Deprem Korkusu
Sanki yaklaşıyor gitgide.. Geçenlerde salladı, beşinçi kattayım güzel hissediliyor.
Klavye körelmesin veya monotonluktan IQ meselesi düşmesin veya bir nefes olsun gibisinden şiirle uğraşırken;
"Şimdi deprem oldu tuttu balata
Ecel neden bana erişmiyormuş" demiştim isyan halinde.. Bugün de Balıkkesir de bir sallantı olmuş.
99 depreminden, bundan 20 yıl önce yani, yıllar su gibi akıp gidiyor, depremin bıraktığı enkaz gençlikte fazla hissedilmiyor. Yaş ilerledikçe hayata olan direncimiz de azalıyor diyebiliriz.
Kafamda "siyanür" kelimesi dolanırken, hadi oğlum biraz daha devam et, biraz daha güçlü salla, göçsün apartman bir şekilde göçelim bu hayattan derken, nasıl sessiz sedasız öldürür insanı siyanür, kimyasal gücü ne kadar, aslında hani derler ya; bazı maddeler ve ilaçlar için çocuklardan uzak tutun diye, aynen bazı maddeleri de KHK’lılardan, EYT’lilerden, Dürüst, hatta Y kuşağının talihsiz kesiminden ve hayata yenik başlamış ve artık gittikçe gelecek umudunu da kaybeden orta yaş kesiminden uzak tutmalı değil mi?Yoksa yakışlaştırmalı bilemiyorum. Yasalarla yasaklamak ne haddine diğer insanların? Ki ülkemizde demokrasi sonda sıfır, hala kırmızı ışıkta; ambulans, polis ve itfaiye dışında birilerine geçiş üstünlüğü sağlıyor yasalar. ancak kabile devletlerinde olabileceği gibi..!
Gençlikte deprem yaşamak ile bu yaşta deprem yaşamak arasındaki farklar ne olabilir ki?? Soruşturmak lazım internetten. Malum bizim nesil internetten çok fazla bilgi öğrendi ancak çoğunluğu da bu bilgiyi kullanamadı. Çünkü sistem hala 68 kuşağının kafa yapısından veya 68 kuşağına kul ve köle olan makam mansıp sever, para mal mülk veya sahte itibar düşkünlerinin elinde oyuncak olduğu için sistemi aşamadı..Aşılamayan direnç dip desteğe yönelir, dipten gelecek çok fazla enerjisi ise tüm dirençleri geride bırakır yıkar geçer. Birbüyücü ağaçları keserken dikkatli olmalı değil mi? Yüzüklerin efensinden ağaçsakalın bir konuşmasıydı büyücü bahsi..
Bu "sistem dirençi" dediğim noktayı aşamayan, nesil daha derine iner, dip dalga dedikleri enerji birikimi de bu şekilde oluşur. Farketmek isteyen farkeder de farketmek istemeyen at gözlüklü kesim tavşana balata, kaplumbağaya roket takma hayaliyle gerçeğin ülke bazında faciaya dönmesine istemeden de olsa destek verir.
Depremlerin arada küçük küçük yoklamasının iyiye işaret olduğu söylenir bilim çevrelerinde. Doğrudur da, fay hatlarında biriken gerilim küçük sallantılarla gevşemeye durur, bu da daha büyük bir depremin olmasını öteler veya azaltır. İnsan pskolojisi de böyledir arada ruh enerjisini boşlatmalı veya beden boşalmalı. Yoksa insan kendi içinde patlar.
İntihar etmek isteyip de edemeyenlerin korkusu da aslında ölememektir,ya sakat kalırsam düşüncesi veya neden öleyim ki, gün doğmadan neler doğar umudu.. Umut en güzel şeydir insan için.. Lakin ülkemizde umut 10 şiddetinde bir deprem gördü desem abartmış olmayacağımı iyi biliyorum..
İnsanlar hala eskiden ölüp gitmiş peygamberleri, liderleri vb örnek almakla iftihar ediyor. Ne kadar acınacak bir durum değil mi? Hadi gençleri anlarım lakin orta yaş veya üstünün ölüp gidenleri örnek almasını anlayamam. Hayatı ıskalamış, geleceğe dair düşüncesi bile olmayanlar örnek alır öncekileri. Onların korkularını ve umutlarını dillendirir durur. Bu da düşünce ve fikir gelişimini engeller tabii ki..Medeniyeti de öteler devamlı. Medeniyeti hala tek dişli canavara benzetirler çoğunluk. Cahillik işte. bir yüzyıl öncede yaşamak denir buna!
