- 910 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
SİVEREK’TEN SELAM VAR SİZE
Geçen hafta sonunu Siverek’te geçirdim. Bir görev vesilesiyle iki gün kaldım bu il görkemine sahip büyük ilçede. Nüfusu iki yüz bini aşmış bir ilçe Siverek. Gece gündüz hareketli… Ortalık kıpır kıpır… Biz Doğu toplumlarını Batılı ülkeler nezdinde çekici ve albenili kılan özelliklerden biri de bu olsa gerek… Hareket, canlılık ve hayat doluluk… Dahası hareketli bir yaşam, bol güneşli bir coğrafya, gizemli ve öyküsü derin bir mazi…
Kara yolu ile gitmiştik Siverek’e… Öncelikle Güney Doğu Anadolu Bölgemizin gözle görülür bir uyanış içerisinde olduğunu, eski kalıplaşmış Doğu imajını çoktan kırmış olduğunu açıkça belirtmeliyim… Bunu Şanlıurfa Şehirler Arası Otobüs Terminali’ne girerken hemen fark ediyorsunuz. Dahası, o Karaköprü ilçesindeki kubbeli kuleli yeni terminal binasını… O ilçedeki baş döndürücü yapılaşmayı… O göğe ihtişam püskürten gökdelen görkemli zarif ve sağlam apartmanları gördükçe… İçinize, gıpta ile gurur arasında gidip gelen bir hayret duygusunun doluştuğunu hissediyorsunuz sanki… Bu ince işçilikli evler, bu geniş daireler Ankara’da bile yok, diyorsunuz kendi kendinize…
Siverek Terminali ise daha küçük, kendi halinde ve sakin… Bir taksiye atlayıp, şehrin merkezine, otele hareket ediyoruz önce… Taksilerde takeometre yok… Nedenini soruyorum… Şoför, bizde o cihazdan yok abi, şehir içi bütün taksi ücretlerini tek tarife yaptık, yirmi lira, deyince seviniyorum. Çünkü kendi içinde tutarlı, adaletli ve pratik… Yolculuk bazen uzun bazen kısa… Ama yirmi lira… Tamamen nasip, rıza ve kabule dayalı bir uygulama… Bu arada şoföre, burada ne üretiliyor, bir fabrika falan var mı diye soruyorum; maalesef abi, burada hiçbir şey yok, hiçbir şey üretilmiyor cevabını alıyorum… Nasıl olur… Niçin… Diyorum gün boyu yüreğimi burkan bir merakla… Üzülmekten ve kara kara düşünmekten başka bir şey gelmiyor elimden...
Otele varır varmaz “Siverek Sevdası” adlı bir kitap karşılıyor bizi… Resepsiyon işlemlerinden hemen sonra… Oturduğumuz koltuğun önündeki cam masada… Biraz soluk yazılı, yer yer iri puntolu harflerle kaleme alınmış, sonu gazete kupürleriyle renklendirilmiş bir çalışma… Siverek’in il olma davası… Veya sevdası… Bir hayli ilginç ve şaşırtıcı… Koçali Aymaz tarafından büyük bir heyecanla hazırlanmış, çok emek sarf edilmiş… Bazı siyasilerin, doksanlı yılların başlarında “Siverek’i il yapacağız” vaatlerini yerine getir(e)memeleri üzerine dava üstüne dava açma cesaretinin tipik bir öyküsü aslında bu kitap… Veya bir türlü gerçeğe dönüşmeyen bir rüyanın demokratik ve hukuki mücadelesi… Siverek Sevdası… Karabük’ü, Kilis ve Şırnak’ı il yapan devlet, Siverek’i niçin il yapmaz… Sanırım bu olay biraz Siverek’in kendi iç dinamikleriyle, aşiretler arası güç mücadeleleri ile ilgili bir durum sanki… Nedenini tam bilmiyorum. Benimkisi sadece tahmin... Ama şunu iyi biliyorum; yüksektekiler, bazı şeyleri daha iyi görürler…
