- 2101 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BİR ADAM VE İSTANBUL
Not:Benim için İstanbul’a ait bir yazı niteliği de taşıdığı için,buraya da koymayı uygun buldum..."Öyküler" bölümünde de yer almaktadır...
“Yürümek sana…O,yılların indiği merdivenlerden,inmek...Ta kalbine…”
Bir adımla dışarı çıkmıştı.Bütün göreceklerini ve hatta gördüklerini,hep o adıma borçluydu. “Cesur olmak lazım hayatta,ölüme rağmen” diye bir söz,takılır kalırdı hep,sabahlara kadar düşündüğü odanın,en köşesinde duran askılığa.Şapkasının sağında,ceketinin solunda duruverirdi.Bu sözü nerden duyduğunu,nasıl bu kadar çok aklında kaldığını hiçbir zaman düşünmemişti.Ya vakti olmamıştı,ya da düşünmeyi hiç düşünmemişti.
Yürüdü.Nazlı adımlarla,insanlara karıştı.Her birine dikkatlice baktı.Kendisine benzeyen birini bulamadı.“Tek cesur benim galiba” diye düşündü.Çünkü ona benzeyen,sadece o kalmıştı şehirde.Hepsi yıllar önce terk etmişlerdi hayatı.Çoktan,inmişlerdi merdivenlerden.Karşısına çıkan,kara kuru satıcı çocuğa da,aynı cesaretle baktı.Çocuk ağlıyordu.Daha cesaretin anlamını bilmiyordu galiba.Bilse ağlamazdı.Bilse,çocuk olmazdı.Yanından geçerken,cesaretinin üç damlasını ona bıraktı.Çocuk ya,onları gözyaşları sandı.Ağlamasına devam etti.Yürüyordu o.Attığı ilk adım,peşinden geliyordu.Ne çok insan vardı şehirde.Ne çok yüz vardı yabancı.Devam etti,şehrin kalbine attığı adımlarına.Garip…O dışarı çıkınca,martılar sanki daha az ağlıyordu.Bu saatlerde dolaşmayı severdi şehri.Bu saatler,güneşin kendini daha iyi ifade ettiği saatleri ona göre.O sarıyı,kırmızıdan da,beyazdan da,maviden de çok severdi çünkü.Vapura bindi.Önce Eminönü’ne,ardından Beyoğlu’na,sonra da çıktıktan sonra,bir daha hatırlamayacağı bir kahveye girecekti.Ne güzeldi şu şehir.Nasıl ısıtıyordu insanın içini.Sarı iplerini denize düşüren güneş,ne güzel duruyordu Galata ile Eminönü arasında,dev bir altın gibi.Ne güzeldi şu,sırtından gökyüzüne,göğsünden,İstanbul’u izlemekten sarhoş olmuş gözlerine bağlanmış martılar.“Ne güzelsin İstanbul” diye mırıldandı.Bir martı kaptı o mırıltıyı.Aldı.Götürüp denize attı.İşte bu yüzden vapur,o baktıkça hafif hafif sallandı.
İstanbul vardı…O cesurdu…Ve kimse…Ama hiç kimse…Onu vapurundan,attığı o ilk adımdan ve gördüğü o ağlayan çocuktan,asla vazgeçiremezdi…