Eski depremlerin bilançosunu tuttuğumuzda insanların yaşam mevkileri, evlerindeki inşaat teknikleri de önem kazanıyor. Ağaç evler veya geniş taş evler şimdiki inşaat güvenliğinden daha iyiydi elbette depremlerin etkisinin azaltılması için.. Şimdi ise demir ve betona güvenerek çok yüksek katlı apartmanlar da güvenli bir yaşam sürdüğümüzü düşünüyoruz aslında, tamamen aldatıyoruz kendimizi. Daha doğrusu sistem, yani inşaat rantları, arsa rantları, para hırsı bizi bu aldatılmaya mecbur kılıyor.. Halimizi seyredince kapana kısılmış fareler gibiyiz deprem konusunda. O deprem gelecek ve bizler çok yüksek katlı beton ve demirlerin arasında, asfalt zeminlerde hapsolmuşuz..
Bir insan hayatında birden fazla büyük deprem yaşamamalı. Yaşayıp hala ayakta kalsa bile bir üçüncü de kendisini veya çevresindekileri korumak yerine korumamayı tercih eder. Elbette insanın yaşama tutunma azmi, yaşam umudu mu diyelim çok güçlüdür. Yine de bu bilgi çağında sistem depreminin altında kalmış insanların, ekonomik yoksunluk, mali eksiklikler,hayallerinin gerçekleşmeyeceğine dair düşüncelerinin çoğalması da gerçek bir depremle birleşince sıfırı tüketme aşamasını başlatır.
Süveyş Kanalını ticaret için açtılar, şimdi ise Akdenizin deniz iklimi bozuldu. 100-200 yılda okyanuslar arasında,dağların altında,uçurumların üzerinden çok fazla yüklendik doğaya.. Okyanusların doğal akıntıları bile bozulmuş olabilir mi bu yüzyılda? Ben yeni yeni duyuyorum Akdeniz kıyılarında hortum ve fırtınaları.. 37 yıldır, daha gerçekçi olayım 20 yıldır bu denli fırtına haberi okuduğumu hatırlamıyorum. Her şeyin üzerine bir de İstanbul Kanalı mı nedir onunla uğraşıyorlar öngörüsüz insanlar veya yönetimler. Ben yaptım oldu, ben Allah’ın ta kendisiyim, ne dersem o düşüncesindeki doğa, sistem ve gelecek katilleri yaşanacak bir depremin şiddetini daha da artması için çabalıyor sanki. Doğruya doğru deyin efendim.
Diğer bir deprem de devşirmelerden yeni bir ordu kurma hayalinde sanki sistem. Arap devşirmelerinden sanırım. Yeniçeti sistemi gibi.. Vatana değil lidere sadakat hesabı.. Ne saçma. Hiç bir lider bu dönem de anayasadan üstün değildir elbette. Elbette her çağ Türk Milleti için zorlu olmuştur, ve Türk uğraşı sever de, bu yüzyıl diğer yüzyıllar gibi değil. Yaşam şekli değişti insanların da milletlerin de.. Şimdi ihtimal taa eskiden hayali bir tarih ve medeniyet çatışması bağlamında tarihi kurgu romanlarla gençlerin beyni yıkanmaya çalışılıyor. Bir tarafta Roma-Mısır, Çin vb medeniyetlerinin derin kurgular Atlantis ve Kayıp Kıta Mu medeniyetleri bağlamında Türk Gençleri de bir kurgular zinciriyle hapsedilmeye çalışılıyor. Merdiven altı veya sümen altı veya tezgah üstü romanların isimlerine ve kurgularını incelediniz mi hiç, bir deprem de bu yolla oluşturulmaya çalışılıyor aslında..
Bilemiyoruz elbette yarını, öngeremiyoruz bugünden?? Deprem korkusu sadece bir olayla veya bir acıyla bağlantılı değil aslında. Her yönden büyük bir deprem gelecek hissini yaşıyorum gün be gün artarak devam ediyor bu hisler. Histerik hayaller ve rüyalar. Hayatımda mesela bugün 2 şer saat aralıklarla uyudum uyandım. sanırım 2 seferde rüya gördüm.. birini hatırlıyorum sadece alacalı o da.. Sonra bir bilim kurgu filmi izledim. "İkizler projesi"ydi filmin adı. İnsandan insan üretmek gibi...
Sonra dün gördüğüm bir haber dolandı beyin kıvrımlarında. Bir vücut geliştirici bir robot kadınla evlenmiş! Teknolojik bir deprem de yaklaşıyor değil mi? Hani bazı konularda istisnalar kaideyi bozmaz deriz. Lakin kaidesi bozuldu insanlığın..
Dinozorların yok olmasını genelde bir göktaşına bağlıyor bilim insanları veya bir virüse. Neden kısırlığa bağlamıyorlar ki?? Düşünüyorum da beş kız kardeşin 4 ’ünün çocuğu oluyor ancak 3. sıradaki kız kardeşin çocuğu olmuyor. Yaşam koşulları aynı, aile aynı..Tek farklılıkları yaşamlarında 3. kız kardeş elektronik dalgalara fazla maruz kalmıştır. içlerinde tek okuyan o..
