- 467 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Anlamak Gerek 62
62
Tarımcı grup da çoban grubun sorunlarını anlama ve anlatma bağlamı içinde çoban gruba göre yavaş olacaktı. Her meslek uğraşısı ve meslek dili o grup ya da sektör kişileri üzerinde öznel bir belirlenme olmakla bedensel uzluğu olan bir yetenekti.
Bu çıkarıma göre diğer grubun dili de öğrenme öğretme kalıpları da diğerlerini anlamakta yavaş olacaktı. Ha keza çobanlar yine aynı öznel tekrarlar ile madenci ilahların diline de balıkçı ilahların diline de dülger ilahlara da saraç ilahlara da dokumacı ilahlara da köşker meslekli olan ilahlara da benzer ya da birbirinden farklı bir yavaşlıkla olacaktılar.
Tarım ilahı, olan bir gruba göre; demir ilahı olan bir grubun dili tunç ilahı olan bir grubun dilinden farklı da olsa birbirine aşina, anlaşılır gelecektir. Maden çıkarma, yer altına girme, madeni ergitme, madene şekil verme gibi ortak deneyimler, süreci anlaşılır yapacaktı.
Her iki grup benzer öğrenme öğretme kalıpları üzerinde ortak benzerliği anlatan dilleri olması ile demir ilahı olan gruba tunç ilahı olan grubun dili; tunç ilahı olan gruba da demir ilahı olan grubun dili daha anlaşılırdır. Kısa değinmelerle ittifakın zorlukları, kolaylıkları olan konuyu geçişeceğim.
Bir ittifak içinde grup meslekleri ve grup gücü olan o grubun iradesi; aynı ittifak içinde bir grubun diğer gruba olan ilah iradesi; yani ilahi iradeydi.
Bir ittifakın içi, birden çok grup temsilcisi olan ilahlardan oluştuğuna göre, grup içinde doğru olarak birçok (politeisti) ilah iradesi vardı. İttifaklar da ilahlar da politeizm de insan da sürecin öngörülemeyen belirmeleriydi. Bu öngörülemezler üretim ilişkisi ile ittifakı üretim hareketi içinde belirdiler.
Çoklu politeisti yapı içinde alınan kararlar grup ilahları üzerinde ittifakın monoteisttik ilahının kararıydı. Monoteisttik yapı grup ilahları üzerindeki üreten ilişkiye dek yetki paylaşımını olduğu gibi ilahlar üzerinde bıraktı. İttifak entegresi ve integrali olan monoteist anlayış grup ilahı üzerindeki irade ve yetki paylaşımını ön gören bir anlayıştı.
Monoteizmde ilahi kurul vardı. İlahi kuru bu yetki paylaşımına göre karar alıyordu. Alınan ortak ve ortalama kararlar baş ilah olan, ittifakın ilahı tarafından duyurusu ve işlem takibi yapılıyordu. Baş ilah üç ayda bir ya da altı ayda bir veya yılda bir münavebeli veya sırayla ya da dönem dönem çarkı felek usulü ile her bir grup içinde baş ilah seçiliyordu.
Baş ilah mono ilahtı. İlahi kuruda çıkan kararların icracısı, işlemcisi rolünü oynayandı. Baş ilah, baş tanrıydı. Baş ilah ittifakın ilahıydı. İttifak tanrısıydı. Yani tek ilah çoğul yapılı ittifakın ve her zaman da çoğul, plural ittifakın tanrısıydı.
Kısacası kolektifi ön ittifaklar içinde çokluk içinde teklik fikri de yeni ve ön görülemeyen bir yaklaşımdı. Mantıken de plural olan ya da politeisti olan çoklu yapı tekilliğe yani monoteizme kaymıştı. Tıpkı ilahi kurulda tarım konusunda tarımcı ilahının söz alması gibi “akış yasasının” kurulda kimin konuşacağını belirlemesi gibi akış sırasını da sürtünme yapan zamanı daraltan direnç olan akış sırası yasası da baş ilah olarak belirliyordu.
