- 392 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEKLENMEYEN MİSAFİR BÖLÜM-18 MAVİ RUJ KIRMIZI RUJ
BEKLENMEYEN MİSAFİR
BÖLÜM-18
MAVİ RUJ KIRMIZI RUJ
Önündeki evrak defterini incelerken, başını kaldırınca, gözleri fal taşı gibi açıldı. ‘’ Yo hayal görüyorum, bu kadar da olamaz?’’ Sedat Amirin şaşkınlığını gören Kirli,
‘’ Ne oldu Amirim, bu şaşkınlığınıza bir anlam veremedim.’’
‘’ Benim gördüğümü sende görüyor musun? Yoksa ben hayal mi görüyorum?’’ Kirli, Sedat Amirin baktığı tarafa bakınca,
‘’ Yok artık Amirim bende hayal görmeye başladım. Bu bizim Bahadır Amir değil mi?’’
‘’ Ta kendisi kirli, ta kendisi. Her zaman yaptığı gibi, şimdiden bizim çocukların gönlünü fethediyor. Yandık, gel yanlarına gidelim.’’
Sedat Amirle Kirli, odadan çıkıp yürümeye başlarken, yüksek sesle, ‘’ İhtiyar keçi senin burada ne işin var?’’ Kirli,
‘’ Antalya’yı birbirine kattın sıra burada mı?’’
‘’ Oo Kirli sende mi buradasın? Sedat Amirim, Antalya’dan buraya sürgüne geldim.’’
‘’ Sürgünmüş? Sen onu benim külahıma anlat. Gel sana doya, doya sarılayım.’’
Orada bulunan herkesin şaşkın bakışları arasında, Asayişe gelen yaşlı adama, önce Sedat Amir, sonrada Kirli sarıldı.
Sedat Amir,
‘’ Etrafıma toplanın çocuklar, sizi Bahadır Amirle tanıştırayım. Sizlerin arayıp da bulamayacağınız bir öğretmen, tecrübelerinden faydalanın.’’
Bahadır Amir,
‘’ Amirim öncelikle tayin belgemi vereyim. Buraya Amir olarak değil Baş komiser olarak hizmet etmeye geldim. Büşra Baş komiser ünün ta bizim oralara kadar geldi. Heval, Hansa Sizin de Hakkari de yaptıklarınız Hala dillerden düşmüyor. Hepinizle gurur duyduk. Allah sizin gibi polisleri yanımızdan eksik etmesin. Benim söyleyecekleri bu kadar.’’
Sedat Amir,
‘’ Devriyesi olanlar iş başına, Marş, marş.’’
2
Ufacık salonda bütün koltuklar doluydu, hatta iki, üç kişi ayakta kalmıştı. Sinan Bey yerinde duramıyordu, Yahya’ya seslenerek, ‘’ Yahya içerden üç, dört sandalye daha getir kimse ayakta kalmasın.’’
‘’ Baş üstüne Efendim, hemen getiriyorum.’’
Saatine baktı, daha fazla beklemeye gerek yoktu. Kürsüye çıkarak, etrafına bakındıktan sonra konuşmaya başladı. ‘’ Hepiniz davetime uyarak burada toplandığınız için teşekkür ederim. Bu akşam burada size iki ürünümüzü size tanıtmakla gurur duyuyorum.
Elimde gördüğünüz kutularda iki çeşit ürün bulunmaktadır. Bundan sonrasını size Laborant arkadaşım Adile Bahar Hanım anlatacak. Buyurun siz devam edin Adile Hanım.’’
Kimsenin dikkatini çekmeden, kapının yanında bir sandalyede oturan, genç ve güzel kadın yerinden kalkarak kürsüye geldi.
‘’ Arkadaşlar bu kutunun içinde altı renk ruj bulunuyor. Bu da demek ki ürünümüz doğrudan kadınlara hitap ediyor. Diğer kutuda ise parlatıcı bulunmaktadır. Şimdi bana rujun konumuzla ne alakası var diyeceksiniz. Çok haklısınız ama bu soruyu kendinize sormadan önce beni can kulağı ile dinlemelisiniz. Biz kadınlar oldum olası erkeklerden hediye almaya bayılırız. Hepinizin bildiği gibi riski çok yüksek olan bir iş yapıyoruz. Risk çoksa kazançta çok olmalı. Konumuza dönersek, Uyuşturucuda hedefimiz kadınlar. Elimde gördüğünüz rujların özelliği uyuşturucu ile harmanlanmış olmasıdır. Önce kızları tavlayacaksınız ve bu kutudaki rujları hediye edeceksiniz. İlk verdiğiniz kutulardan para almayacaksınız. Pazarlamanız çok kolay olacak ve riski de çok düşük olacak. Aynı şeyler parlatıcılar içinde geçerli olacak. Buraya kadar anlaşılmayan bir şey var mı?’’
Biraz bekledikten sonra kaldığı yerden devam etmeye başladı, ‘’ Şimdi size biraz da rujdan bahsedeceğim. Ruj, dudağa renk vermesi için kullanılan ve içinde pigmentler, yağ, balmumu ve yumuşatıcı maddeler içeren bir kozmetik ürünüdür. Ruj kelimesinin, Fransızca kırmızı anlamına gelen roga kelimesinden gelmektedir. İlk etapta iki üründen de her birinize beşer kutu vereceğiz fiyatlarını Sinan Bey içerde size bildirecek. Hepinize kolay gelsin. Diğer salona geçebiliriz. İçkileri fazla kaçırmayın. Birde şunu aklınızdan çıkarmayın, kızları tavlayacak olan gençlerin yakışıklı olanlarından seçin.’’
Sinan Bey, yan taraftaki odanın kapısını çaldıktan sonra, cevap beklemeden açıp içeri girdi. Beyefendi,
‘’ Ne dersin Sinan, bu iş tutacak mı?’’
‘’ Şüpheniz olmasın Beyefendi en önemlisi de ilk etapta sıfır riskle çalışacağız olay fark edilinceye kadar da biz parsayı toparlamış olacağız. Adamlarımız yarından itibaren piyasaya dağılacaklar. Peynir, ekmek gibi gideceğine inanıyorum hiç merak etmeyin.’’
‘’ Bu kimin fikriydi?’’
‘’ Adile Hanım ortaya attı, hatta numuneyi de önümüze bıraktı.’’
‘’ Bu kızı sakın küstürme Sinan? Sahi Lazo nerede?’’
‘’ Bu toplantıda bulunmasına gerek yok tu efendim.’’
‘’ Hala güvenmiyor musun Lazo’ya?’’
‘’ Daha zamanı var efendim. Eğer hazırsanız yola
çıkalım.’’
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.