Tüp bebek doktorları da son dönemde cep telefonu frekanslarına takmış durumda kafayı. Bazı haberlerde de ilçelerin uydu veya haberleşme, şebeke sağlayıcılarına toplu dilekçe verdiğini okudum. Şebeke frekansının veya yayılım gücünün azaltılması için.. Daha önceden 4 diş çeken telefonların artık 2 ve 3 diş çekmeye başladıysa ihtimal sizlerin de bağlı bulunduğunuz yerlerdeki frekans yayılma gücünün yani erişim dalgalarının azaltılması için talep de bulunulmuştur. Bir tarafta vazgeçilmeyen bir duygu neslin devamı diğer tarafta haberleşme kolaylığı?? Elbette dinozorlar devrinde bu kadar çok elektronik dalga yoktu. Lakin neden olmasın bir başka gezegen ile dünya yörüngesinin değişen konumları veya Samanyolu Galaksisinindeki ışınların ve dalgaların birden değişime uğrayıp dinozorları kısırlaştırabileceği?? Radyasyonla açıklanabilecek bir tepkime belki de..
Geçenlerde bir taksiciyi dinledim. Bir yerden bir yere gidiyorum. Taksiye bindim. Ne kadar dedim?... Biraz fazla konuşacağı varmış sanki.. İstanbul Taksicileri ile Ankara Taksicilerinin dürüstlüklerini kıyasladı. İstanbul’da artık Türkleri almamak için çaba sarfediyormuş taksiciler. Ankarada ise en fazla 20-30 kişi çıkar o şekilde taksici dedi. Helal ve haramdan bahsetti vb vb.. Sonuçta daha önceden öğrendiğim ücret ile taksimetre ücreti beni gideceğim noktaya bıraktı. Gerçekten dürüst çıktı Ankara Taksicileri.. Din alt tabakada dürüstlük peydah ederken, üst tabakada yolsuzluk, yalan ve zulüm üretiyor düşüncesi de bende hasıl oldu bu muhabbetten sonra. Bu yazıyı okuyan insanlarda genelde dürüst yani alt kademe insanlar olmalı.. Üstlerin ve ayrıcalıklarını yasalarla kazanan sünepelerin bu yazıyı okumayacağını tahmin ediyorum..
Deprem korkusu her konuda beni gerçek depremin ne olduğunu düşündürmeye itiyor. Yer çekimi gibi ben kaçtıkça beni kendisine çekiyor. Ben çabaladıkça girdap olmuş beni çekiyor bu korku. Çünkü direncimiz her an biraz daha eksiliyor dünyadan.
Ülkemiz olarak dinin etkisinde çağı ıskaladık, bir köşe yazısında son lise veya üniversite sınavlarında sıfır çeken veya sınırı aşamayan gençlerin çoğaldığından bahsediyordu. Böyle çocuklardan dindar olsa ne fayda der gibi bir sitem yazısıydı. Haklıydı, dindarlık cahillik ve kaderçilik ve at gözlüğü takıyor insanlara sanki. İnsani gelişmişlik veya insan hakları konusunda sanırım nasıl bir YALANSA bir kaç basamak yükselmişiz diyordu bir haberde de. Diğer taraftan İskandinav ülkeleri yine ilk 3 te. Sahi, İskandinav gençleri de; ilk 3 haberleri okuduğunda, bizim ülkeler ilk 3 (üç) teyse dünya ölmüş de haberimiz mi yok diyorlar acaba? Var mı İskandinav ülkelerinden bu yazıyı okuyan cevap versin lütfen??
Saygılarımla..
Esen kalınız..
YORUMLAR
http://www.koeri.boun.edu.tr/scripts/lst9.asp
2019.12.12 01:22:09 39.5570 26.0153 11.4 -.- 1.5 -.- GULPINAR ACIKLARI-CANAKKALE (EGE DENIZI) İlksel
2019.12.12 01:13:17 39.4395 27.9377 4.2 -.- 1.7 -.- AKCAKOY-(BAlikeSIR) İlksel
2019.12.12 01:12:27 39.4555 27.9425 7.5 -.- 2.2 -.- AKCAKOY-(BAlikeSIR) İlksel
2019.12.12 00:44:31 39.4563 27.9102 5.4 -.- 1.9 -.- BAYAT-(BAlikeSIR) İlksel
2019.12.12 00:37:21 39.4533 27.9038 5.8 -.- 1.6 -.- BAYAT-(BAlikeSIR) İlksel
2019.12.12 00:06:23 40.7562 27.4225 8.8 -.- 2.0 -.- GUZELKOY ACIKLARI-TEKIRDAG (MARMARA DENIZI) İlksel
2019.12.12 00:00:18 39.4587 27.9102 6.0 -.- 1.3 -.- BAYAT-(BAlikeSIR) İlksel
2019.12.11 22:44:03 40.8503 31.5173 6.8 -.- 2.3 -.- KIZILAGIL-(BOLU) İlksel
2019.12.11 22:38:45 40.8190 31.5017 7.9 -.- 2.7 -.- KIZILAGIL-(BOLU) İlksel
2019.12.11 21:41:17 39.4917 26.2503 13.3 -.- 1.6 -.- KURUOBA-AYVACIK (CANAKKALE) İlksel
2019.12.11 21:23:49 39.4693 27.9390 8.0 -.- 2.3 -.- YESILDERE-BIGADIC (BAlikeSIR) İlksel
2019.12.11 21:14:47 40.3222 27.4132 10.3 -.- 2.4 -.- BOZLAR-BIGA (CANAKKALE) İlksel
gelecek midir nedir..??