Ne kontrollü, hangi sıra ne sıra ne zaman ne kadar neye göre ne düzenle gibi zorunlu akış yasalarına göre ilahi kurulun yönetim akışında da bir sıralama olacaktı. Monoteizm ya da baş ilah kavramı diğer ilahlarının silindiği anlamına hiç değildi. Bu bilgisizliğin (monarşinin) ilanı olurdu.
İlahi kurulda meslek düzenine göre ya da ilahların gördükleri iş düzenine göre süreç tartışılıp olgunlaştırılmakla kararlar baş ilah bünyesinde (uhdesinde) toplanırdı. Baş ilah (monoteisti ilah) bir karar kür sisiydi. Bir kerevit ehliydi. İttifakın bir makam saygınlığıydı.
Kararlar baş ilah onayı ile işlerlik kazanıp onanırdı. Ancak baş ilah bu kararları oluştururken; yardımcı ilahlar dediğimiz üreten grubun meslek iradesini dinlemek zorundaydı. Ve baş ilah dinlediğine göre eksen çevrimi içinde olmakla, bu kararları sentez etmeye, uyumlaşış kılıcı uygunlaşışı olan bir senkron odağıydı.
Kısacası monoteisti baş ilah ittifakın yükümüydü. Yardımcı ilahlar gruplar özelinde kendi grup yükü olan, kendi grubunun meslek bilinci olmakla yardımcı ilahlar o alanın o ilah üzerindeki kendi söz sahipliğiydi.
Baş ilah, ilahlar arası çelişkin düşünce ve talepleri bir arada homojen eden, entegrasyonlar arası kuplajlı yapan, sözü dinlenen bir yetki ve ittifak bilinci otoriteydi. Ama keyfi hiç değildi. Mesleğin ilahları temsil ettiği meslek ve meslek gücü iradesiyle ittifak ilahının yardımcılarıydı.
Köleci yapı El anlayışını; ilk ittifakın envanterleri üzerine inşa etti. El özelleştirmeci türden kendi anlayışını paylaşım, sahiplik, kolektif emek gibi ilahi hassasiyetler üzerine bu hassasiyetlerin zıddı olan durumlarla kurdu.
El kendi tuzaklı amacını ön ittifakın kolektif ve ortaklaştırmada olan ilah anlayışının zıttı durumla inşa etti. Kolektif belirmeler üzerinde kendisini inşa etti. El, ilahi ortaklığı; ortak tanımazlıkla özelleştirdi. El kolektif mülkü kimi kişilere özel mülk yaptı. El üreten grup mesleğini sahiplendi. Yani El totem mesleği olan işlerin, uğraşların, totem mesleklerinin üretim alanı olan mülkün, araç gerecin sahibi olmakla El, mülkü dilediği kişiye verdi.
Köleci El düzeni, monarşin bir yalıtımlı alan içinde belli bir demlenme, mayalanma süreci sonrasında çevreye doğru yayılmaya başladı. Başka ittifakların başka üreten ilişkilerin de sahibi olmaya başladı. El kolektif yapılı üreten ilişki sahipliği iradesi değildi. Mülk sahipliği iradesiydi.
El üreten ilişkiye dek irade sahipliği olmadığı için kişisi mülk sahipliği üzerinde KEYFİ BİR İRADE sahibiydi. KOLEKTİF ve ÜRETEN irade, El ile kişileşmişti. Keyfileşmişti.
Keyfilikle gerçeklikten kopan İRADE (EGEMENLİK); kişi sahipli kişisi duyguya, kişisi merhamete, kişisi acımaya, kişisi celale (kızgınlığa) indirgenmişti. Bu, inşacı bilincin inşacı yapının kendisine yabancı olmaktı. Bu, tarihsel olandan, referans değerlerden sapmaydı.
El manalı bu öğretinin temeli, yani özel mülk sahipliğinin ulul emir olması (emir sahibi kişi olması) dinleri esasını oluşacaktı. Bu esas dinler içinde korunan her türlü saldırıya karşı yalıtılan bir öz olacaktı. Dinler dinsel öğreti içinde geliştiği kadar insan soyutlamasıyla spritüal düşüncelerden de beslenecekti. Platona gelene kadar oluşan spritüaline, Platonla zirve yapacaktı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.