K U Ş Ç U
Nerede bir güvercin öbeği görsem, aklıma kuşçu Altan gelir. Evimiz bir gecekondu mahallesindeydi. Mahallemizde emekli subay ve astsubayın geniş araziler aldığı bir yerdi. Bu iki arazinin ortasında küçük tepede bir gecekondu kuruldu. Çevresini yani bahçesini bir çeperle çevirdiler. Birde Küçük kulübe yaptılar. Bu ev çocukluğumda en ilgilendiğim yer oldu.
Bu evin sahibi kuşları ile evden hiç ayrılmayan adı kuşçu Altan diye anılan bir adamdı. Bizlerin babaları işe giderken kuşçu Altan ise gitmezdi. Bütün gün evde ve bahçede idi. Bizlerin annesi çalışmazken, Altan’ın eşi çalışırdı. Bizim öğretmenlerimiz gibi giyinip, kuşanıp işe giderdi. Mahallede bir çok kişi kadını öğretmen sanırdık. Kimse ne iş yaptığını bilmezdi. Kimse ile konuşmadığı gibi kimseyle komşulukta yapmazlardı. Güzel alımlı bir kadındı, bir bakan bir daha bakardı.
Evin bir de ben yaşta bir kızı vardı. O zamanlar 10 - 11 yaşlarında idik. Kızın adı Filiz’di. Filiz bizimle aynı sınıfta idi. Annesi gibi güzel, zengin kızları gibi parmakla gösterilen biri idi. Yokuştan aşağıya bizim evin önüne indiğinde yanına takılır, okula birlikte giderdik. Önceleri çok çekindi. Fakat daha sonra alıştı. Korktuğu tek kişi babası idi. Sık sık dönüp, babasının kendisini gözleyip, gözlemediğinden emin olmak için evlerine doğru bakardı. Oldukça da ketumdu. Anlaşılan annesi, babası tembihliyordu.
Kuşçu Aziz’in bahçesi sürekli güvercinleri uçuşuyor. Biz çocukların ilgisini çekiyordu. Bahçe de müthiş yeşillenmişti. Ama ne ekildiğini bilemezdik. Çocuklar meraklı olur. Ama kuşçu Aziz bizi yanaştırmazdı. Kuşları rahatsız ediyorsunuz der, bize bağırır çağırırdı. İnce uzun sürekli kirli bir sakalı ile gizemli bir adamdı.
Bazen de biz çocukları taşa tutardı.
Kuşçu Aziz’in evinin en ilgi çeken yanı, sürekli lüks arabalar gelirdi. O zamanlar pek araba çeşidi olmadığından bize öyle gelirdi. Sanırım bu evi en çok ben gözetlerdim. Bunun sebebi de Filiz’di. Filiz çocukluk aşkım olmuştu. Ama ailece gizemli birileri olduklarından ona fazla yaklaşamıyordum. Bazen Filiz’e evlerine kadar eşlik etmek isterdim. İzin vermezdi, babasının çok kızacağını söyleyip, beni vazgeçirdi. Kız arkadaşlarına da izin vermezdi. Babasının garipliğini cezaevinde çıktığını ağzından kaçırdı. Yüzü kızardı, bir pişmanlık yayıldı. Ne bakkal, ne manav ne de pazar yaparlardı. Bütün ihtiyaçları evin kadını Aylin Hanım getirir ya da eve pahalı arabayla gelenler getiriyordu. Bu arabalar çok merak konusu oldu. Özellikle araba sevdalı çocuklar bu arabanın peşine takılır. Arabayı karşılayan kuşçu Aziz görünce dağılırdık.
Bu arabaların sahipleri kuş meraklısı idi ve eve kuş almaya geliyordu. Görüntü ve söylenti buydu. Bir gün Filiz’i görürüm diye gizlice eve yanaştım. Kuşçu Aziz’e yakalanırsam, Filiz’den ödev alacağım diye bir bahane uyduracaktım. Aziz dışarı çıktı. Çok sinirli idi. Korktum bir köşeye sindim. Mahpushane gibi dar bir alanda sinirli sinirli volta atıyordu. Demek Filiz’in dediği doğru idi. Kuşçu Aziz bir eski mahkumdu. Elinde de bir tembih parmaklarında oynatıyordu. Birden çok garip bir şey oldu. Donup kaldım. Aziz bir kuşun kafasını bedeninden ayırdı. Bu davranışa bir anlam veremedim. Kuşları çok sevdiğini sanıyordum. Acaba hasta kuşu, diğer kuşlara hastalık bulaşmasın diye mi? Böyle öldürdü. Diğer kuşlar uçuştular. Ne güzel uçuşuyorlar, içlerinde takla atanlar vardı. Onları yakından sevip, yemlemeyi çok isterdim. Yem dedim de aklıma geldi. Karşı da bir kadın bir tabak kuş yemini ve küçük çocuğu ile gelmiş. Kuşçu Aziz kadını kovduğu gibi ertesi gün de bir köpek getirmişti. Artık köpekten fazla yanaşamayacağız.
