Kırmızı Domates kız
KIRMIZI DOMATES KIZ
Bir varmış bir daha varmış, Köyün birinde Hatice Ana diye biri yaşarmış, Hatice
ananın kimi kimsesi yokmuş,yalnız başına köydeki küçük kulübesinde yaşarmış,yıllardır
yalnızlık çekermiş.Eee Hatice anada artık yalnızlıktan sıkılır,Bir düşünür,bir taşınırmış,sağa
gider,sola gidermiş yok, oraya bakar buraya bakar bir türlü bir sonuç alamazmış, Ne yapalım
? Ne edelim ? diye düşünürken aklına çeşitli çeşitli fikirler gelir dururmuş, Hangi gün hangi
fikri yapacağına ,nasıl edipte yalnızlıktan kurtulacağını düşünür,bir türlü çareler
bulamazmış,günler böyle sürüp gitmiş.
Hatice ana bir gün Ormana gitmiş,Ormanda odun toplamaya başlamış,bir müddet
sonra oturmuş,kendi kendine düşünüyormuş.
<Ah ah !! demiş, Bir çocuğum olsaydı,bana yardım etseydi. Ne kadar güzel
olurdu....Böyle akşama kadar dolaşmaktan ayaklarıma kara sular girmezdi>yalnızım yalnızım
diye dertlenip duruyormuş. Böyle düşünür durur,bir çıkar yol bulamaz yavaş yavaş kalkar
köye doğru çıkarmış,Artık düşe kalka yavaş yavaş köye varırmış,en büyük sıkıntıda köye
vardığında başlarmış,köyün ortasından geçerken,hele o çocuk cıvıltıları,o çocuk seslerini, o
çocuk oyunlarını duydukça,Hatice ananın çocuksuzluğu içini cız diye yakarmış,Hatice ananın
hiç çocuğu olmamış,Beyi uzun yıllar önce Askerdeyken bir kurşunla şehit olmuş,O günden
sonra Hatice ana bir daha evlenmemiş, evlenmemiş ama kimi kimsesi olmadığı için bütün
yük Hatice ananın üzerine kalmış....
Bazen konuşacak,bir kelime de olsa konuşmak, bir eş,bir dost ararmış, evlenmeyi bir
türlü istemez, doğrusu içine pek sindiremezmiş,ama mutlaka bir çocuğu olsun istermiş. Tabi
ya ! bir çocuğu olsa bütün dertleri sona erer, onunla oturur konuşurum,dertleşirim diye
düşünürmüş. Hatice bu güzel duygular içinde yatağa girip derin bir uykuya dalmış,
Ortalıkta ne bir ses nede bir gölge vardı. Derin bir sessizlik hakimdi.Bir müddet sonra
Hatice ana bir rüya görmeye başladı.Rüyasında bir ihtiyar adamla konuşmaktaydı.Adam ona
bir tas uzatıyor,Hatice ana da yudum yudum içiyordu.Sonra adamın parmağıyla uzattığı yöne
doğru baktığında yeşil yapralı bir bitki görüyor,Bitki uzuyor uzuyor sonra bir çiçek açıyordu.
Çiçeğin ortasında bulunan çekirdeği alan ihtiyar adam Hatice anaya uzatarak < Al bunu ek, 3
gün sula,sonra bu çiçek bir tomurcuk açacak,Onu ; İnsanlardan saklıyasın,her gün
gözyaşlarınla sulayasın,soğuktan,sıcaktan koruyasın,sonrada karanlık bir odaya bırakasın ve
üç gün boyunca kapıyı hiç açmayasın,eğer açarsan büyü bozulur,Tüm bunları uygularsan bir
çocuğun olacak,ama ona hiç kızmayacak,onu hiç üzmeyeceksin,ona asla domates ve
domatesten meydana gelen bir şey yedirmeyecek, domatesten bahsetmeyeceksin> demiş...
Hatice ana terden sırılsıklam olmuş bir vaziyette yataktan doğruldu. Yüzü bembeyaz
olmuş,bütün vücudu kaskatı kesilmişti. Ne konuşabiliyor,nede hareket edebiliyordu. Bir
müddet böyle kalakaldı. Birden kapının çalındığını duydu.Gecenin bu saatinde kim olabilir
diye düşünmeye başladı. Bir yandan da gördüğü rüyanın etkisiyle korku içindeydi. Ne
olduğunu anlamaya çalışıyor, Bir türlü sonuca varamıyordu. Sabaha kadar gözlerini hiç
kırpmadan yatağın bir köşesine büzülmüş bir halde bekledi.Sabahleyin korka korka kapıyı
açtı.Ortalıkta hiç bir şey gözükmüyordu. Ortalık oldukça sakindi. Birden kapının eşiğinde
duran bakır tasa gözü ilişti. Eğildi ve bakır tası aldı. İçinde ince ,uzun sarımsağa benzer yeşil
bir bitki vardı. Bitki elinde bir müddet düşündü.Gördüğü rüya ile bağlantı kurmaya çalıştı.
