- 483 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KOMŞUMUN KEDİSİ
Akşam olmuş eve gitme zamanım gelmişti. İnsan yaşadıkça işler olacaktı ve bu işler yapılacaktı. Günlük işlerim bitmişti, çalışma ofisimden dışarı çıktım, dışarıda şiddetli yağmur yağıyordu. Şemsiye olmadan arabaya gitmenin zor olduğunu anladım. Geri döndüm portmantoda asılı şemsiyemi aldım, arabaya geçtim. Kontak anahtarını yuvasına yerleştirdim, startup düğmesine bastım, arabanın motoru çalışmaya başladı. Arabanın hareket etmesi için hazır hale gelme zamanını beklerken, günün muhasebesini yaptım. Gün içinde iş yerimde yaşadıklarımı bir filtre gibi zihnimden geçirdim, şükrettim. Bugün de sağlıklı bir şekilde iş yaşamım devam etmişti. Yolumun üzerinde bulunan fırına ve markete uğradım, günlük ihtiyaçlarımı aldım, direksiyonu eve doğru yönlendirdim.
Yağmur hızını kesmişti ama ara sıra kar taneleri atmaya başlamıştı. Kar taneleri cılızdı, yağmur mu, kar mı olduğu tam anlaşılmıyordu. Kar tanelerinin, arabanın camına düştüğünde çıkardığı sesler, yağmur tanelerinin çıkardığı seslere göre daha bir tiz oluyordu. Kar taneleri beni geçmişime götürdü, hüzünlendim önceki yaşadıklarıma, dışarıda sahipsiz hayvanlara, köprü altında kalanlara. Duamı ettim “Allah’ım yaşamları zor olan canlılara yardım et, insanlara merhamet ver.” Diye.
Dışarı da yaşamlarını sürdürmek zorunda kalan hayvanların aç karınlarını doyurmak, su ihtiyaçlarını karşılamak için evimizin bahçesine iki kap bırakıyoruz. Özellikle kış günlerinde, kabın birine su, diğerine yiyecek koyuyoruz. Bu ailece bizi huzura kavuşturuyor.
Karanlık iyice bastırmıştı, akşam yemeğinden sonra oturma odasına geçtim. Oturma odasının penceresin yöneldim, hava durumunu merak ediyordum, acaba yağmur kara dönüştü mü diye. Pencerenin kapısını açtım dışarıya baktım. Yoğun kar yağışı başlamıştı. Kar taneleri, birbirine dokunmadan nazlı nazlı dans eder gibi yeryüzüne iniyordu. Kar tanelerinin dans edişini seyretmeye doyamadım. Soğuk, içerinin sıcak havasını esir almak için adeta hücum ediyordu. İçerisi daha çok soğumasın diye pencerenin kapısını kapattım, soğuk havanın içeriye girme mücadelesine son verdim. Bu beni üzmüştü ama yapacak bir şey yoktu çünkü soğuktan kurtulmam gerekiyordu. Ertesi gün hafta sonu tatiliydi ve her gün kalktığım saatten biraz daha geç kalkacaktım, biraz daha dinlenmek, uyumak istiyordum.
Gün ışımaya başlamıştı, her ne kadar geç uyanacağım diye uykuya daldıysam da, alışkanlıktan olacak ki yine erken uyandım. İçerisi aydınlıktı, perdeyi açtım dışarı baktım, her taraf beyaza bürünmüştü. Beyazlık, içeriye aydınlık olarak yansıyordu. Erken uyandığım için her zaman ki gibi rutin işlerimi yapmak için mutfağa indim. Çaydanlığa suyu koydum, ocağı ateşledim, masanın üzerini düzenlemeye başladım. Gözüm verandaya kaydı. Veranda da alaca yün yumağı kıvrılmış, mutfak kapısının önünde yatıyordu. Mutfakta çıkardığım seslerden etkilenmiş olacak ki uyanmıştı. Kendisini fark edeyim diye kuyruğunu sağa sola sallamaya başlamıştı. Bu onun her zaman yaptığı rutin hareketti. Sabah kendime hazırladığım yiyeceklerden ona da verirdim, o da ağzına layık olanları yer, yemediklerini arkadaşları diğer kediler gelir, yerdi. Dışarıda hala kar yağıyordu. Yiyecek hazırlama faslı biraz uzun sürdü, komşumun kedisi evhamlanmıştı, kendisine yiyecek vermeyeceğimi düşünerek, yattığı yerden kalktı, camın önünde bir sağa bir sola gidip gelmeye başladı. Ben onu fark etmiştim ama o benim onu fark etmediğimi zannediyordu. Kendisine doğru bakmadığımı görünce mutfağın camına patileriyle vurmaya aynı zamanda da miyavlamaya başladı. Ben onu görmezlikten gelmeye devam ettim, kendini bana fark ettirmek için değişik hareketler yapmaya başladı. Komşumun kedisinin zekâsını takdir ediyordum ama yiyecek daha hazır değildi. Kediciğe vereceğim yiyecek hazır olunca yiyeceği aldım kapıya yöneldim. Kedi beni fark etti, başladı bir yandan mır mır ses çıkarmaya, bir yandan da diliyle ağzının etrafını yalamaya.
Kapıyı açtım, yiyecek kabına doğru yöneldim, seke seke kahvaltısını yemeye geldi arkamdan. Kahvaltı öncesi kediye yiyecek vermek, bizim evin ritüeli olmuştu. Arka bacaklarından birisi olmayan komşumun kedisini doyurmadan bir lokma geçmiyordu boğazımızdan.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.