yakınçağ Avrupa tarihi üzerine yoğunlaşmaktı. Necip için ise herhangi bir okulda dolgun bir maaşla öğretmen olmak yeterdi ve artardı bile… Onun ben ve Hayri gibi entelektüel kaygıları yoktu. Masamızın tek bayan müdavimi olan Zeynep ise kitabın ortasından konuşan tek kişiydi:
-Beyler boşuna hayal kuruyorsunuz. Bizim bölümde bu söylediklerinizi öğrencilerin onda biri bilemedin onda ikisi gerçekleştirebilir. Çoğunuz soluğu bir mağaza reyonunda alacaksınız.
Zeynep hakikaten öngörülüymüş. Masadaki dört kişiden sadece Zeynep öğretmen oldu. Hayri bir mağazada orta reyon görevlisi olarak çalışıyor. Necip ise yevmiyesini çıkarmak için anketörlük yapıyor. Ben ise hala iş arıyorum. İşte hayaller mezarlığı dünyamızdan sıradan insan manzaraları…