- 920 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Şizofrengi
Dün İstanbul Üniversitesi (Vezneciler) önünden metroya bindim Etiler yönüne gitmek için.
Gideceğim yer Akatlar ve ben yabancısıyım İstanbulun, haliyle sora sora buluyorum gideceğim yerleri.
Levent istasyonunda inip başka metroyla seyredip, Nispetiye istasyonunda (bir durak sonra) inmem söylendi.
Levent istasyonunda indim, Nispetiye metrosuna bineceğim yere doğru yürüdüm, yürüyen merdivenler, kalabalık insanlar arasında koşuşturmalar sonrası nihayet kavuştuk birbirimize Nispetiye metro durağı ile.
Yine de tam emin olmak için orada bulunan yolculara sordum, tam o sırada yanıma bir abimiz geldi, nereye gitmek istediğimi sordu, ben de adresi gösterip "bu adrese gideceğim ama yabancısıyım buraların dolayısıyla da soruyorum" dedim.
Güler yüzlü abimiz "aa gideceğim yere bir kaç metre yakın, benim iş yerim var orada ve ben de oraya gidiyorum, benimle gel" dedi.
Metro hareket etti, abimizle ayak üstü laflıyoruz "Nerelisin? Ne işle meşgulsün? Neden ve ne kadar zamandır İstanbul’dasın? Vesaire.
Bir durak sonra Nispetiye istasyonuna vardı araç, indik, sohbet koyulaştı iyice, abimiz Sıvaslıymış Etiler’de doğup büyümüş, Emlak işi yapıyormuş ve otopark işletiyormuş
Ben Akçay’da yaşadığımı söyleyince orada tanıdığım var dedi aradı, arkadaşıyla konuştu, benden bahsetti, bahsederken sanki biraz önce tanışmamışız da yıllardır dostmuşuz gibi sevgiyle anlatıyordu beni.
Bu işte bir gariplik vardı,
İnsanların, birbirlerine öfkeyle, nefretle, kinle acımasızca bakıp yaklaştığı, sokak aralarında birbirlerini gasp ettiği, darp ettiği ve hatta hunharca öldürdüğü bir çağda, sinirleri resmen alınmış, yüzü sempatik, ağzı güleç, espriler yapan, yürüdüğümüz yol boyunca karşılaştığı yakınlarıyla beni tanıştıran bu güzel adam bir masal kahramanı mıydı, ya da yaşadığımız bu iğrenç dünyadan başka bir yerde mi yaşıyordu?
Yoksa ben mi yanılıyor, kendimi kandırıyordum?
Bu adam bu kadar iyi olamazdı, yani bu çağa bu kadar iyi olmak çok fazla idi.
Birden kuşkuya kapıldım
Bu adam kesin bana rol yapıyor, ya gaspcı ya da bir cani.
Beni bir tenhada soyacak, ya da öldürecekti, başka bir nedeni olamaz bunca şeyin, güzel yaklaşımın.
Öyle ya bana neden bu kadar iyi davransın ki ilk defa gördüğüm biri, insanların sevgiyi bunca ziyan ettiği, çocukları, kuşları öldürdügü, çiceklerin kalbini kırdıgı, kendinden bile bıktığı bir dünyada ve çağda neden bunca sevgi ve hayat dolu olsun ki?
Sevgi bir onda mı nefrete dönüşmeyi başaramamıştı...
Korku filmlerindeki bir sahneyi, çaresiz hatta gönüllü yaşıyor gibiydim, çünkü kaçsam olmayacaktı, kalsam da olmayacaktı ama en iyisi kalmaktı ve yaşayıp görmekti ne olacağını.
Çünkü insan yaşamadan bilemez!
Özellikle apartman önlerinden kestirme geçerken adrese doğru, hem sohbet etmeye devam ediyor hem korkum artıyordu, yüzümdeki gülüş bile yapmacık, yalan bir hal alıyordu...
Her apartman önünde; "burda mı öldürecek acaba kimse de yok, kim bilir cesedim kaç gün sonra bulunur, acaba kardeşime konum mu atsam... " diye şizofreni ndişelerle, o masum, o saf, temiz, o gerçekten niyeti tamamen iyilik, yardım etmek olan, o nesli az kalmış İnsan örneğininin günahını alıyordum.
Az sonra parmağıyla işaret edip "senin gideceğin yer şurası, benim ofis de burası, bak, bahsettiğim otopark da şurası, işin bittiğinde uğra bir çayımı iç..." dediğinde utancımdan ağlayacaktım neredeyse.
Dünya iyisi melek kalpli o güzel abiyi, gaspcı yaptım olmadı, cani yaptım olmadı...
Yazıklar olsun bana...
Peki suç benim miydi?
Bunca kötü şey olurken hayatta ki iyi şeylere bunca hasret kalmışken, hergün onlarca insan haksız ve nedensiz katledilirken ruhumun bu yönde seyretmesi çok mu tuhaftı?
İnsan güzel şeylerle rastlaştığında şaşırıyor ve hatta inanamıyor işte ne yapayım!
Ve sanırım insan artık yaşamaktan korkuyor, kimse kimseye güvenemiyor yardım etmek, yardım almak da istemiyor artık.
Ve o güzel yürekli Sıvaslı abim;
Sen milyon yaşa, sen ve senin gibi güzel ruhlu insanlar hep çok olsun hayatımızda.
Hakkında düşündüğüm kötü duygular için beni affet, hakkını da helal et...
Dünya sizin güler yüzünüz ve güzel ruhunuz sayesinde dönüyor.
Yılmayın iyi olmaktan, insan olmaktan
Adını da unutmuşum ama olsun adın bende Sıvaslı güzel abi olarak yaşayacak
Kalbin çınlasın...
Sevgilerimle
Serkan Uçar
13.12.2019
YORUMLAR
Yıllar önce, çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir ağabeyime; birin yaptığı bir kötülüğü dehşetle ve hayretle anlatıyordum. Sonuna dek dinledi ve dedi ki; “kötülük gördüğünde hala şaşırabiliyorsan eğer, ne mutlu sana. Hiç değişme, hep böyle kal!”... Ne acı ki; artık kötülük gördüğümüzde değil, iyilik gördüğümüzde şaşırıyoruz.
Hatta, hepimiz parçası oluyoruz kötülüğün, zamanla ve belki farkına bile varmadan. Zaman, değişen şartlar, diğer insanlar, vs... Birçok da faktör var sanırım bunun için.
Oysa; insanın insana, korkmadan yaslanabileceği bir dünya hepimizin özlediği şey.
Ne güzel bir anı ve ne güzel bir anlatı idi. İyi ki paylaşmışsınız bizimle!
Saygıyla...