ARALIK DA ALIR GİDER BAŞINI
Aralık 21…
En uzun gecesi yılın. Gam’zedelere sormak lazım bu gecenin gidişatını. Bir gamze deler aşığın yüreğini o sevgili gülmeyiversin bir. Yıldızlar tek tek sayar eğer açıksa gökyüzü. Ay onun sırdaşı olur. Lakin bitmez gece. Gün 24 saat, işkence…
Neler fısıldar adam geceye, gece neler aşikâr kılar âşığa? Aydınlığın karnında saklıdır karanlık, karanlığın rahminde ayyuka çıkar aydınlık. Senin hayır bildiğinde gizlidir şer, şer bellediğinde filizlenir hayır. Lakin aşığın kalbi yanmaktan kararmış ve alevden kaskatı kesilmiş bir kuşa benzer. Hisler o yanık nazenin göğüs kafesinin içinde terütaze durmaktadır. Dışı hakikaten yanık, içi mecazen… Dışı dünya ateşiyle kararmış, içi aşk ateşiyle…
Bir dağ yanığıdır için ey âşık! Bir okyanus derinliğidir hüznün. Yana yana çek dipsiz acılarını doyasıya. Mecnun da senden ayrı değildi. O çöle düştü, sen geceye düştün. O güle döndü yana yana, sen güle’durdun başına gelen her acıya.
Çileler dert yumağı olur çekile çekile. Âşığın mahkûm olduğu karanlığın daha da katmerleşerek işkenceye dönüştüğü en uzun ve koyu geceden bir kesittir ifade etmeye çalıştığım.
Ahlar duman olur sarar etrafını âşığın. Bir dumanlı dağa benzer âşığın başı. Santim santim ilerler hüzün. Usul usul akar gözyaşı. Yalnızlık çığ çığ kopar gelir karanlığın zirvesinden.
Ne duyan olur senin içinde kopan feryadı ne el uzatan olur yardım için uzanan elini. Bir dipsiz kuyuya düşmüşsün kimsenin görmediği. Biçare adam! Derdine şifa ne? Akıl ziyandır, kalp talandır. Elde kalan abuhavadır.
Aralık 21…
En uzun gecesi aşığın… Karanlık içinde karanlıktır içinde yüzmeye çalıştığı. Nefessiz kaldığı… Boğulduğu… Bir münzevi gibi sokulduğu kuytusuna gecenin! Bir sıcaklık aradığı, yakınlık…
Yüz görümlüğü için mutluluğun aşığın canını ortaya koyduğu… Ve sevdalısı için sokaklara düştüğü…
Ağladığı, çağladığı yüreğini kızgın demirlerle harladığı… Kalbini darladığı…
Kim çaredir derdine ey bigâne âşık! O yaraya kim merhemdir? Çıktım dışarıya göz gözü görmüyor. Şehir mi yanıyor, bulutlar mı inmiş yere, bir aşığın feryadı mı yoksa bu duman? Yoksa ağlamaktan gözlerin mi buğulanmış? Bir ah çeksen âlem küle döner. Bir ah çeksen âlem sele gider.
Aralık 21.
Bu gece bir bitsin dersin… Düze çıkarım sanırsın. Rahata ererim zannedersin. Oysa âşığın her gecesi uzun ve karanlıktır. Hıçkırığı yankılanır dört duvarında kalbin. Yalnızlığı üşütür kalabalık olanı bile. Mutlu olanın üzerine çöker gölgesi. Sesi derinlerden gelen bir deprem şiddetindedir. Bakışı ise karanlığı kesen bir kılıç keskinliğindedir.
En uzun gece de alır gider başını.
Aralık da…
Âşık da…
Ömür de…