- 560 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
HAYAL ETMEK
Ömründe hiç tahayyül etmemiş bir insan var mıdır acaba? Muhtemelen yoktur. Her ne kadar bazıları ısrarla ben hayalci değilim dese de... Geleceğini düşünmese de geçmiş mutlak surette bir an bile olsa canlanır zihninde. Ben hayalci değilim diyenlere aldırış etme. Onlar kendi gerçeklerinde realist bireyler gibi kasılıp dururken sen hayaline iyi bak. Zihninin içinde ürettiğin görüntüler en kaliteli filmin en kapsamlı çekimleri gibidir. Nerede olursan ol, o filmi çekmekten beri durma. Senaryosu, yönetmeni ve oyuncusu olduğun kısa metrajlı bir film bile olsa onun birgün hayata geçeceğine inan. Çünkü hayal, hakikate bir köprüdür. İstikbalin belki de o cılız hayalde gizlidir.
Gecenin yalnızlığında koynuna aldığın, yastığına erimekte olan bir mum gibi akıttığın hayaline inanmaktan erinme. Çünkü hayal, hedefin kundaktaki hâlidir. Onu büyütürken dünya üzerindeki en muhteşem bebeğin sana ihsan edildiğini ve kem gözlerden korumak zorunda olduğunu da sakın unutma. Kimseye sevdirmek zorunda değilsin bebeğini. Kimse senin baktığın gibi aşkla bakamaz ona. Zaten alıp da gösteremezsin kimselere ve kimselere sezdiremezsin sana verdiği doyumsuz hazzı.
Hayalini severek büyüt. Yürüme ve konuşma konusunda yeterliliğe eriştiğinde ona ilerideki hedefin olacağını aşıla ki koşmayı öğrendiğinde istikametini bilip seni hedefe ulaştırsın. Hedefini de bir sır gibi sakla insanlardan. Çünkü ifşa etmeye kalkarsan seni caydırmak için ellerinden gelen bütün negatif enerjileri üstüne salmaya hazır bir güruh ile karşı karşıya kalacaksın. Hiç gereği yokken bir savaşın fitilini ateşleyip gardını almaktansa o savaşın başlamasına müsade etmemek daha az riskli ve daha az hasarlı bir netice alınmasına zemin hazırlayacaktır.
Tüm bunlar ne kadar güzelse bir o kadar da yorucu ve yıpratıcı olabilir. Zira insan acelecidir. O dikenli yollarda sağlam adımlar atayım derken tökezleyebilir, incinebilirsin. Bunun için sabır merhemini yanına almakta fayda var. İlk etapta yaraya kızgın bıçağı saplamak kadar acı verici olsada o yaradan iz bırakmayacak denli etkili bir ilaçtır.
Hedef ne kadar soyutsa başarı o kadar somuttur. İstesen de başarını gizleyemezsin artık. O kendini yedi düvele duyurur. Adından sıkça söz ettirir. Yine haset birkaç insan türeyecektir. Ancak onların ateşi o saatten sonra seni yakmaz. Ne vakit bir kıvılcım sıçrayacak olsa başarın sekiz uzuvlu bir ahtapot gibi seni savunmaya geçer.
Dünyanın bilinen yedi harikası varmış. Doğru... Fakat dünyanın bilinmeyen tek harikasının "başarmak" olduğunu da tırnak içine alıp onu da bilinenler listesine eklemek adına çokça çalışmak gerektiğini de bir kenara not edelim.
Her tuttuğunu koparır diye nitelendirdiğimiz insanların arka planında idealleri ve bu ideallere erişmenin ilk adımı olan hayalleri yer alır. Ancak biz işin maverasını merak etmedikçe kendimizi, onların seçilmiş insanlar oldukları veyahut özel güçlerle bir yere geldikleri kanısına inandırmaktan öteye geçemeyiz. Oysa hiç kimse doğuştan böyle bir şansa sahip değildir. Anne-babası, eş, dost, akrabası profesör dahi olsa hepsinin desteği sınırlıdır. Sınırsız güç yalnızca insanın inancında, çabasında ve duasında saklıdır. Birilerinin seni keşfetmesini beklemek zaman kaybından başka bir şey kazandırmaz. Harekete geç! Sen harekete geçmeden, önünde yığılan engellere kafa tutmadan köprüyü geçmen mümkün değil.
Son olarak: şu hayatta idealsiz varılabilecek tek yer kabirdir. Orada dahi insanlık adına bir şeyleri başarmış olanla başıboş yaşamış olan arasında ciddi fark gözetilir. Hulâsa, nasılsa hepimiz öleceğizin ardına saklanıp hayatı gelişigüzel yaşamak hem bu âlemde hem öteki âlemde kişiye çok şey kaybettirir. Bütün kötü koşullara, inişlere, çıkışlara rağmen kaybedenlerden değil kazananlardan olabilmek ümidi ile...
Zümra Nur EFŞAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.