- 344 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
31... 2019... ard-öyk... kırcaali-bulgaristan
çanakkaleden yirmibeş euro bedelli günübirlik seyahat.
iyi ki gitmişim.
kırcaaliden öğrencilerim vardı gebzede.
resim kursuna meraklıydılar.
müşterilerim onlardı: atölyemi çevirmek vesilemdiler.
kırcaali rodoplardaymış.
ikibin bazen aşırı irtifada meskun türklerin yurdu.
buraya osmanlı binlerce seneler yaşayacakmışca yerleşmiş.
zaman oldukça kırcaali ve balkanlarda türklerin iskanı olacak.
otobüs rehberimiz ardayı gösterdi.
meriçin iki kolundan diğeriyse tuncaymış.
kendisini görmüştüm.
ve ardayı da gördüm:
kırcaaliyi yarmış yola revan akıyordu.
kırcaali ismi hakkında tartışma çıktı.
etimolojik iddialar öne sürdüler: yolcular yorum yaptı.
bana göre;
-ca eki türkçe gibi anlamındadır.
kaynarca: kaynamak gibi.
kokarca: kokar gibi.
kırca ali: kır gibi yüksek: yüksek kır demektir ki, kırcaali yüksekte mesken duruyordu.
ali yüksek demektir.
gezmek hak’katen bereketli iştir.
kısa oldukça iktisabı artar... azalmaz.
herkese gezide nasip vardır.
bu aydınlanmak maksadıyla demek istiyorum.
o denli şeyler hissettim, yaşadım ki.
dilteyistlerin dediği transpozisyonu her gezgin yaşar.
eğer ki gözleri açıksa.
terminale girdim.
sıkışmıştım.
" lavabo!" soruyordum.
türkçe tarif ettiler.
" ver, ver türk parası ver. nema proplema!"
tuvaletçi bulgardı.
bakımsız memişhane guburlu osmanlı usullüydü.
bizlik!.. ti!
alafrangasında insan rahat edemiyor.
iki türk lirası verdim...
euro istemişti. fazlaya tekabül ediyordu. iyi ki bizim parayla ödedim.
camekanlı börekçiler hemen garajın böğründeydi.
sıralıydılar.
bir virgül yirmi euro’ya aldım pizzaya benzeyen böreği.
satıcı kadın türkçe biliyordu.
kahve aldım, çay yoktu.
kağıt bardağın dibinde tadımlık kadardı kahve.
tadı güzeldi.
standart mıydı bu, bilmek lazım.
magnet alacaktım... magazinleri seyrediyorum.
orta yaştan biraz yaşı fazla kadın içerde oturuyor.
gözleri camların benim tarafa sarkmıştı.
saçları kısacık kestirmişti.
mantosu ve makyajı krem tonlaydı.
kurulmuştu.
patron koltuğu karışık nesneler ile kesmekeşlik içindeydi.
peşin satan mı?
veresiye satan mı?
bir karara varamadım.
resmini çizmeği teklif ettim. kabul etti.
kendisi kağıt ve kalem buldu.
karakteristik çizgiler ifade eder portresini çok beğendi.
imzamı attım.
kendi ismini yazdım.
biraz aşağıya kendi ismimi.
canım çay istedi. yürüdüm.
hava poyraz ılığı tattaydı. güneşliydi.
bedenim istirahatteydi.
neye bakıyordumsa daha evvel görmemiştim.
o yüzden güzeldiler.
nesnelerin hakkında hiç bir fikrim yoktu.
olumsuz; olumlu olarak.
bir nötralize deryasındaydım.
keyfini çıkarmalıydım.
içeri girdim.
kafede dört kişi oturuyor.
türkçe; selamın aleyküm dedim.
" aleykümselam!"
test doğrulanmıştı.
kendimi takdim ettim.
gebzedenmişler.
güzeller mahallesinde oturuyormuşlar.
birisi kırca’li de evini havalandırmağa geldiğini... diğerler.
inönü ilköğretimde öğretmenlik yaptığımı söyledim.
ardahanlı olduğumu... "
"şimdi çanakkalede yaşıyorum..." dedim.
"eşim çanakkalelidir... güzel sanatlar lisesinde otuz üçüncü senemi çalışıyorum."
"burda ardahanlılar var." dedi kırmızı yanak kişi.
"gebzede ardahanlı çoktur..."
" kırca’lide ardahanlı var dedim." dedi.
ben:
"kırca’lide mi?"
"evet."
"ne zaman gelmişler ki? sovyetler yıkılınca mı?"
" hayır daha evvelden..."
" enverpaşanın zamanlar mı acaba?"
sözü uzatmaktan ise: " olabilir!" dediler hepsi.
akbankın altı pasajda atelyemin olduğunu resim kursları verdiğimi söyledim.
gebzeye selam ısmarladım, hoşçakalın dedim. çıktım.
mutlu oldular.
ben de.
otobüsün saati yaklaşmıştı.
vardığımda yolcular toplanıyordu.
bulgar kadın bize laf attı.
"bulgarskaya ... sen biliyorum pulkarca... niçin bilmiyorum?
ben biliyorum türkçe."
sözverdik öğreneceğimize.
bir yaşlı kadın kuziği (kambur) çıkmıştı. poşetinde tavuketi ve pilavı buna gösterdi, çekildi gitti.
türkçe konuşan bulgar kadın bize:
" bu kadın çok miskindir ve dilenir..." dedi
miskin sözcüğünü öğrenmişti.
türkçeyi edebiyatıyla kırca’lide ki bulgar kadın biliyordu.
türkçenin bir kaynağı daha mı...
türkiyenin dışında türkçe kaynaklar var.
iskeçe kırcali bahçesaray batum tiflis marneuli ahıska bakü tebriz urmiye cevizcan kerkük lefkoşe halep buhara...
yabancı türkologların buraları tercih etmeleri arı türkçe sebebiylemiş... söyleyenler dermiş.
kırcali ve haskovayı gördük: şad olduk!
osmanlı türklerin bu yurdunda nelere sahipmişiz:
hissettim.
görmekten aşırı...
duymaktan aşkın...
dillenmekten öte.
çok şeyler hissettim.
söylemek istemiyorum.
yalçıner yılmaz
13-12-2019
çanakkale- toki960
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.