- 592 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Seyyid Ahmet Arvasi’nin “Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz” Kitabı Üzerine Notlar
Giriş
Seyyid Ahmet Arvasi, son yarım asrın Türk Fikir Hayatına üç ciltlik Türk İslâm Ülküsü ile damga vurmuş mütefekkirlerden önde geleni… Arvasi, eserlerinde ekonomi, siyaset, tarih gibi hayatın her alanına dair kendi dünya görüşü çerçevesinde yorumlar getirmiştir. Mütalaalarının temel kaynağı ilmini tahsil ettiği pedagoji, Ehli Sünnet Akaidi ve onun çerçevelediği Türk Milliyetçiliği anlayışıdır. Bu görüşle ele aldığı konulardan biri de sanattır. Bu hususta Türk İslâm Ülküsü’nde değindiği yazılarının yanı sıra “Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz” isminde bir kitabı da mevcuttur. Muharrir (yazar), kitabı “diyalektiğimiz” ve “estetiğimiz” olmak üzere iki bölüme ayırmıştır. “Diyalektiğimiz” bölümünde Arvasi sanata bakışının beslendiği fikri ve nazari (teorik) çerçeveyi çizmektedir. “Estetiğimiz” kısmında ise estetik anlayışını belli sanat dalları üzerinden ayrıntılı bir şekilde izah etmektedir.
Diyalektiğin Gelenekteki Kaynağı: Tekellüm
Kitabın başında muharririn (yazar) Gazali’den alıntı yaparak kullandığı ifade dikkat çekicidir: Tekellüm. Tekellüm, konuşma anlamına gelmektedir. Yazar, bu kelimeyi zikrettikten sonra Platon’un Sokrates ile diyaloglarına ve daha sonrasında Hegel ve Marx’ın tartışmalarına değinerek İslâm’ın bir diyalektiği olup olmadığını sormaktadır. Dinde aklın vahyin rehberliğinde bir işlevi olacağını belirterek İslami diyalektiği Hak-Batıl çatışması üzerine oturtmaktadır. Hiç şüphesiz Müslüman Türk Milleti’nin bu çatışma da tarafı Hakk’ın safıdır. Milliyetçiliğin temel tezi olan Milletler Mücadelesinin de çerçevesi bu minvaldedir yani batılın safında yer alan milletlere karşı mücadele… Birinci bölümün ileriki safhalarında mütefekkir insanın bunalımlı bir canlı olduğunu ve bunu aşmak içinde insanın modernist putları kırması gerektiğini söylemektedir : Evet şu anda beşeriyete kan kusturan , insan idrakini esir almak isteyen “üç put” vardır. Bunlar “cemiyet”, “fert” ve “devlet” adına dikilmiş putlardır. Bunlardan biricisini “komünizm”, ikincisini “liberalizm”, üçüncüsünü de “faşizm” dikmiştir. ( Arvasi, 1982;66) İnsanın bu putlarını yalnız sancılı bir hakikat anlayışı ile kırabilir. Sonsuzluğa ancak İslâm Tasavvufu ile kanatlanabilir. Burada salt akla hitap eden ilim yetmemekte, sanatın bu husustaki hayati fonksiyonu daha net bir şekilde idrak edilmektedir.
Estetiğimiz: Kökü Mazide Olan Âti olmak veya Bir Öze Dönüş Çağrısı
İkinci bölümde Arvasi, Türk İslâm medeniyetinin sanat ile ilişkisine değinerek okuyucusuna tarihi bir perspektif sunmaktadır. Burada tahsilini gördüğü Eğitim Biliminin diğer sosyal bilimlerle olan disiplinler arası imkanlardan da istifade ederek estetiğin temel kavramları olan “güzellik” üzerine mütalaalarını beyan etmektedir.”Tasavvuf dili ile söylersek, sanatkâr, ‘eserde müessiri’ itibari (göreceli) güzelliklerde mutlak güzeli arayan ve yakalayan kimsedir.” (Arvasi 1982;109) İkinci kısmın akabinde mütefekkir iyi bir sanatkârın tecrübi estetiğin tornasından geçmesi gerektiğini beyan etmektedir. Sanatın ruhi boyutlarının yanı sıra mütefekkir sanat eserinin dikiş tutması için içtimai (sosyal) zemine vurgu yapmaktadır. Bu noktada Osmanlı’nın 15 ve 16.asırlarını işaret etmektedir. “Osmanlı döneminde bilhassa 15. Ve 16.asırlar, âdeta her sahada dehâ yetiştirme çağıdır. Mimaride, sanatta, ilim ve tefekkürde aklınıza gelebilecek bütün Osmanlı dönemi dahileri, aşağı yukarı bu asırda yetişmiştir.” ( Arvasi 1982;123) Kitabın sanat- din ilişkisine değindiği kısmında sanat ile dinin içe içeliğini vurgulamakta, sanatı fikri ve fiili noktada sıkı münasebetlerinin bulunduğu Necip Fazıl Kısakürek’in şiirinden alıntı yaparak “ALLAH’I ARAMA” faaliyeti olarak tanımlamaktadır. Bunların haricinde İslâm sanatının somuttan ziyade soyuta dönük yönünün altını çizmekte İslâm’da şiir, hitabet, kitabet (güzel yazma), nakkaşlık gibi geleneksel sanatlara verdiği önemi teferruatlıca izah etmektedir. Yapıtın sonunda bedii (estetik) alanda yeniden bir diriliş hamlesi için öze dönüşün şart olduğunu belirtmektedir.
Sonuç
Müslüman Türk Milletinin fikir alanında dirilişinin öncülerinden olan Seyyid Ahmet Arvasi sanatın bu husustaki önemini es geçmemiş hem Türk İslâm Ülküsü’nde hem de metnimizin yazılmasına vesile olan eserinde Çağdaş Türk İslâm sanatının nasıl olması gerektiği noktasında her daim başvurulacak yol haritası çizmiştir. Bediiyata (Estetik ilmi) fikri bir misyon yüklemekle beraber , yüksek estetiğin kaidelerini vurgulamış ve insanı mutlak hakikate götüren boyutunun altını çizmiştir. Sanatın internete ve sosyal medyaya taşındığı, post modern rüzgarların estiği günümüzde dünyaya egemen odakların insafına bırakılamayacağı aşikardır. Bunda hareketle söyleyebiliriz ki yakın gelecekte de “Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz” eseri Milli hassasiyeti taşıyan sanatkâr adayının bir başvuru kitabı olmayı sürdürecektir.
Kaynakça
Arvasi, Ahmet, Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz, Türkmen Yayınevi,İstanbul, 1982
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.