Arazisi birazcık Konya’yı çağrıştıran bir şehir Siverek… Ovayı andıran bir yerleşim yeri… Ortasında da Alaattin Tepesi’nden biraz daha hallice bir yükselti… Dahası geçmişi Asurlulara uzanan, yan duvarlı ve bol ağaçlı bir kale… Coğrafyası düz ve narin… Tarihi eski ve derin… Halkı levendane yürüyüşlü, biraz iri gözlü, şahin bakışlı, cana yakın ve metin… Az da olsa Adana şalvarını andıran erkek giysili beyler, mavi yaşmaklı kadınlar, kırmızı beyaz poşulu yaşlılar var. Gerisi, yani büyük çoğunluğu aynen diğer Anadolu şehirleri gibi… Özellikle gençlerin giyim tarzının bir Ege şehrinden farkı yok…
Siverek’in cadde ve sokakları… Yarı kapalı ve dar sokaklı çarşıları… Kafeleri ve kebapçıları bir hayli yoğun ve hareketli... Kebapları, pideleri ve ev yemekleri ünlü… Ayrıca bizim bildiğimiz ekmek türü çok az imal edilip satılıyor Siverek’te... Varsa yoksa pide… İnce, yumuşak ve lezzetli… İnsana Ramazan ayını hatırlatıyor biraz da... Üç esnaf türü daha yaygın, daha fazla sanki Siverek’te… Hazır giyim veya konfeksiyoncular, halka tatlısı imal eden dükkânlar, tavuk döner satan küçük köşe lokantalar… Bu izlenimlerimi Siverekli bir esnafla paylaşıyorum. Halka tatlısı imal eden dükkânların iki sene önce pek bulunmadığını, bu imalatçıların son yıllarda birdenbire arttığını söylüyor bana.
Tarihî ve turistik açıdan gezilip görülmeye değer bir kent Siverek… Çarşının merkezinde yer alan ve geçmişi milattan çok önceki yüzyıllara uzanan tarihî Siverek Kalesi, Paşa Konağı, Şehir Hamamı, tarihî Kaymakamlık binası, Karakeçi Camii, Sulu Cami ve Ulu Cami bunlardan bazıları… Ayrıca metafizik açıdan derinliği çok olan bir şehir Siverek… İnsanın ruhunu çeken bir giz saklı sanki şehrin eski cadde ve çarşılarında… Bilmiyorum, belki bana öyle geliyor… Veya işi biraz abartıyorum ben. Ama her şeye rağmen şunu söylemeden geçemiyorum; şayet bir gün Siverek’e yolunuz düşerse, seve seve gidin, çarşılarında emin adımlarla gezin, kebaplarından ve halka tatlılarından afiyetle yiyin diyorum.
Mesut ÖZÜNLÜ
YORUMLAR
Aleyküm selam. Ne hoş, bizi şahit ettiniz anınıza. Gitmiş gibi olduk, naif paylaşımınız sayesinde. Selametle
Mesut Özünlü
Mesut Özünlü
Mesut Özünlü
Ne güzel memleketin böyle yerlerini gezip görmek, gördükten sonrada kaleme alıp yazmak tabi... Terör de ortadan kalktığı zaman ekonomik olarak da çok gelişecek ve kalkınacaktır illaki Güneydoğumuzun her tarafı... Kutlarım içtenlikle...
Mesut Özünlü
Ve Aleyküm selam bizden de selamlar olsun Sivereğe ve sizlere kardeşim...Yüreğindeki insan sevgisi barındıran toplayan Anadolu insanının sevgisiyle kaynayan Anadolu'muz ve insanların sevgisiyle medeniyetin merhamet kokan ilinde gezmek veya geçerken bir selam vermenin hazını yaşayan ve bizlere okuyarak yaşatan siz kardeşimi de bu eseri için tebrikler ediyorum, selamlarımla.