Bir gün yine lüks bir araba geldi. Ama o yokuşu çıkmadı. Adam arabayı çocuklar çizmesin diye içine Filiz’i oturdu. Bende hemen Filiz’in yanına gittim. Filiz ile arabada oturduk. Ona babasının kuşun kafasını kopardığını anlayacaktım. Ama o güzel ortamı bozmak istemedim. Sonra uzaktan araba sahibini görünce kaçarcasına oradan ayrıldım. Bir şey dikkatimi çekti. Belirgin bir şekilde, gelenler beraberinde kuş götürmüyordu.
Gelenlerin arasında sosyetik kadınlarda vardı. Birde gelenlerin kalma süreleri bir saati geçmiyordu. Gelenler haberli gibi köpeğe bir şeyler atıyorlar, köpek fazla onlara ürküyordu. Oysa bize havladığı gibi bizi kovaladığı da oluyordu. Kuşçu Aziz köpeğe karşı da çok zalimdi. Köpeğin tek varlık nedeni eve bizleri yaklaştırmak ve gelen gideni takip etmekti.
Mahalle bu Kuşçu Aziz’i oldukça garip biri olarak görüyor. Kendilerine bir zararı olmadığı için de ilgilenmiyorlardı. Mahallenin altında yine kuş meraklısı Kuşçu Mustafa vardı. Bunun kuşlarını, Kuşçu Aziz’in kuşları çekmiş. Artık nasıl oluyorsa eve kimseyi yanaştırmayan Aziz, Mustafa ile ahbap oldu. Belki de bir hesabı vardı. Oysa karısını kıskanacağını düşündüm. Beraber kuş uçuşuyorlar, bol bol sigara çay içiyorlar.
Bir sabah kalkıp okula hazırlanıyordum. Mahallede beş altı tane polis arabası... İşe gidenler, eşini yolcu eden kadınlar, namaza giden ihtiyarlar millet sokağa dökülmüş. Meraklı bakışlarla bir şey anlamaya çalışıyorlar. Kuşçu Aziz’in elinde kelepçe bindirdiler arabaya çuvallar, kolileri evden arabaya taşıyordu. Aylin teyze ağlıyordu. Bu arada olay yerine muhtar da geldi. Polisler bu tür adamlara karşı uyanık olun. Bahçede kenevir yetiştirip, evinde esrar üreten, bu adamları mahallemizde barındırmayın demiş. Oysa muhtar mahalleliye Aziz Bey eski bir mahkûm olarak, yanlışlıkla erken tahliye olmuş diye anlattı.
O günden sonra ev mühürlendi. Bahçedeki kenevir yakıldı. Köpek bir süre evi terk etmedi. Kimse yiyecek vermeyince mahallenin köpeklerine karıştı. Kuşları, Kuşçu Mustafa kendi kuşlarına kattı. Ev harabeye döndü. Evin içine girdim. Mekruh bir ev olmuştu. Evin ortasında derin bir kuyu vardı. Uzun süre evin etrafında dört döndüm. Belki Filiz, Annesi ile gelir diye düşündüm. Ama gelmediler. Aradan iki üç yıl geçti. Evi başkası aldı. Yeni bir ev yapıldı. Filiz’in tekrar gelmesini öyle çok istedim ki, ama yaşamda hiç bir şey istediğimiz gibi gitmiyor. Onlara ilişkin anlatılan her şeye kulak kapatıp, bir ipucu yakalamak istedim. Ve hala Filiz’i unutamadım. Ne zaman bir güvercin öbeği görsem. Aklıma Filiz gelir...
YORUMLAR
Benim çevremde de çok vardı geçmişte kuşlar ile zaman geçirmeyi seven insanlar... İyidir kuşlar, hem de öyle insanların yakıştırdığı ''Kuş beyinli'' yakıştırması gibi aptal varlıklar değildirler... Anlatılan Kuşçu vatandaş da ilginç bir tip, geçmişten bir dolu yaşanmışlık yazının içinde... Kutlarım...