SARI TIRTIL
SARI TIRTIL
Minik Tırtıl yeni doğmuştu. Ama çok sevimliydi. Hemen bahçede gezintiye çıktı. Etrafı dolaşırken bahçenin çok kalabalık olduğunu düşündü. Kendisine daha sakin bir yer bulmak istiyordu. Çitlerin altından geçerek yan bahçeye gitti. Her geçtiği yerde gördüğü en güzel yapraklardan bir parça koparıp yiyordu. Hiç memnun olmuyor,hep daha iyisini arıyordu.
Biraz ileride bir ses duyunca merak ederek sesin geldiği yöne doğru gitti. O da ne ,bir karınca kolonisi buldukları yiyecekleri yuvalarına taşıyorlardı.
---- Rap rap rap ,düzene gir. Haydi 1,-2-3 karınca karınca ,taşırıxz yiyeceklerimizi yuvaya yuvaya …… Çalışkanız ,tembellik bilmeyiz. Kendimiz çalışır kendimiz yeriz……..
İlk defa böyle bir şey gören tırtıl karıncaların arkasına takıldı. Onlarla birlikte yürüyerek , karınca yuvasına kadar geldi. Karıncalar sırasıyla yuvaya giriyordu.Tırtılda arkalarından gitmek istedi. Ama aşağıya doğru uzanan daracık tünelleri görünce korktu ve geriye döndü.
Tekrar dolaşmaya başladı. Başının üzerinden hızla bir karaltının geçtiğini görünce hemen yaprakların altına saklandı. O sırada çevrede buluna n bazı tırtılların ve böceklerin kuşlar tarafından yakalandığını gördü. Hayatının ilk tehlikesini atlatmıştı. Saatlerce oradan çıkmadı.Sonra yeni duyduğu sesleri anlamak için yaprakları hafifçe araladı.Gördüğü manzara karşısında şaşırıp kaldı.
---Ne muhteşemler….
Sarı tırtılın sesini duymuştu kelebekler. O tarafa doğru döndüler.
---- Kim var orada.Bize kelebek derler siz kimsiniz ? Kim konuştu ?
Sarı tırtıl yaprakların arasından yavaşça kafasını çıkardı.
----Ben konuştum.Çok harikasınız . Sizin gibi olmak isterdim.Şu ana kadar gördüğüm en güzel canlılar sizlersiniz.
-- Teşekkür ederiz. Bize kelebek derler.Biz çok mutlu canlılarız. Peki sen neden sarışın ? Hiç sarı bir tırtıl görmemiştik doğrusu.
--- Hiç bilmiyorum. Doğduğum zamandan beri böyleyim.
Biraz sonra bir çok Kelebek oraya doğru gelmeye başlamıştı. Kelebekler kendi aralarında konuşuyor.Yakında yapılacak balodan bahsediyordu. Bir an Kelebeklerin gözü sarı tırtıla takıldı.
--- Şuna da bakın.Bu nasıl bir tırtıl.Hayatımda hiç sarı tırtıl görmedim. Doğrusu sarı tırtıl olacağını bile aklıma alamazdım.
Diğer bir kelebek söze karışır…
--Bence bu tırtıl boya kazanına düşmüş.
Hep birden gülüşürler.
--Çok komik
--Evet ,çok komik
--Sarı bir tırtıl,hala gülesim geliyor.
--Hadi bir boya getirin,boyayalım şunu,yazık.
Bir başka Kelebek bir kazan su getirir.
--Belki sularsak rengi değişir.
Der ve bir kazan suyu sarı tırtılın kafasından aşağı boşaltır.sarı tırtıl çok üzgündür.Olanlara bir anlam verememiş, bu sevimli kelebeklerin böyle olmalarına şaşırmıştır. Hızla oradan uzaklaşmaya çalışır. Kelebekler bir müddet peşinden gelirler.
Sarı tırtıl bir çukura düşer.Canı çok yanmıştır. Ama en azından peşindeki alaycı kelebeklerden kurtulmuştur.Kendini çok yorgun hisseder ve uykuya dalar.
Uykuda iken etrafına koza örmeye başlar.Tamamen koza ile kaplanır. 3 gün sonra ormanda oldukça yoğun bir koşturmaca başlamıştır. Ertesi sabah balo yapılacak olduğundan kimse hata yapmak istemiyor.En iyisini yapmaya çalışıyordu. Kimse tırtılın kozasını fark etmemişti. Balo Ulu çınarda yapılacaktı. Çınar’ın her tarafı süslenmiş,kurumuş yapraklar temizlenmişti.
Sarı Tırtıl’ın kozası Çınar’ın alt tarafında küçük bir delikte olduğundan hiç dikkat çekmemişti.
Ertesi gün trompetler çalıyor. Davullar vuruyor.Cırcır böcekleri en güzel ötüşleriyle Ormanı şenlendiriyordu. Bütün kelebekler tek tek baloya gelmeye başlamıştı. Nihayet Kelebekler prensesi Alkanat baloya geldi. Eğlence tüm hızıyla devam ederken bağrışmalar duyulmaya başladı. Birden bire içeriye giren Bozkanat ve adamları nöbetçileri saf dışı ettiler. Yanlarında kral olan Yıldızkanat vardı. Yıldızkanat’ın elleri bağlıydı. Bozkanat bağırdı.