Bazen zamana diyorum ki.
Beni her aşamana yakıştıramıyorsan üzerinde neden taşıyorsun?
O da diyor ki, "yoruyorum ya yetmiyor mu?"
Dostum, zorluklar insanı bilemeli, keskinlestirmeli, bıçkınlaştırmalı...zor biliyorum ama bu güç var içimizde.
Tanıdığım kadarıyla bu depremler yıkamaz seni...
Güzel yazıydı.
Selamlıyorum
Yinsani
vb vb vb
7lakin bu gece yine depremler oldu az önceki sallantıyla birlikte bu gece 3.cü..
2019.12.11 22:44:03 40.8503 31.5173 6.8 -.- 2.3 -.-
2019.12.11 22:38:45 40.8190 31.5017 7.9 -.- 2.7 -.-
yıkacak gibi bu depremler ustam...
bakalım gün doğmaya daha devam ediyor şimdilik
bu arada neye bilenecek neye keskinleşecekişiniz ki..karşınızdabunlara değmeyecek bir grup veya siyasi dinazorlar var.. değmez ki..yani belki bu khk listelerini rusya veya abd yapsaydı dediğiniz olurdu lakin kendi devletiniz yaptıysa sadece acı bir tebessüm:))
saygılarımla hocam..
daim esenlikler ve iyilikle kalınız..
saygırlarımla..
Nesldaşım Selamlar.
99 Depreminde herkes sokaklara çıkmıştı. Rahmetli Dedemi kimse kaldıramamış, yatağında uykusuna devam ediyordu. Genlerimi kendisinden aldığım söylenir, kan grubumuz, boylarımız aynı, huylarımız da benzerdi. Hiç oğlu olmamış ve ilk torunu erkek olan ben olmuştum. Eh, haliyle severdi de beni. Bizimkiler ''git Dedeni kaldır, seni dinler'' dedi. Binalarımız bitişikti, verdiler anahtarı, gittim. Dedem yıllar sonra anlayacağım bir ders vermişti. ''Dede kalk, ya yine deprem olursa?'' diye uyandırmıştım kendisini. Kahkahasını patlatarak, ''Oğlum, ölümden sokağa mı kaçacağız? Ölüm o sokakta bulmayacak mı bizi sence?'' demişti...
Fatalite önceden bellidir. Bazı güncellemeler olabilir ancak bu nefes sayısına etki etmez. 2011'de kaybettik Dedemi. Vasiyetinde, ''beni mezara Oğlum indirsin, silahımı da kendisine verin.'' demiş... Hala o Fransız 10 lusunu saklarlar benden. Delilik(?) yaparım korkusu ile. Delilik yapmak isteyene, 1000 TL'ye pompalı, daha ucuza siyanür ya da siyanürden biraz pahalıya en az acılı delilik(?) satın alabileceğimi bilirken, bu çabalarını tatlı bir detay olarak görürüm sadece.
İnsanımız dini de, fataliteyi de, teslimiyeti de çok yanlış anladı. Mağduru olan suçlar cezasız kalırken, mağduru olmayan suçlara sözde adalet gecikmedi. İnsanlara acıyorum kendimi soyutladığımdan beri. İçlerinde iken nefret ederdim. Topluma değil, anlayışının ve algısının bu kadar kıt olmasına kızardım. Sanırım yaşlanıyoruz...
Sevgi ve umut diliyorum Nesildaşıma çokça...
Yinsani
sevgi durağan, umut da durağan.. pasif bir hayayata döndü herşey benim için.. pasifize ettim kendimi.. veya umursamazlığa doğru yelken açtım.. fırtına veya bir deprem daha ne zaman çıkar karşımıza ozaman denk dalgalar nereye biz oraya sanki..işte yaşam bu. belkide..
saygı denilenin en durağanından gönderiyorum..
selamlar nesildaşdostum..