Ani bir çığlık attı. Neden olmasın !!! Hemen bahçeye koşarak rüyasında gördüğü şekilde
elindeki bitkiyi toprağa dikerek,söylenenleri aynen uyguladı.Bu bitkiden yanakları al al,
kaşları dal dal bir bebek Dünyaya gelmiş, Hatice ana artık çok mutluymuş ,Rüyasında
gördüklerini hiç unutmamış, ona domatesten hiç bahsetmemiş,Yıllar böyle mutluluk içinde
geçmiş,Hatice ana yaşlanmış,Artık kızı da büyümüş,serpilmiş, güzel mi güzel bir genç kız
olmuş. Gel zaman git zaman gelen olmuş giden olmuş, Hatice ana kızına bir türlü
kıyamamış,Ondan ayrılmakta istemiyormuş, Kız güldüğü zaman yüzünde tomurcuklar
açılırmış, üzüldüğü ,utandığı zaman ise kıpkırmızı kesilirmiş...
Bir gün yine bir genç gelmiş,Hatice anadan kızını istemiş,Hatice ana düşünmüş taşınmış
pek vermekte taraftarı değilmiş, Delikanlı tekrar gerisin geriye gitmiş, gitmiş gitmesine de ,
Domates kızın yüzüne de mutsuzluk gelmiş,ne söylense ne dense hep kızarır,kıpkırmızı
kesilirmiş,bir türlü eski halini almaz,kendi halinde Türküler söylermiş,günden güne erimekte
,mum gibi solmakta imiş...
Günlerim yalnız yalnız geçiyor
Hayat denen bu şey var ya !
Mutlulukta,acıda,yaşamda
Hayat denen bu mutluluk olmasa
Ne bir acı verir ne de bir gam
Hayat denen bu yolda,Toprak olmak var ya
Toprak oldum,taş oldum,benliğimi yok ettim
Hep senin için.
Hayatı dolu dolu yaşamak
Günler boyu ağlamak
Mutluluğun bir sonu
Umutların hüsranı
Hep senin için
Bir ölüm oyunu değil bu
Şu gerçekler var ya
Hayat oldu umuduma
Toprak oldu yaşantıma
Kaderim yok oldu
Kaderime böyle yazmış, böyle gidermiş
Tohumları toprağa saçıp gidermiş
Umutlarım hep tükenmiş,çaresizim ben
Çaresiz kalmışım ,gönül dağlarında ben
Şimşek çakar,Güneş yağar ,Ormanlardan bakarsan
Ben seni nerede ararım nerede bulurum.....
Hatice ana anlamış ki böyle olmayacak,kızını kurtarmak istemiş,Delikanlıya haber
salmış,gelsin kızı alsın demiş,Delikanlı gelmiş kızı almış,kızın yüzünde yine tomurcuklar
açmaya,güzelliğini saçmaya başlamış,Bu arada Hatice ana delikanlıya da başlamış olanları
anlatmaya.Sakın demiş ona domates yedirmeyesin,domatesten bahsetmeyesin diye sıkı sıkı
tembih etmiş...
Delikanlıyla kız evlenmişler,karşı yaylada yuva kurmuşlar,bir yıl sonra Hatice ana vefat
etmiş,ölmeden önce yine Delikanlıyı çağırmış,söylediklerimi unutmayasın sakın ha demiş,
yıllar bir biri ardına devrilir gider eve hiç domates girmezmiş,artık delikanlıda kendinden
daha eminmiş,her şey güzel,yaşam mutlu bir şekilde sürmüş.Bir gün delikanlı yol kenarındaki
bahçeden bir domates almış,cebine bırakmış biraz sonra yerim diye düşünüyormuş.Biraz yol
gittikten sonra nasıl olduysa unutmuş.Domates cebinde evine varmış,yemeklerini yedikten
sonra tatlı bir uykuya dalmışlar. Ertesi gün Delikanlı erkenden işe gitmiş,kirli elbiseleri de
evde kalmış,Domates kız elbiseleri yıkarken Domatesi görmüş,nasıl bir şey diye meraklanmış,
en sonunda dayanamamış,tadına bakmak için ısırmış, hoşuna gitmiş,bir parça bir parça daha
derken düşüp kalmış,Delikanlı akşam eve geldiğinde Domates kızı yerde yatarken
bulmuş,sonra yarısı yenmiş Domatesi görmüş.Aklına Hatice ananın dedikleri gelmiş,onu
yatağa yatırmış,Doktorlar getirmiş,ilaçlar almış ama fayda etmemiş,Domates kız günden güne
eriyor solup gidiyormuş,aradan bir ay geçmiş Domates kız ölmüş, sürekli küçülmeye ve
kurumaya başlamış, bir süre sonra kuru bir dal ve dalda duran 5-10 tane tohum kalmış.
Delikanlı durumu anlamış,demek Hatice ana doğruymuş diye düşünmüş ve onları alarak
toprağa gömmüş,3 ay sonra orda yeşil bir bitki çıkmış,delikanlı bakmış bu domatesmiş, evet
evet domates, bir müddet sonra yeşil yeşil meyveleri olmaya başlamış,Delikanlı her gün o
yeşil Domateslerle konuşur,onlara sevgi sözcükleri fısıldarmış,bunları her söylediğinde
Domatesler hep kızarırlar sonra tekrar yeşile dönerlermiş, Delikanlı üzüntülerini bu şekilde
atlatır.Biraz rahatlarmış, belki belki yine Domates kız gelirde mutluluk içinde yaşarız diye
düşünürmüş. 3 ay sonra bu domateslerin her biri birer çocuk olmuş neşe ile Dünyaya gözlerini
açmış.Büyümüşler, evlenmişler.Dünya üzerine yayılmışlar.İşte o günden beri bütün
Domatesler kırmızı, bazı İnsanlarda Domates gibi kızarırmış
Yazan. Ahmet Kavlakcı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.