-- Prensesi ve arkadaşlarını ,Kral’ın sadık adamlarını yakalayarak zindana atın.
Bozkanat hem Kelebeklerden hem de uçan karıncalardan destek almıştı. Nöbetçiler ve Kral’ın sadık adamlarının sayısı Bozkanat ve adamlarını engelleyecek güce sahip değildi. Teker teker herkesi yakalayıp zindana götürüyorlardı. Prenses Alkanat ve muhafızları çınar ağacının dibine doğru çekilmiş,kendilerini korumaya çalışıyorlardı.
Prenses ; size asla teslim olmayacağız. Kelebekler ülkesini ele geçiremeyeceksiniz.Diyordu.
--Bozkanat acı acı güldü. Kahkahalar atarak. Etraflarını çeviriniz. Size yardım edecek kimse kalmadı.Hepsini yakaladık.Şu balodaki korkaklara hiç güvenme,onlar kim güçlüyse dalkavukluk yapar,alkış yaparlar.
Prenses Alkanat ; yinede teslim olmayacağız.Sonuna kadar savaşacağız .Dedi.
O sırada Çınar ağacının kabuğunda oynama oldu. Derin bir esneme sesi ,hatta kükreme benzeri bir ses duyuldu. Oynayan ağaç kabukları aralanınca içinden bir kelebek çıktı. Altın gümüş karışımı bir renkte olan bu kelebek bizim sarı Tırtıldan başkası değildi. İyice gerindikten sonra etrafına baktı. Alkanat’ı görünce içinden ( ne kadar güzel bir Kelebek diye geçirdi.)
Kelebek haline gelen sarı Tırtıl altın sarısı gümüş işlemeli ,göz kamaştırıcı parlaklığında kocaman şeffaf kanatlarıyla ortaya çıktı. O anda Prensesin yanında bulunan dadısı bağırdı.
Dadı: İşte bu bizim kurtuluşumuz Prensesim. Artık Bozkanat’ı yenebiliriz. Bu kelebek sadece 50 yılda bir doğan ‘’ ALTINKANAT!’’ Adalet Kelebeği…
Sarı tırtıl şaşırmış .Bir kendisine ,bir söylenenlere,birde ellerinde silahlarıyla duran Bozkanat ve adamlarına bakıyordu.
Bozkanat’ın yanında duran bu 3 kelebeği tanımıştı.Bunlar kendisiyle alay eden kelebeklerdi. Sonra Prensese döndü. Prenses çok güzel bir kelebekti.
Bozkanat yanındakilere seslendi.
--Saldırın, Prensesi de bu kelebeği de yok edin.
Dadı ; Alkanat’a seslendi
---Kanatlarını çırp,dans et.haydi hızlı ol.
Altınkanat ne yapacağını bilmiyordu. Sadece denileni yaptı. Dans etmeye ve kanatlarını çırpmaya başladı. Her kanat çırpışında ,her dans edişinde ortalıkta bir sürü Altınkanat oluşmaya başladı. Hepsi zırhlı ve silahlıydı. Bozkanat ve adamlarıyla savaşmaya başladılar.
Altınkanat sürekli dans etmeye devam ediyordu. Dans ettikçe bütün salon altın parıltılarıyla kaplanıyordu. Herkesin gözü kamaşıyor.Düşmanları ne yapacağını şaşırıyordu. Oysa Prenses ve adamları hiç etkilenmiyordu. En sonunda Bozkanat yenildi.Tüm arkadaşları yakalandı. Kral ve adamları hapisten çıkarıldı..
Prenses Alkanat ve Altınkanat muhteşem bir balo ile evlendiler.Baloya çevredeki tüm canlılar çağrıldı. 40 gün 40 gece süren balo sonunda tüm kelebekler çok mutlu oldu. Ülkede büyük bir sevinç vardı. Kral yönetimi Prenses Alkanat ve Altınkanat’a bırakarak büyük bir seyahate çıktı. Kelebekler ülkesinde yaşam çok harika sürmeye başladı.
İşte o günden beri tüm Kelebekler çok mutlu oldu. Kelebekler ülkesinde bir daha böyle olaylar olmasın diye bazı kelebekler kendi hayatlarını feda ettiler.Kelebek krallığı yaşamına devam etsin diye.Bir kısım Kelebek sadece bir gün yaşar ve hayatlarına Kelebekler Ülkesi adına son verirler.
Gökyüzüne dikkatli bakarsak her baharın başlangıcında Kelebeklerin dans ettiğini Prense Alkanat ve Altınkanat’ın kanat çırpmalarını görebiliriz.
Kimbilir belki Altınkanat doğduğunda Dünyada iyilik daha çok artar.İnsanlar ders alır.Tıpkı Kelebekler gibi mutlu yaşamayı başarabilirler.
KELEBEKLER GİBİ MUTLU OLALIM.MUTLULUKLA YAŞAYALIM…….
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.