Türküler
“insanların türküleri kendilerinden güzel, kendilerinden umutlu,
kendilerinden kederli, daha uzun ömürlü kendilerinden.
Sevdim insanlardan çok türkülerini.
insansız yaşayabildim.
Türküsüz hiçbir zaman.
Hiçbir zaman beni aldatmadı türküler de.
Türküleri anladım hangi dilde söylenirse söylensin.
Bu dünyada yiyip içtiklerimin, gezip tozduklarımın, görüp işittiklerimin, dokunduklarımın, anladıklarımın hiçbiri,
hiçbiri,
beni bahtiyar etmedi türküler kadar..”
İşte böyle anlatır Anadolu’nun bağrından kopup gelen türkülerimizi Nazım Hikmet Ran .
İnsanlardan çok türkülerini sevdim der .Saf , temiz ,olduğu gibi olan türkülerini.
Yaşanmışlıklar vardır o türkülerde , bir kadının duyulmayan sesi vardır.
Belki bir adamın çaresizliği, bir bebeğin aglamaklı bakışı..
Belki bir yangın ,belki bir ölüm belki de doğum ...
Türkülerimiz :
İçimiz ,
Derdimiz , sevincimiz
Üzüntümüz ,kederimiz.
Bayramımız , düğünümüz.
Doğusuyla , Batısıyla
Kuzeyiyle,Güneyiyle
Ortak dilimiz :
Türkülerimiz .
Edirneden Ardahan ’ a
Anamızın , bacımızın
Askerimizin, şehidimizin
hepsinin sesi ,nefesi
Ortak dilimiz :
Türkülerimiz.
ÇİLER DURSUN ÖZTÜRK
YORUMLAR
Türkülerimiz ortak değerlerimizden, evet. Beni, seni, onu ve diğerlerini BİZ yapan. “... o türkülerde , bir kadının duyulmayan sesi vardır.” demişsiniz ya hani, kendinden başkasına değer vermeyen, sadece kadına değil, genel olarak insana/insanlığa saygı duymayan insancıkların çoğaldığı günümüzde türküseverler de alabildiğine azaldı ne yazık ki. İnsanlık ve türkü sevdalıları.. İkisi arasında, ters orantı var yani.
Saygı ile...