- 471 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Dramatik Eğitimden Dramalı Eğitime
Dramatik Eğitimden Dramalı Eğitime
Yaşam insanda da hayvanda da küçük oyunlarla başlar aslında. Sergilediğimiz oyunlara gülücüklerle karşılık veren bir bebek ile, bir kedinin yavrularıyla oyunlar oynaması bunlara birer örnektir. Anneleriyle oyun halinde gözlemlediğimiz hayvanların davranışlarına biraz dikkat ettiğimizde ise gelecekteki avlanma teknik ve taktiklerinin gizlenmiş olduğunu fark ederiz kolaylıkla.
Ebeveynlerin çocuklarıyla sürdürdükleri bu oyunla öğretme metodu, çocuk okula gönderilene kadar evde sürdürülmekte. Ve ardından gelen okul eğitimi. Bilindiği üzere, okul öncesi ve ilköğretimi kapsayan 5-14 yaş grubu, çocuklarımızın en etkili öğrenme dönemidir.
Öğrencilik yıllarımızdan biliriz ki tümüyle öğretmen merkezli bir eğitim modeli ile eğitildik bizler. Bu modelde bizlerden istenen, öğretmenlerimizin bize aktardıklarını, zamanı geldiğinde hatırlamamızdı.
Tam bu noktada yapılan bir istatistiği paylaşmak istiyorum sizlerle.
İnsanların okuduklarının %10’unu
İşittiklerinin %20’sini
Gördüklerinin %30’unu
Görüp işittiklerinin %50’sini
Söylediklerinin %70’ini
Ve..
Yapıp, söylediklerinin %90’ını
hatırladıkları tespit edilmiştir.
Eğitim sistemimizdeki aksaklıkları giderme adına öğrenci merkezli eğitim sistemi şuan yürütülmekte. Aslında yürütülmeye çalışılmakta. Şöyle ki; hala eski sistemi bırakamayan eğitimcilerimizin sayıları da azımsanmayacak kadar çoktur. Bu noktada öğrenci merkezli eğitim sistemimizin önemli bir parçası olan Drama Yönteminden bahsetmek istiyorum.
Drama yöntemi için yapılabilecek en kapsamlı tanım; öğrencileri provası olmayan bir yaşama hazırlayan, kendi yeteneklerini doğaçlama yoluyla ortaya koymalarına fırsat veren etkili bir öğrenme metodu diyebiliriz. Ergenlik döneminde kazandığımız davranışları yaşama geçirdiğimiz yıllara hazırlıktır. Drama yöntemi, öğrenciye, çevresini ve toplumun bir çok gerçeğini oyun yoluyla öğretiyor olmasını dikkate değer buluyorum açıkçası.
Oyun yoluyla öğrenme çocukların doğasında var olan bir süreç. Çoğu zaman sınıfta kendisini ifade etmekten çekinen ve bir çeşit küskünlüğe gömülen öğrencileri fark ederiz hepimiz. İşte bu yöntemle negatif olan bu durumu ortadan rahatlıkla kaldırabiliriz oysa.
Füsun öğretmen, sınıfında bulunan çok şirin, akıllı, çalışkan ve bir o kadar da sessiz olan öğrencisinden bahsetti bana. içine kapanık, yaşadığı olumsuzluklardan hiçbir şekilde şikayetçi olmayan bu öğrenciye karşı arkadaşlarının, ders içerisinde ve teneffüslerde takındıkları, alaylı, aynı zamanda aşağılamalarda içeren olumsuz davranışları fark eden öğretmenim, dayanamayıp öğrencileri yanına çağırır ve tek tek konuşur. Böyle davranmalarının sebeplerini sorgular. Çocuklardan aldığı cevap
“ öğretmenim onun üç tane babası var” olur.
Öğrencinin velisini okula çağırıp görüştüğünde, özel durumlarından dolayı evlenip ayrılmalarının yaşandığını Esra’nın babasının ülke dışında olmasından dolayı çok üzüldüğünü öğrenir.
