- 720 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Mutlu yaşamak seninde hakkın.
Bazen karşımıza öyle sıkıntılar çıkıyor ki, her yanımız dert tasa oluyor. Bu dert tasalar ile hayatımızı çıkmazın eşiğine getiriyor, sıkıntılara çözümler bulamıyoruz. Sıkıntılar dikkate değer olmayacak kadar ufakta olsa bunları gözümüzde devleştiriyoruz.
Bu belki de yetişme tarzımızdandır, belki de hayata bakış açımızdandır. Yetişme tarzımızdaki neden ise, sorunları kendi kendimize çözen bir birey olarak değil de büyüklerin müdahale ederek çözdüğü yaşam tarzımızdır. Hayata bakış açımızdan olan neden ise, gözümüzde ve benliğimizde sorunsuz bir hayatın içinde yaşam olgusunu benimsediğimizdir. Her iki durumda da çıkmazın içerisinde bocalayarak en ufak bir sıkıntıyı devleştirmek suretiyle hayatı kendimize zehir etmekteyiz.
Yaşadığımız bu hayatın içerisinde kendimizi her türlü yaşam tarzına bir şekilde uydurmamız lazım. Hayatın içerisinde olan sensin, bu hayatı yaşaması gerekende sensin. Sen olmazsan bu yaşam senin hayatın olmayacaktır. Bu bilinç ve mantıkla hareket etmen gereken bir dünyanın içerisinde yer alman gerekir. Bu şekilde etrafımızı görerek yaşadığımız hayatın içerisinde varlığımızı hissettirmiş olacağız.
Bazen çevremizde görüyoruz, öyle sıkıntılar içerisinde yaşayan insanlar var ki. Bu insanlar büyük sıkıntıların içerisinde ufak şeylerle mutlu olmasını bilebiliyorlar ve kendileri için mutlu olabilecek bir şeyler bulabiliyorlar.
Bunun tersini yaşayan insanlarda var. Mutluluk dolu hayatın içerisinde küçük sıkıntıları, problemleri devleştirip gözlerinde büyütüp kendini ve çevresindekilerini üzüntüye sokanlarda var. Sorun ve sıkıntı için bir şeyleri bahane edenler en ufak bir olumsuzluğu üzüntüye çevirmekteler.
Bunun yanında birde çevremiz tarafından bize kurgulanan hayat var. Dayatmacı hayat diyelim. Onlar öyle istedi diye yaşamak zorunda bırakıldığımız hayat. Bu yaşam tarzı içerisinde bizim için büyük sıkıntılar barındırır. Bu sıkıntılar ileriki zamanlarda sağlık yönünden de bize büyük rahatsızlık olarak dönüş yapabilir.
Bu kadar problem olabilecek hayat tarzı neden o zaman?
Çevremiz mutlu olacak.
Bizim mutluluğumuzun hiçbir önemi yok. Onların planları öngörüleri doğrultusunda yaşadığımız bu hayatın içindeki en önemli karakterimiz iyi bir rol yapabilmeyi becerebilen kişiliğimizdir. Bu kişilik yapımız ile gerçeği değil sahte bir hayat sergileriz. Burada mutlu olan ve sıkıntı yaşamayan çevremizdekiler, mutsuz olan ve sıkıntılar içerisinde yaşayan bizleriz.
Bazen öyle duruma geliriz ki, kendimizi kaptırdığımız o rol, bize mutluluk ile üzüntü arasındaki farkı dahi unutturur.
Sahte dünyamızın sahte insanları oluruz öyle ki, sahte yaşamın içindeki en büyük suçlunun kimliğini dahi sahipleniriz.
Her insanın önünde yaşaması gereken bir hayat vardır. Bu hayatın çizgisini kendin çizmeli doğruların kendi doğruların yanlışların kendi yanlışların olmalıdır. Bu hayatta benimsediğin yaşam tarzı kendine ait olmalıdır.
Başkalarının mutluluklarına kendi hayatını feda etmekten vazgeç, sana uygulamaya çalışılan dayatmacı hayatın içerisinden kendini çıkar. Ya değilse başkaları için yaşadığın hayatın içinde kendi hayatını kaybedeceksin. Hayatın yaşamışlığın ile değil başkalarının yaşattığı ile son bulacak.
Çok kısa olan bu hayatın içerisinde herkesin yaşayacağı bir yaşam vardır. Bu yaşamdaki zamanın değerini iyi bilen özgün ve gerçekliğiyle mükemmel bir hayat yaşamalıyız.
Geleceğe giden ömrün içine geçmişteki yaşanmışların pişmanlıklarını doldurmamalıyız. Buda ancak kendi hayatımızı kendi hayatımız olarak yaşamakla olacaktır.
Anton Pavloviç Çehov dan bir söz. “ İnsana kelebek hayatta bir kere konar; kaçırırsan başka şansın yoktur. Çünkü o kelebek ertesi gün ölmüş olur. “