- 713 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GİDEN ZAMAN
GİDEN ZAMAN
Göğüs kafesimden süzülen “ince bir sızıydı” giden zaman, içtiğim bir yudum suda boğdum ruhuma değen zehirli cümleleri. Kim bilir hangi zamanda kendime gelirim, nefes almaya başlarım?
“Ben, sevgiye çok inanırdım!..”
Artık, ne sevgiye “inancım” kaldı ne de “aşka dair” sözlerim.
Kimse sormasın, sen “neden böylesin” diye! Tek nefeslik dünyanın en umulmadık yerinde, kurşunların hiç değmediği diyarlarda, nice güzellikleri “öldürdüm” içimde! Sevdalı sözlerimi bile haykıramadan, yıkıldı, incindi, gönlüm!.. İçimi yaran “mesnetsiz” kelimelere bile güvendim, inandım, okyanuslarca sevdim! Sonunda “ihanete uğradım” ama içimdeki sevgimi bir türlü susturamadım!.. Ağır bir tokat gibi yapıştı dimağıma, hiç acımadan bitirdim ihânet kokan geceleri, tüm hakiki hayalleri, içimden söküp, çok uzaklara fırlattım. İçime mıhlanan sevginin hayalini bile yok ederek, mat ettim “içli sızılarımı, sattım çığlıklarımı!”
Giden zamanlar, bana çok şeyler öğretti. Kısırlı bakışlar, “hüzünlü geceler” doğurttu can evimde. Uzun zamandır hiç yutkunamadığım kentin meşakkatli caddelerinde, kendime bile uzak kaldım, mis kokular solumadan uykular uyudum. Sevginin “kaybolduğu” âhlı zamanlarda, ben hep, sızladım durdum!
İnsanoğlu, hayata küserken; “kendine yabancılaşmanın farkında olmadan” gözyaşlarına boğar kedini, bir deprem misali, sarsılır içindeki sevgi, umulmadık bir anda “ağır tokatlar” yapışır benliğine, sevmeyi unutup, ilerler beden, çığlıklar susar, hayatın nefesi bir anda kaybolur, gider!
Mehmet Öksüz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.