Öğrencisini kırmadan yardım etmekte kararlı olan Füsun öğretmen ertesi gün sınıf içerisinde bir drama dersi vermeyi planlar. Dersin konusu da “alay ve dalga geçmek” olarak belirleyip, oyuncuları ise sınıfın en gözde ve aynı zamanda dalga geçmeyi seven öğrencisinde karar kılmış. Diğer bir oyuncu ise şirin, çalışkan kızımızı seçmiş ama rolleri değiştirerek. Belli bir çalışma sürecinden sonra sergilenen oyunda müthiş bir şey olmuş. O, sessiz, içine kapanık kızımız gitmiş onun yerine kendinden emin, kendini savunmasını bilen bir kız gelmişti. Bütün kinini oyunda kusarak sergiliyordu Esra.
Bu dersten sonra dalga geçmeyi seven öğrenciler, bu durumun ne kadar kötü olduğunu görüp hissetmişlerdi. En önemlisi ise sessiz kızımız, sanki içindekilerin hepsini atmış, rahatlamış gözükmesiydi. Gözleri parlamaktaydı artık. Güçlü hissediyordu kendini. Ertesi günlerde bu kızımızı izleyen Füsun öğretmen, artık bir ağacın altında, yalnız bir çocuk değil, arkadaşlarıyla oyun oynayan birini seyrettiğinde, ne kadar doğru bir ders yapıldığını anlayarak gülümsüyordu.
Umarım gerçekte yaşanmış olan bu örnek, drama dersini anlamamıza bir katkı sağlanmıştır.
Bu sürecin öğrencilere kazandırdığı bir başka olumlu davranış ise grup çalışmalarıdır. Bu vesile ile öğrenci, konuya hiç olmadığı kadar dâhil olur. Kendisini olayın bir parçası olarak görmesiyle derslere olan ilgisi artar. Grup çalışması içerisinde görev alan utangaç öğrencilerimiz bir başkasının rolüne girerek “öyleymiş” gibi davrandığından kendini çok güzel ifade eder ve aynı zamanda mutlu hisseder kendini Esra kızımız gibi.
Buradaki amaç, öğrencilerimizin yaratıcılıklarını geliştirmek, kendilerini rahatlıkla ifade edebilmelerini sağlamaktır. Böylelikle arkadaşlarıyla, çevresiyle rahatlıkla iletişim kurabilen, mutlu bir insan olmasına da katkıda bulunmuş olunacaktır.
Drama yönteminde tüm bunların yanı sıra asıl önemli olan öğretmenlerimizin bu yöntemi sunma ile ilgili becerileridir. Bu yöntemi uygulayan bir çok öğretmenimiz, sınıftaki gürültüden ve disiplinsizlikten şikayet edip, drama yönteminden uzaklaşmaktadırlar. Öğretmenlerimizin bu yöntemi etkili biçimde kullanabilmeleri için belirli eğitimler ve seminerler almaları sağlanmalıdır.
Çocuklarımızın yaradılışına son derece uygun olan bu yöntemi ileri gitmiş çoğu ülkelerde ayrı bir ders olarak okutulmaktadır. Darısı bizim başımıza. Öğrencilerimizi provası mümkün olmayan yaşama hazırlamak hepimizin görevidir.
Vildan Poyraz Coşkun
02.01.2012
YORUMLAR
Bir drama eğitmeni olarak mutlulukla okudum yazınızı! Teşekkür ederim! Bu mecrada paylaşmanız mutluluk verici. Ülkemizin ne kadar ihtiyacı var, insanımıza bu metotla dokunmak geleceğimiz için ne denli önemli anlatmaya sayfalar yetmez.. ehemmiyetinin anlaşılmasını tüm yüreğimle diliyorum. Sevgiler, saygılar efendim.
Yazınızı büyük bir ilgiyle okudum. Küçük bir dokunuşun bir hayatı degistirebilmesi ne güzeldir.
Sağlam ve bilinçli toplumların oluşması için aynı oranda kendini yetiştirmiş bireylerin varlığı şart. Umuyorum bu ve buna benzer eğitim programları çoğalır..bireyleri hem hayata hem de hayatin içinde temas ettiği diğer canlılara nasıl davranması gerektiğini hatırlatır.
Saygılar ve selamlar