Faziletli olmak, keskin bir kılıca oturmak kadar güçtür.-- bhartrıharı
Oktay Güler
Oktay Güler
@oktayguler

EDEBİYATÇILAR GEÇİYOR

17 Aralık 2019 Salı
Yorum

EDEBİYATÇILAR GEÇİYOR

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

534

Okunma

EDEBİYATÇILAR GEÇİYOR

EDEBİYATÇILAR GEÇİYOR

EDEBİYATÇILAR GEÇİYOR- NABİ-



Nabi’nin nağmeleri Peygamberimizin emriyle, Medine semalarında yankılandı.

Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbub-ı Hüdâdır bu
Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafâdır bu


Büyük çoğunluğu yüksek rütbeli Osmanlı devlet adamla­rından meydana gelen Hac kafîlesi Pey­gamber Efendimizi ziyaret yolundadır. Çölde günlerdir süren yorucu yolcu­luk bitmek üzeredir. Kafile İstanbul’dan yola çıkmıştır. Medine’ye yaklaş­tıkları bir gecede son kez mola verdi­ ve kafiledekiler kısa bir süre içinde yorgunluktan uykuya daldılar.

Ancak biri var ki günlerdir uyku görmeyen nemli gözleri ile uzaklara dalmış; Peygamber Efendimizin hasreti ile yanmış ve kavrulmuştur.Yusuf Nâbî’dir bu. O gece de Resulullâh’a bu kadar yakın olmanın hazzı içerisin de yerinde duramayıp gezerken…

O da ne!

Devlet büyüklerinden birisi ayağını kıbleye doğru uzatmış uyumuyor mu!

Yusuf Nâbî’nin gözü kararmıştır. Yet­kiliyi uyandıracak ve uyaracak tarzda şu sözler ağzından inci gibi saçılmaya başlar:

Nâbî’nin, yüreği yanarak söylediği nâ’tının manası şu şekildeydi.

“Edebi terketmekten sakın. Zira burası Allahü Teâlâ’nın sevgilisi olan Peygamber Efendimizin bulunduğu yerdir. Bu yer Hak Tealının nazar evi. Resûl-i Ekremin makamıdır. Burası Cenahı Hakkın sevgilisinin istirahat ettikleri yerdir, fazilet yönünden düşünülürse Allahü Teâlâ’nın arşının en üstündedir. Bu mübarek yerin mukad­des toprağının parlaklığından yokluk karanlıkları sona erdi. Yaratılmışlar iki gözünü körlükten açtı. Zira burası kör gözlere şifa veren sürmedir. Gökyü­zündeki yeni ay Onun kapısının yüre­ği, yaralı aşığıdır Bunun kandili dahi, ışığının nurunu ondan almakta­dır. Ey Nâbî! bu dergâha ede­bin şartlarına riayet ederek gir. Zira burası büyük meleklerin etrafında perva­ne olduğu ve peygam­berlerin hürmetle eğilerek öptüğü tavaf ye­ridir.”



Bu mısraları işiten o yüksek rütbeli kişi hemen ayaklarını toplayarak doğruldu ve:

– Ne zaman yazdın bunu? Sen­den ve benden başka duyan oldu mu? diye sordu. Yusuf Nâbî de:

– “Daha önceden hiç söylememiştim. Su anda sizi bu halde uzanmış görünce elimde olmayarak yüksek sesle söylemeye başladım, ikimizden başka bilen yok” dedi.

Bu sözler üzerine o kişi rahat bir nefes alarak:

– Madem ki bu şiiri burada söyledi burada kalsın. İkimizden başkası duyarsa, senin için iyi olmaz” diye ikaz etti.

O böyle tehditler savuradursun, Cenab-ı Hak, habibinin aşkıyla söyle­nen bu gönül açıcı ifadeleri hiç gizli bırakırmıydı? Bu İfadeleri kıyamete kadar unutulmayacak bir şekilde açığa çıkardı.


Kafile yoluna devam ederek sabah namazına yakın Mescidi Nebi’ye vardı. Onlar Mescid-i Nebi’ye girerken minareler­den yanık sesli müezzinler Ezan-ı Muhammedî’den evvel Nâbî nin

Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbub-ı Hüdâdır bu
Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafâdır bu

diye başlayan na’tını okuyorlardı.

Nâbî ve o yüksek rütbeli kişi hayretten dona kaldılar. Sabah namazını kıldıktan sonra Nâbî ve öbür zat namaz kıldıkla­rı camiin müezzi­nini buldular. Nâbî müezzine;

Allah aşkı­na, Peygamber aşkına ne olur­sun söyle. Ezan­dan önce okudu­ğun na’tı kimden nereden ve nasıl öğrendin? diye sordu. Müezzinde büyük bir heyecan içeri­sinde sunları anlattı: Resul-i Ekrem Efendi­miz bu gece Mescidi Nebi’de ki bütün müezzinlerin rüyasını şereflendirerek: “Ümmetimden Nâbi isimli biri benî ziya­rete geliyor.

Bana olan aşkı her şeyin üstündedir.

Bugün sabah ezanından önce, onun benim için söylediği bu şiiri okuyarak Medi­ne’ye girişini kutlayın” buyurdu­lar. Biz de Resulullâh Efendimi­zin emirlerini ye­rine getirdik.

Nâbî müezzi­nin son sözlerini işitmez olmuştu. Gözyaşları içerisinde: Sahiden Nâbî mi dedi. 0 iki cihanın peygamberi Nâbî gibi bir zavallıyı, günahkârı üm­metinden saymak lûtfunu gösterdi mi? dedi. Evet cevabı­nı alınca da sevincinden bayıla­rak kendinden geçti.

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Edebiyatçılar geçiyor Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Edebiyatçılar geçiyor yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
EDEBİYATÇILAR GEÇİYOR yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.