- 371 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Oyun
Ana sınıfı… Çocuklar oyun odasında türlü oyuncaklarla oynuyorlardı. Öğretmen önde arkasında iki çocuk pencere önündeki masaya yürüyüp oturdular. Öğretmen masadaki kutuyu açıp bir parça oyun hamuruyla bir parça kil hamuru çocuklara verdi. Çocuklar zevkle hamurları avuçlarında yuvarladılar. Kıvırcık saçlı olanı oyun hamurundan bir insan yapıp ayağa dikti. Diğeri de kil hamuruyla insan yaptı. Karşısına koydu. Zil çaldı. Çocuklar heyecanla masadan kalktılar. Sınıfta koşturmaca… Masaya çarpıldı. Oyun hamurundan yapılmış insanın kolu yerinden çıkıp masaya düştü. Sınıf boşaldı. Kil insan pis pis sırıtıyordu. İkindi güneşi pencereden süzülüp hamurlara düşmüştü. Oyun hamuru gevşerken kil hamur kuruyup sertleşiyordu. Oyun hamurunun diğer kolu da düştü. Peşi sıra başı… Kil hamuru iyice katılaşmıştı. Alaycı bir tavırla kopmuş parçaları süzdü. Kopuk baş dertli “Neyim ben, neyiiim,” diye sitem ederken bacakları iki büklüm oldu. Gövde başın üzerine devrildi. “Allahııım!” Kapı açıldı. İçeriye müstahdem girdi. Dağınık oyuncakları toplaya toplaya masaya geldi. Küçük sandalyeyi çekip oturdu. Parça parça olmuş oyun hamurunu bir araya getirip kollarını bacaklarını hareket ettirdi. Başını sağa sola çevirirken konuşturdu. Kil hamur heybetiyle dikiliyordu. Müstahdem oyun hamurunu bırakıp kil hamuru aldı. Kollarını tuttu, hafif bir kuvvetle hareket ettirince kırıldılar. Kil hamur dehşete kapıldı. Müstahdem kolları takmaya çabaladı. Bacaklar ek yerlerinin biraz altından kopup masaya düştüler. Müstahdem oyun hamurunu avucunda yuvarlayıp kutuya koydu. Kil hamuru avcuna alıp masadan kalktı. Kapıya doğru yürüdü. Sıkılmış yumruk… Kapının yanındaki çöp kovasının pedalına bastı. Açılan kapak… Kovaya düşen kil parçaları…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.